Mustafa Karakaş - Doğru Haber

15 Temmuzda darbe girişiminde bulunan batı emperyalizmi aldığı yenilginin hıncını almak için yeni planlar geliştiriyor. İstanbul Beşiktaş`ta ve Kayseri`de taşeronları aracılığı ile silahsız askerleri, polisleri ve sivil vatandaşları hedef alan emperyalistlerin hedefi Kürt-Türk savaşı çıkartmaktı. Türkiye halklarının derin sağduyusu ile Pkk`nin Kürtleri temsil etmediği gerçekliği birleşince bu sinsi plan başarısızlığa mahkûm edildi.

SOKAKTA KUTUPLAŞMA YOK

Bazı çevrelerin ısrarla oluşturmaya çalıştığı toplumsal kutuplaşma girişimlerine millet geçit vermiyor. Genar`ın yaptığı “Toplumsal yapı, kutuplaşma ve uzlaşma” araştırmasına göre, Türkiye`de kutuplaşma meselesi sürekli gündemde tutuluyor ve zaman zaman siyaset üzerinden, zaman zaman Kürt meselesi ve mezhepçilik üzerinden Türk toplumunda derin uçurumlar olduğu algısı yürütülüyor. Bu algının oluşturulmasında sosyal medya büyük bir işlev görüyor. Ne var ki sokaktaki vatandaş medya ve sosyal medya eli ile gerçekleştirilmeye çalışılan bu operasyonu gördüğü için bu tuzağa düşmüyor. Ayrıştırıcı ve hedef gösterici paylaşımların genellikle yurt dışındaki hesaplar tarafından gerçekleştirildiğinin altını çizen uzmanlar her durum ve şartta uyanık olunması gerektiğini belirtiyor.

MAHALLE BASKISI YALANI

GENAR araştırmasında, etnik ve dini kimlik, siyasi kimlik, değer yargıları, toplumsal bağlar, yeni Türkiye algısı, bireysel özgürlük, ayrımcılık iddiaları da araştırıldı. Araştırmada, ‘İstediğim gibi giyinebiliyorum` diyenlerin ezici bir farkla “evet” yanıtını vermesi Türkiye`de son dönemlerde oluşturulmaya çalışılan İslamcı mahalle baskısı ifadelerinin gerçeklik ile bir alakasının olmadığını gösteriyor

DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ PROBLEMİ YOK

Araştırmada ‘Düşüncemi özgürce ifade edebiliyorum` ifadesine, ‘hiç katılmıyorum` diyenler yüzde 8`de kalırken  ‘katılıyorum` diyenlerin yüzde 34.2, ‘kesinlikle katılıyorum` diyenlerin ise yüzde 34.5 oranında olması düşünce özgürlüğü konusunda halkın medya operasyonlarından etkilenmediği sonucuna götürüyor.

BÖLÜNME RİSKİ YOK

Sosyal medyada ve ideolojik sol gazetelerde geçen ‘Türkiye`de kutuplaşma ortamı her geçen gün daha kötüye gitmektedir` ifadesinin sorulduğu ankette, bu fikre katılmayanların oranı yüzde 43 olarak ölçülürken  ‘tamamen katılıyorum` diyenlerin oranı da yüzde 11 olarak ölçüldü.

PKK ve DEAŞ`ın tüm saldırılarına rağmen toplumda ciddi sayılabilecek bir ayrışma yaşanmadı. Nitekim GENAR, araştırmasının analiz bölümünde, toplumda siyasilerin dillendirdiği gibi belirgin bir kutuplaşmanın olmadığı, fakat belli çevrelerin gündemde kutuplaşma varmış gibi gündem yaptığı ifade ediliyor.

Analizde ayrıca “Zaman zaman siyaset üzerinden, zaman zaman Kürt meselesi ve mezhepçilik üzerinden toplumda derin uçurumlar olduğu algısı yürütülmektedir” denildi.

HEDEF ALEVİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI

Kürt-Türk çatışmasında istediğini elde edemeyen emperyalizm şimdi de Alevi-Sünni çatışması için sosyal medya üzerinden mayın döşemeye devam ediyor. Halep`te yaşanan vahşet üzerinden Türkiye`yi dizayn etmeye çalışan Batının oyununa sosyal medyada kimileri bilerek kimileri bilmeyerek hizmet ediyor.

PKK OLMADI MEZHEPÇİLİKLE SALDIRALIM!

PKK meselesi üzerinden hedef alınmak istenen Türkiye toplumu şimdiye kadar oynanan oyunu bozmada başarılı oldu. Fakat son günlerde Suriye`de yaşanan ve devletlerin ulusal menfaatlerini öncelediği çıkar savaşını mezhep savaşı şeklinde kamuoyuna yansıtmaya çalışan medya ve sosyal medyada hazır bekleyen bir kesim Türkiye`nin altına adeta dinamit döşemektedir. Suriye iç savaşını mezhep üzerinden değerlendirmek oradaki ateşi Türkiye`ye taşımak ve Alevi-Sünni çatışmasına zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir. Esed zalimine karşı olmak neredeyse tüm Türkiye`nin haklı gördüğü bir durum iken bu durumu mezhep üzerinden okumak Esed`e destek vermeyen Alevileri de Esedçi çizgiye itmek anlamına gelmektedir. Olayların mezhepçi paradigmalar üzerinden değerlendirilmesi Türkiye`nin içinin ileride karışmasına zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir.

HEPİMİZE İŞ DÜŞÜYOR

Kürt -Türk çatışmasını çıkaramayan, dolar hamlesi ile ekonomik bozgun yaşatmak isteyen ama bunda da duvara toslayan batılıların belki de ellerinde kalan tek kart Alevi-Sünni kavgasıdır. Âlimler, kanaat önderleri bu ayrıştırıcı dilin yayılmaması için kendilerine düşen görevi yapmalı, iktidar da velev ki soldan olsun velev ki sağ-muhafazakâr çizgiden olsun Alevi-Sünni kavgasının yaşanması için provokatif dil kullananlar hakkında derhal işlemler yapmalı ve bunları teşhir etmelidir.