ANKARA - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah gazetesinde yayımlanan "Halep'in durumu dünyayı utandırıyor" başlıklı makalesinde Türkiye ve Rusya arabuluculuğunda gerçekleştirilen doğu Halep'teki ateşkesin tehlike altında olduğunu belirtti.

Anlaşmanın kuşatma altındaki şehirde her an varil bombaları ve milis güçlerine ait keskin nişancıların tehdidi altında yaşayan binlerce insanın son umudu olduğunu kaydeden Kalın, Esed rejimi ve İran destekli milis grupların, ilerleyen günlerde ateşkesi ve tahliye sürecini sabote etmeye çalışacakları uyarısında bulundu.

Kalın, ateşkese dair gelişmeleri şöyle aktardı:

"Türkiye ve Rusya'nın arabuluculuğundaki ateşkes anlaşması Ankara'da gerçekleştirilen ve birçok tarafın yer aldığı yoğun görüşmelerden haftalar sonra geldi. Burada hedef, rejimin ağır saldırıları altında olan doğu Halep'teki insanları Türkiye sınırındaki İdlib gibi güvenli bölgelere götürmekti ve hala da öyle. Şu ana kadar yaklaşık 10 bin kişi tahliye edildi ancak hala bölgeden ayrılmak için bekleyen binlerce kişi var.

Ateşkes anlaşması temelde kırılgan bir süreç olmaya devam ediyor. Halep'te elde ettiği zaferle cesaretlenen Esed rejimi ve milis gruplar da dahil olmak üzere rejim yanlıları, muhalif gruplardan intikam almak amacıyla ilerleyen günlerde ateşkesi ve tahliye sürecini muhtemelen sabote edecekler."

'Bizim sözde medeni dünyamız günahkarlığa saplandı'

Suriye'nin 5 bin yıllık tarihe sahip Halep kentinin düşmesi ve Esed rejiminin elinde yaşadığı zalimce tahribatın dünyayı derinden sarsması gerekirken öyle olmadığının altını çizen Kalın, bu kayıtsızlığı medeni dünyanın günahlarından biri olarak niteledi.

Suriye'deki iç savaşın sembolleşen fotoğraflarına atıfta bulunan Kalın, dünyanın acı çeken insanların görüntülerini bir kez daha görmezden geldiğini belirterek şunları aktardı:

"Sosyal medya aracılığıyla canlı yayınlanan, acı çeken insanların korkunç görüntüleri bir kez daha görmezden gelindi. Bizim sözde medeni dünyamız günahkarlığa, barbarlığa ve utanca saplandı.

Modern toplumlarda acıyı paylaşma ve şefkatin ömrü kısa oluyor, devletler kendi yardımsız ve katı kalpli kabuklarına çekiliyor. Görünen o ki hiçbir fotoğraf, kamera görüntüsü ya da acı çeken insanlara dair hiçbir kanıt dünyayı doğru yola getirmeyecek."

"Ben bu satırları yazarken Halep'e tahliye otobüsleri girip çıkıyor ve bu tahliyeler askıya alınıyor, otobüslere saldırılıyor ve belirsizlikle yükleniyorlar." diye yazan Kalın, "Kesin olan şu ki, Halep de tıpkı Nazi Soykırımı, Srebrenitsa ve Ruanda gibi dünyanın utanç abidesi olarak hafızalara kazınacak." değerlendirmesinde bulundu.

'BM Halep'te yaşanan utanç verici insani trajedi karşısında acizliğini sürdürüyor'

Türkiye'nin Suriye'de güvenli bölge oluşturulmasına yönelik çağrılarının bugüne dek karşılıksız kaldığını vurgulayan Kalın, şöyle devam etti:

"Birleşmiş Milletler (BM) Halep'te yaşanan utanç verici insani trajedi karşısında acizliğini sürdürüyor. BM'nin etkisiz karar ve açıklamaları, uluslararası kamuoyunun hepten örgütten umudu kesmesine yol açtı. Halbuki milletlerin birliğinin temsilcisi olma iddiasındaki kurumun bir nebze olsun dürüstlük göstermesi beklenirdi. Ama Halep'te ölen ve acı çeken insanlara bu bile çok görüldü. Eğer BM ve Güvenlik Konseyinin güçlü devletleri, Halep'te olayların nasıl bu noktaya geldiğini merak ediyorlarsa, 2012'den bu yana devam eden bu yıpratma savaşını durdurmak için başından beri neden hiçbir şey yapmadıklarını oturup düşünmeleri gerekir."

Kalın, Obama yönetiminin de kimyasal silahların ve akla hayale gelmez türlü savaş araçlarının kullanılması karşısında kendi kırmızı çizgilerini dahi muhafaza edemediğini hatırlatarak, ABD'nin şimdi de PKK'nın Suriye kolu PYD'ye verdiği destekle hem terör örgütünü cesaretlendirdiği hem de Türkiye ile ABD arasında ihtilafa yol açtığı tespitinde bulundu.

Kalın makalesini, "Umudumuzu şimdiden kaybetmiş gibiyiz." cümlesiyle tamamladı.