DOĞRUHABER

KEŞKÜL

İKİ KÖLÜ

Bir gün padişah iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü inci dişli biriydi, nefesi gül gibi kokuyordu. Diğeri ise oldukça çirkindi, dişlerinin de tamamı çürümüştü.

Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş köleyi yanına çağırdı. Kendini çok beğendiğini fakat arkadaşının kendisi hakkında çok kötü şeyler söylediğini belirterek, onun da arkadaşının kötü huylarını söylemesini istedi. Fakat köle arkadaşına toz kondurmadı hep onu övücü sözler söyledi. Padişah ne yaptıysa bir türlü o köle arkadaşı hakkında kötü bir söz söylemedi.

Nihayet ikinci köle hamamdan geldi. Padişah onu da sınamak için huzuruna çağırdı. Onu övücü sözler söyledi.

“Sıhhatler olsun ne kadar zarif ve latif olmuşsun. Keşke öbür kölenin sayıp döktüğü kötü huyların da olmasa ne olurdu.” dedi ve onu da diğer köle gibi denemek istedi.

Bunun üzerine köle kızdı, köpürdü ve arkadaşı hakkında kötü şeyler sayıp dökmeye başladı.

Biraz konuştuktan, arkadaşının kötülüklerinden bahsettikten sonra padişah onu susturdu:

“Bu kadar yeter! Artık ikinizin de özünü, aslını anladım, onun dişleri çürük, senin ise için… Senin dış görünüşün hoş, onun ise içi güzel. Bundan sonra sen o doğru sözlü ve güzel huylu kölenin emrindesin, haydi git bakalım.” dedi.

Güzel ve iyi yüz, kötü huyla birlikte olursa hiçbir kıymeti olmaz.