Yılbaşı kutlamaları ve Milli Piyango'nun İslam'daki yeri ve topluma verdiği zararlara değinen kanaat önderleri, âlimler ve Akademisyenler, bu tür kutlamalar ile Müslüman toplumun yozlaştırılmak istendiğine bu nedenle Müslümanların değerlerine, kimliğine, şiarlarına ve sembollerine sahip çıkması gerektiğini vurguladı.

Yılbaşı kutlamaları ve ‘Milli piyangoya ilişkin İLKHA'ya konuşan bölgenin kanaat önderlerinden Mustafa Durgun, Diyarbakır il Müftüsü Burhan İşliyen ve Dicle Üniversitesi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Başkanı Yardımcı Doç. Dr. Oktay Bozan, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Yılbaşında Müslümanların kutlama yerine bir yılın nefis muhasebesini yapmasının daha uygun olduğunu belirten Molla Mustafa Durgun, Allah'ı razı edecek bir hayat sürülmüşse şükür; aksi takdirde tevbe ve istiğfar edilmesi gerektiğini ifade etti.

Yılbaşında gayrimüslimleri taklit etmenin İslam`da yerinin olmadığına dikkat çeken Durgun, “Hz. İsa Allah`ın Peygamberidir. Onun doğum gününü kutlamak bizim görevimizdir. Fakat gayrimüslimlerin kutladığı gibi değil. Hz. İsa, Adem ve Havva gibi doğmuştur. Gayrimüslimleri taklit etmek, Allah`a karşı isyan bayrağı açmaktır. Yılbaşlarını kutlamak, bugün de içki içmek, kumar oynamak İslam`a aykırıdır ve büyük günahtır. Öte yandan bu haramlar Hz. İsa`nın doğum yıl dönümünü bahane ederek işleniyor.” dedi.

Küfür âleminin, çeşitli bahanelerle Müslümanları İslam`dan uzaklaştırmak istediği söyleyen Durgun, Hz. Muhammed'in, "Kim bir kavmin adetlerini inanarak yaşarsa o da onlardandır." hadisini hatırlattı.

 “Müslüman toplumu gayrimüslimlerden ayıran sembollerimiz vardır”

Diyarbakır il Müftüsü Burhan İşliyen ise, Müslümanlar için bir yılın bitip başka bir yılın başlamasının herhangi bir anlam ifade etmediğini kaydetti.

Müslümanların, İslam dışı süslemeleri, işaretleri, sembolleri kendi iş yerleri ve  evlerinde kullanmalarının büyük sorun olduğunu söyleyen İşliyen, “Maalesef, yılbaşına yaklaştıkça süslenmiş çam ağaçları, noel baba figürleri kullanıldığını görmekteyiz. Müslümanların yaşadığı sokaklarda bu tür kutlamalar dinen helal değildir. Müslümanların kendine has bazı ritüelleri ve bazı söylemleri vardır. Safa ile Merve gibi sembollerimiz vardır. Kur`an-ı Kerim`de kesilen kurbanlar anlatılırken ‘Allah`ın şiarları` der. Müslüman toplumu, Müslüman olmayan toplumlardan ayıran sembollerimiz vardır.” ifadelerini kullandı.

Müslümanların, Hristiyan ve Yahudi değerlerini sahiplenmesinin kabul edilemez olduğunu aktaran İşliyen, “Nasıl ki bir Hristiyan`ın Kurban bayramını kutlaması kıyametin alameti gibi olursa, aynı şekilde bir Müslüman`ın da yılbaşında da dükkânında çam ağacını süslemesi, noel baba figürü koyması da şaşıracak durumdur." dedi.

“Değerlerimize sahip çıkmazsak başkası bu değerlere sahip çıkar, dönüştürür”

İşliyen son olarak, “Eğlencesinden üzüntüsüne kadar değerlerimize sahip çıkmazsak başkası bu değerlere sahip çıkar, bu değerleri doldurur, dönüştürür. Başka bir toplum ve başka bir ümmet haline gelmiş oluruz. İş işten de geçmiş olur. Her gün okuduğumuz Fatiha suresinde, bize dosdoğru yola gitmemizi, sapmışların yolundan sakınmamız gerektiği söyleniyor." diye belirtti.

“25 Aralık, Pagan bir topluma ait bir gelenekti”

Yılbaşı kutlamalarının tarihini anlatan Dicle Üniversitesi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Başkanı Yardımcı Doç. Dr. Oktay Bozan Hz. İsa`nın doğum gününün 25 Aralık olarak kabul edildiğine dikkat çekerek milattan önce Hristiyanlık Roma tarafından kabul edilince Roma İmparatorunun bu günü, Hristiyanların, doğum günü olarak kabul ettiğini aktardı.

Bozan, "O güne kadar Güneş tanrısının doğuş günü olarak kabul edilen 25 Aralık, Pagan bir topluma ait bir gelenekti. Böylece Pagan toplumunun önemli günü ile Hristiyanların kutsal günü birleştirilmiş oldu. Böylece 25 Aralık tarihi ortaya çıkmış oluyor. Tabi bu bütün Hristiyanlar için böyle değil tabi ki. Ancak Batı Hristiyanları 25 Aralık gününü kutlarken Doğu Hristiyanları, kiliseleri, Ermenileri 6 Ocak tarihini kutluyorlar.” dedi.

Hristiyanların kendi aralarında bile Hz. İsa`nın doğum günü noktasında ihtilafa düştüklerini aktaran Bozan, Hz. İsa'nın doğum gününün maalesef tüm dünyada milli piyangoların ve çekilişlerin oynandığı, ürünlerin tüketildiği, içkilerin içildiği, fuhşiyatın yayıldığı bir güne dönüştüğünü söyledi.

Bozan, "20. yüzyıldan sonra İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika`nın sömürgelerinin genişlemesiyle beraber batının kültürü ve değerleri yaygınlaşmaya başlayınca bu gün de benimsenmeye başlandı. Burada bir özenti söz konusudur. Batılılaşma sürecinde toplumların yılbaşını kutlaması bir basamaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Yılbaşını kutlamak, toplumların kimliğini ve benliğini kaybetmesi demektir”

Bozan konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Yılbaşını kutlamak demek toplumların kimliğini, benliğini, niteliğini kaybetmesi demektir. Yılbaşı yozlaşmanın bir aşaması demektir. Noel Baba denilen mitolojik bir kahraman, çocuklara şeker dağıtan bir kahraman olarak sunuluyor. Hayali bir bilgiyi çocukların zihnine kazıyorlar. Birçok ülkede bu günün kutlandığını görüyoruz. Hristiyan olmayan toplumların dahi bu günü kutladığını görüyoruz. Topluma ve halka, bunun bir Hristiyan malı olduğu anlatılmalı. 25 Aralık ya da 1 Ocak veyahut 6 Ocak tarihi, bir Müslüman`ın takviminde karşılığı olmayan bir gündür. Bugünün bizim tarihimizde yeri olmadığını dikkate almamız gerekiyor. Bilinçli olarak bu kutlamanın yapılması insanı küfre dahi götürebilir. Yılbaşı kutlamak demek, kimliğimizin itibarsızlaşması ve bir eğlence sektörünün ortaya çıkması ve bizim de bu eğlence sektörüne ortak olmamız demektir." (M. Sıddık Bilge, M. Hüseyin Temel- İLKHA)