DİYARBAKIR- Diyarbakır`da faaliyetlerde bulunan 46 İslami STK ve Sendika, Diyarbakır Sur ilçesindeki tarihi İçkale`de bulunan ve geçmişte Jandarma Merkez Komutanlığı 7. Kolordu Komutanlığı; bilahare cezaevi, adliye ve en son olarak da JİTEM karargâhı olarak kullanılan alanda sürdürülen kazı çalışmalarında insana ait, 20`den fazla kafatasına rastlanması nedeniyle Hz. Süleyman Camiinde ortaklaşa bir basın açıklaması yaptılar.
 
255 Toplu Mezar Gerçeğinde 3 Bin 274 Kişi Bulunmaktadır
Yapılan basın açıklamasını 46 STK adına Memur - Sen Diyarbakır İl Temsilcisi A.Aziz Aslan okudu. Aslan Fırat`ın doğusu cumhuriyetle beraber katliamlardan, yargısız infazlardan, kurtulmadı diyerek basın açıklamasını şöyle sürdürdü: "Batıdaki kazılardan çıkan lavların, bombaların özellikle bölgemizde nasıl bir vahşete yol açtığını şimdilerde çıkan kafataslarından görüyor ve anlıyoruz. Türkiye`de 17 bini aşkın insanın masum bir şekilde ve çoğu mahkemelerde beraat ettiği halde adliye kapılarında bekleyen Beyaz Toroslara bindirilip faili meşhur-meçhul cinayetlere kurban gittiği bilinmektedir. Bunlardan bir kısmının asit kuyularına atıldığı, bazılarının toplu mezarlara gömüldüğünü itirafçıların, itiraflarından anlıyoruz. Bugüne kadar 12 toplu mezar kazısı yapıldı. Bu kazılarda, toplam 162 kişinin cesedi çıkarıldı ve teşhis edildi. Türkiye`de halen hakkında başvuru yapılan ve kazılması istenen 255 toplu mezar gerçeği var. Bu mezarlarda ise, 3 bin 274 kişinin olduğu ifade ediliyor."
 
İçkale`de bulunan 28 kişiye ait kafatası ve kemiklerin Adli Tıp`a gönderildiğini birçok olay, bu kurumun bürokratik işleyişinde kaybolmaktadır, diyen Aslan daha sonra açıklamasının devamında şöyle dedi:
 
Haftalar Geçmesine Rağmen Henüz Bir Raporun Olmaması Kaygı Vericidir
"Bir iki haftalık sürede kemikler üzerinde kimlere ait olduğu, ölümlerin nasıl geçekleştiği ve hangi dönemden kaldığına dair raporları hazırlayabilecek bir donanıma sahipken; haftalar geçmesine rağmen maalesef ortada henüz bir raporun olmaması kaygı vericidir. Üzerinde durulması gereken diğer bir hususta alınan gizlilik kararıyla aramalara kayıp yakınlarının dâhil edilmemesi ve aramaların yavaş yürütülmesidir. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında değerlendirilmesi gereken zorla kaybedilme Türkiye`de, yakın geçmişe kadar da sıkça başvurulan bir yöntem oldu. Bu yöntem en fütursuzca uygulandığı yer yıllarca OHAL koşullarında yönetilen Kürt illeri, uygulayanlar ise JİTEM oldu. Son iskeletlerin JİTEM karargâhında çıkmış olması bölge insanının karşı karşıya kaldığı vahameti gözer önüne sermektedir. Anılınca kanın, gözyaşının, Beyaz Toros`un çözümsüzlüğün, asit kuyularının işkencenin, rantın, çetenin, infazın ve daha vahimi devletin akıllara gelerek korku ve endişenin anlaşıldığı JİEM`in bu toplu mezarların arkasında olduğu ve bu uygulamaları derin devlet adına yaptığı sır değil artık."

Görev Yapan Komutanlar Hukuksuzluğa Başvurmuştur

Aslan daha sonra şu ifadelere dikkat çekti:"Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde göreve yapan komutanlar sıkıyönetim ve OHAL şartları gereği, geniş yetkilerle donatılmış ve her türlü hukuksuzluğu bizzat yönetmişlerdir. JİTEM`in infaz timlerindeki itirafçı, korucu gibi sivil unsurlar ise o yıllarda sayısı 10 binli rakamlara ulaşan kayıpların sorumluları arasında zikrediliyor. Bunlardan bazıları itiraflarda bulunuyor, yer gösteriyor, isim veriyor, faaliyetlerin devam ettiği gerçeğini haykırıyor. Ergenekon`un asıl ürediği ve meşrutiyet bulduğu yapı JİTEM olmuştur. Bu gerçeğe rağmen itirafçıların itiraflarına da yansıdığı üzere 150 kişi olarak da ifade edilen bu kişilerin birçoğu aktif olarak hala görevlerinin başında bulunmaktadır. Bu korkunç gerçeğe rağmen Ergenekon`a olduğu gibi bu kanlı yapının üzerine neden gidilmemektedir."

 

Hükümet Bulunan Tüm Kafatasların Faillerini Bulmalı
Mecliste kurulacak bir komisyonla tüm fail meçhuller aydınlatılmalıdır, diyen Aslan, son olarak şu ifadeleri kaydetti: "Hükümet bu vahşetlere ortak olmak istemiyorsa, bulunan tüm kafatasların faillerini bulmalı JİTEM bataklığını hızla açığa çıkarmalı ve hesap sormalıdır. İnsanlık onuru için tarihle yüzleşmek adına bu vahşetlerin ifşası ve sonraki nesillere ibret teşkil etmesi için TBMM`ce geniş yetkilerle donatılmış bir komisyon oluşturmalı, bu komisyon tam yetkili kılınarak geçmişteki karanlık olayların aydınlatılmasına imkân tanınmalıdır."
 
Basın açıklamasına Destek veren STK ve kurumlar şöyle:
Anadolu Gençlik, Ay-Der,Bayındır Memur Sen, Bem Bir Sen, Birlik Haber Sen, Büro Memur Sen, Camii Der, Çarıklı Derneği, Diyarbakır İnsani Yardım Derneği, Dem Der, Dicle Fırat Diyalog Grubu, Din Bir Sen, Diyanet Sen, Doğu Batı Kardeşlik Platformu, Eğitim Bir Sen, Enerji Bir Sen, Gönül Köprüsü Derneği, Hayat Der, İnsan ve Erdem, İrşad Der, Köy Der, Mazlum Der, Memur Sen, Mustazaf Der, Öğ-Der, Özgür-Der, Özgür Eğitim Sen, Sağlık Sen, Sahabe Der, Şafak Der, Şefkat Der, Şura Der, Toç Bir Sen, Ulaştırma Memur Sen, Yeni İhya Der, Yetim Der, Yusufi Der.
 
Osman içli - İLKHA