Bu sürenin 42 gününü bile çalışarak ve her gün yüz soru çözerek geçirsek 4200 soru edecek. Her güne 100 denince az geliyor. Ama 4200 soru hiç de az değil.
Buna okulda ve dershane deneme sınavlarında çözdüklerinizi de eklerseniz 42 gün içinde her dersten bir soru bankası çözmüş gibi olursunuz.
Böyle bir çalışmanın neticesinde puanınızın katlanacağından emin olabilirsiniz. Buna biz, “Az Zamanda Az İş, Çok Puan Programı” diyebiliriz.
Neden mi?
Günde 100 soru en çok 120 dakikanızı alır. Yani hepsi iki saat… Ne hafta sonuna yük ne hafta içine…
120 dk. dediğimiz ne ki? Akşamleyin iki saatinizi bu işe ayırabileceğiniz gibi. Okul dönüşü bir saat… Akşam bir saat şeklinde de bir planlama da yapabilirsiniz.
Böyle bir çalışma hafta boyunca boş durup hafta sonu cumartesi 350 –pazar 350 soru şeklindeki bir çalışmadan kat kat faydalıdır.
Çalışmanın iyisi çok ve düzenli olanıdır. Hem çok hem düzenli çalışmak zorundayız.
Çalışmakta süreklilik esastır.
Bir arktan havuza gönderilen suyu düşünün. Düzenli bir şekilde arka su bırakırsanız havuza ulaşır, havuz sürekli yeni su alacağından kendisini yeniler, kokmaz berrak olur.
Bir de ara ara su bıraktığınızı düşünün. Her seferinde arkın kenarları suyu bir miktarını emecek ve su daha havuza ulaşmadan kuruyacak. Arka daha önce bıraktığınız su miktarıyla aynı miktarda su bıraksanız bile havuz boş olur.
Ya da birden havuza su bıraktığınızı ve bir su bırakmak için beş gün beklediğinizi düşünün. Havuz hem kokacak hem de suyun bir miktarı havuzda buharlaşacak. Çabanız boşa gidecek.
Bir gün çalış bir gün bırak ya da iki gün çalış beş gün ara ver türündeki bir çalışma da buna benzer.
Peş peşe çalışınca bilgiler birbirini bulur ve kartopu misali gittikçe büyür. Aralıklı çalıştığınızda ise aralıklarla arka bırakılan su misali, bilgileriniz birbirini bulmaz, bir bütün oluşturmaz, bir yapıya dönüşmez. Çalışıyorum, çalışıyorum, olmuyor demeye başlarsınız.
Üst üste epey çalışıp birkaç gün ara vermek de buna benzer. Uzun süre çalışmaktan yorulur, son saatlerdeki çalışmada verimsiz olursunuz. Uzun arada ise bilgilerinizi unutursunuz ya da yarım hatırlarsınız, havuzdaki kokmuş su misali o bilgilerden rahatsız olursunuz. “Aslında biliyorum ama aklım mı çalışmıyor, ne?” deyip çok susayıp da içilemeyecek suyla karşılaşan adam gibi üzülürsünüz, yıpranırsınız.
Günler uzadı, bahar havası güzel…
Dışarı çıkınca dönmek istemezsiniz. Arkadaşlarınızdan ısrarlı oyun teklifleri alırsınız. Dışarı çıkmak da oyun oynamak da hakkınız.
Ancak haklarla sorumluluklar arasında bir denge olmalı. Aksi hâlde haklarımızı kötüye kullanmış oluruz.
SBS, bizim için önemli… Sorumluluğumuzun bilincinde olmak zorundayız.
“Ben çalışacağım, başka yolu yok” diyebilsek ders çalışmak da dışarı çıkmak kadar, oyun oynamak kadar zevkli olur.
Bu 42 günlük süre içinde siz bunu deneyin ve sonuca bakın. Kârlı bir iş yaptığınızı göreceksiniz.
Allah (cc)’ a emanet olunuz.
Abdulkadir Turan / Doğruhaber