Diyarbakır`da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında çalıştığı kurumdaki görevine son verilen Islahaddin Ateş, kurban seçildiğini söyleyerek yetkililere mağduriyetinin giderilmesi çağrısında bulundu.
Diyarbakır Gazi Yaşargil Araştırma Hastanesinde özel güvenlik görevlisi iken FETÖ`ye mensup olduğu gerekçesi ile mesleğinden ihraç edilen Islahaddin Ateş, 1991 yılında imam iken PKK`ye, 2001 yılında bir hastanede personel iken Hizbullah`a üye olduğu suçlamasıyla mesleğinden ihraç edildiğini belirterek yaşananlara tepki gösterdi.
Yaşadığı sorunları dile getiren Ateş, mağduriyetinin bununla da sınırlı kalmadığını ifade etti.
“7 yıl PKK`den Diyarbakır DGM`de yargılandım, mahkemenin sonunda beraat ettim”
İlk mağduriyetini Hazro`nun Tokçay (Mölüksera) köyünde fahri imam iken yaşadığını söyleyen Ateş, imamlık yaptığı köyün boşaltma süreci yaşadığını, kendisinin de köyü terk etmek istediği sırada gözaltına alındığını dile getirerek şöyle konuştu:
“1988 yılında Hazro`nun Tokçay köyünde fahri imamlık görevine başladım. 1991 yılında PKK eylemleri nedeniyle devlet herkesi köyden çıkardı. Ben de köyden çıkmak üzereyken gözaltına alındım. 3 gün nezarete aldılar beni. Ben PKK ile bir ilgim olmadığını, hatta PKK`nin beni köyden çıkarmak istediğini söyledim, dinlemediler. Gözaltının ardından mahkemeye sevk edildim. 7 yıl Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandım. Mahkeme sonucunda beraat ettim.”
Yaşadığı gözaltından dolayı fahri imamlık görevinden alındığını ifade eden Ateş, 2 yıllık işsizlik süresinin ardından 1993 yılında Dicle Üniversitesinde işe başladığını belirtti.
“Hizbullah`a üye olduğum suçlamasıyla 4 ay cezaevi yattım”
Çalıştığı bu kurumda da Hizbullah`a üye olduğu suçlamasıyla gözaltına alındığını söyleyen Ateş, sözlerine şöyle devam etti:
“2001 yılında Dicle Üniversitesi Hastanesinde Beyin Cerrahi bölümünde personel olarak çalıştım. Bir gün nöbete çıkıp eve doğru gittiğim bir zamanda bir kaç kişi benim gözlerimi kapatıp, ellerimi ve ayaklarımı kelepçeleyip bir arabanın için attılar, ne olduğunu anlamadım. Daha sonra, sorma fırsatım olduğunda Hizbullah üyesi olduğum iddia edilerek gözaltına alındığımı öğrendim. Bu sefer Hizbullah`a üye olduğum gerekçesi ile 3-4 ay cezaevi yattım. İlk mahkemede zor bela derdimi anlatıp dosyadan beraat ettim. Yaşadığım mağduriyetin ardından devlet tarafından bana tazminat verildi.”
Yaşadığı mağduriyetlerin ardından hayatını yeniden düzene sokmak için 2003 yılında güvenlik görevlisi olarak tekrar işe başladığını dile getiren Ateş, 13 yıldır çalıştığı işinden bu defa FETÖ`ye üye olduğu suçlamasıyla ihraç edildiğini belirtti.
“Namaz kılmadığım zamanlarda şeytana uymuşum ancak FETÖ`ye hiçbir şekilde uymamışım”
Polisin evine gelerek FETÖ kapsamında güvenlik sertifikasına el koyduğunu ifade eden Ateş, “Polis evime gelerek valilik tarafından kimliğime el konulduğunu söyledi. Suçum nedir ben de bilmiyorum. Suçum nedir bana da söylesinler, bileyim. FETÖ`cü olduğumu söylüyorlar. 8 çocuğum var, okul okutuyorum. Geçimleri benim üzerimdedir. Aldığım bin 500 liradır. Başkasına nasıl destek vereyim. 8 çocuğuma mı bakacağım, başkasına mı destek çıkacağım. Oğlum okuldan eve gelecek yol parası bulamıyor. Eğer bir gün FETÖ`ye gitmişsem ya da onları savunmuşsam demek ki hak etmişim. Ben en çok şeytan ve FETÖ`den nefret ederim. Namaz kılmadığım ya da geç kıldığım zamanlarda şeytana uymuşum. Ancak FETÖ`ye hiçbir şekilde uymamışım. Uyanlar kendi haline ağlasınlar.” şeklinde konuştu.
Kendi üzerine atılan suçlamaların iftira olduğunu kaydeden Ateş, “Bunları yapanlar ve bu iftirayı atanlar nasıl Allah`a hesap verecek? Allah`a güvenim tamdır. Allah rızkı verendir. Ben mağdur edilmişim. Ne kadar benimle uğraştılar, haklı olduğum ortaya çıktı. PKK`den beni aldılar, temize çıktım. Hizbullah`tan aldılar, beraat ettim. Şimdi de FETÖ`den dolayı işimden ettiler.” diye konuştu.
“Kimseyle uğraşmayanları kurban seçiyorlar”
Yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için yetkili mercilere başvurduğunu söyleyen Ateş, “Bunların dışında hukukçularla da konu hakkında konuştum. 15 Temmuz FETÖ darbesinde AK Parti önüne giderek darbeye karşı durdum. Biz tüm güvenlikçi arkadaşlarla beraber giderek tepkimizi ortaya koyduk. Müslümanlarla uğraşmasınlar, halk kesimi ile uğraşmasınlar. Dikkat edin, tarafsız olanlara karışıyorlar. Tarafsız, kendi halinde, kimseyle uğraşmayanları kurban seçiyorlar. FETÖ`ye bile bile bazı insanlar kurban ediliyor. Benim gibi çok insan vardır. Herkes biliyor ki FETÖ ile bir bağlantım yok. Allah gerçek adaleti, aklı ve doğru görüşü herkese nasip etsin.” dedi. (M. Sıddık Bilge, M. Hüseyin Temel – İLKHA)