ZEHRA ÇINAR / DOĞRUHABER / GENÇ KALEMLER
Yaz dedi kalem kâğıda yaz… Kudüs`ü yaz yaz. Kudüs`e yaz… Denedim yazmayı ama kanlar dökülerek yazılan bir sevdayı ben nasıl olurda kalemden kâğıda yazabilirim. Nasıl döksün içini kalem… Nasıl dökülsün de yazılsın… Kudüs denince direk sevda gelir benim aklıma… Sevdaya düşmeyen birine sevda anlatılabilir mi? Anlatsan da ne kadarını anlatabilirsin? Ya da diyelim ki yüreğinden bir şekilde döküldü… Peki ya karşındaki ne kadar seni anlayabilir?
‘`Ama olsun!`` dedi kâğıt kaleme; ‘`yaz, o kimsesiz kalmış bebelerin feryatlarını çığlık çığlık yaz, belki yazdığın harflerden kelimelerden cümlelerden bir çocuğun gözyaşına uzanan bir ele vesile olacaksın, belki uyuyan ümmetten bir tanesinin farkına varmasına vesile olacaksın… O yüzden yaz. Taşların silahlara galip geldiğini yaz yaz ki küçücük çocuklar ders versin uyuyanlara… Yaz!
Sonra karar verdi kalem ve başladı yazmaya ve dedi ki “peki sen dayanabilecek misin sevdamın ağırlığına?” dedi ki kâğıt konu Mescidi Aksa ve yetim bebekler olunca nasıl dayanabilirim… Ama yine de yaz!
Ve yazmaya başladı kalem…
Her Müslümanın kadim davasıdır Kudüs, Hz.Zekeriya (as) dan Hz.Davud(as) dan Hz.Süleyman (as) ve HZ.MUHAMMED MUSTAFA (SAV)dan miras kalan bir dava…Hz.Ömer (ra) den ve Selehaddin Eyyubi`den kalan bir miras…
Ey Kudüs Selehaddin`in rüyası Hz.Ömer`in ayak bastığı topraklar... Ya ZAFER ya ŞEHADET EY NAZLI KUDÜS… Başka çıkış yok. KUDÜS`ÜM peygamberlerimin ayak bastığı mukaddes toprak, mazlum mustazaf coğrafya… Şeyh Ahmet Yasin`i bağrına basan, Rantisi ile agâh olan… Şehit Furkan`ı daha o yaşta yollarına düşüren davamız KUDÜS…
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır dedi… Bak ne diyor şarkın sultanı Selehaddın “bizi diriltecek tek şey peygamber sevdasıdır.”
EY SEVDALARIN BAŞKENTİ KUDÜS!
Ne diyordu ünlü şair Necip Fazıl “ben Kudüs`ü kol saati gibi taşıyorum. Ayarlanmadan Kudüs`e boşuna vakit geçirirsin.” Sahi ne kadarımız Kudüs ten haberdarız, Ne kadarımız kendimizi saatimizi Kudüs`e ayarladık. Ne kadar dualarımızda yer verdik.
EY HÜR YÜREKLİ GENÇ!
Sence de bugün zaman durmak zamanı mı? Üstünden atma vakti değil mi bu zilleti? Sence de Kudüs kan ağlarken senin burada gülmeye hakkın var mı? Mukadderatın zulüm altında iken, bacılarının ırzlarına geçiliyorken, çarşafı şerifi içinde yüzünü dahi Yahudi denen zillete göstermemek adına Aksa`nın avlusunda şehit olurken. Bide diyorsun ki en büyük arzum şehadet… O zaman sen sıradan bir insan olabilir misin sence?
Hayat iman ve Cihat`tır diyorsun. Şüphem yok imanından netice itibari ile kutsal emanetin varisisin, fakat cihat nedir sence? Sadece tesbih çekmek mi? Ya da sadece namaz kılmak mı? Orada mustazaf kardeşlerin o haldeyken. Kan ağlarken hem de.
Senin Şehit Furkan`dan hiç mi haberin yok. Şeyh Ahmet Yasin den, Rantisiden, Şikakiden hiç mi haberdar değilsin. Onları sıcacık yataklarından kaldıran, anneden bile vazgeçirecek o sevda hiç mi sana uğramadı… Bak Şehit Furkan`ın defterinden bir not ‘` var mı şehadetten daha güzel bir şey varsa o da annemdir… Ondan ben de emin değilim.”