DOĞRUHABER

ESMA'UL HÜSNA

EL-MUCÎB (C.C.) 

“Kendine niyaz edenlerin dileklerini veren (dua için açılan elleri boş döndürmeyen).”

Âlemde padişahtan köleye kadar herkes Allah'a muh­taçtır. Herkesin teknesine hamuru o verir, herkesin dilek­lerini hiç eksiksiz yerine getirme kudreti ancak onda vardır. Dünya sultanları kendilerinden bir şey isten­diğinde çok kere kızarlar, isteyeni kapılarından kovarlar. Allahü Teâlâ ise kendisine iltica etmeyenlere, dua ve ni­yazda bulunmayanlara gadap eder. O, hâşâ kullarının ek­siklerini bilmiyor mu? Elbette biliyor. Çünkü o insana şah damarından daha yakındır. Bu yakınlık mekân ve cihet yakınlığı değil, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. O'nun her zerreye, her noktaya yakınlığı müsavidir. Birine Kâbe`de, birine Diyarbakır`da yakındır denmez. Kâbe de, Diyarbakır da onun ilminde aynıdır. Birini kuşatırken, öbürünü ilmin­den ve kudretinden hariç tutmaz.

Dua da bir ibadettir. Ve herkesin Allah'a ihtiyacı vardır. Kullarının gönüllerinde olanlarını bildiği gibi ih­tiyaçlarını da bilir. O, dilerse kulunun arzusunu anında verir, dilerse bir zaman sonra verir, dilerse ahirete saklar, dilerse hiç vermez. Ama O'na gönül ellerini açıp da aşk ve vecd içinde dua edenlerin mahrum edildiği görülmemiştir.

Kur'an-ı Kerim'in beyanıyla:

“Şüphesiz rabbim (ilmi ile mahlûkatına) yakındır; (duaları kabul) edicidir.” (Hud 61)

Âlemde öyle işler olur ki, onu ortadan kaldırmaya bütün insanlar bir araya gelse güç yetiremezler. İşte böyle za­manlarda en günahkâr kimseler bile O'na ellerini açıp dua ederler. Çaresiz kalanların çok kere: “Yâ Rabbi, Yâ Rabbi!” diye çığlık attıkları görülmüştür.

Rahman, Rahim, Mucîb, Kerîm, Aziz ve Celîl olan Allah kullarına selâmet kapılarını açar, belâ çemberini yırtar atar ve hiç ummadıkları bir anda rahmetiyle kuşatıverir.

Allah bizleri Haktan ayırmasın ayaklarımızı Hak üzere sabit kılsın İnşallah.