Hz. Muhammed`in gençliğe verdiği önem, onlara yaklaşım biçimi ve çağın İslam gençliğinin ona hangi açıdan bakması gerektiğiyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fethullah Zengin, İlke Haber Ajansına (İLKHA) konuştu.
Günümüz gençliğinin karşılaştığı sorunlara ilişkin Resulullah`ın hayatında ne gibi çözüm reçeteleri olduğuna dair bilgiler sunan Yrd. Doç. Dr. Fethullah Zengin, gençliğin Kur`an ve hadis ile yakın bir ilişki içerisinde olması gerektiğini, çevrelerindekilerin de onların problemlerini çözmede daha etkin rol almalarını vurguladı.
“Bütün hükümlerin uygulanmış hali siyer ilminde mevcut”
Siyer ilminin önemi hakkında tespitlerde bulunan Zengin, şunları söyledi: “Biz öğrencilerimizle siyer dersine başlarken ilk ele aldığımız konulardan bir tanesi siyer ilmini niçin öğreniyoruz, siyer ilminin faydaları nelerdir? Bu tür sorularda aslında muhataplarımın, öğrencilerimin sonuca ulaşmasını istiyorum. Siyer öğrenmeseniz mesela, siyer ilmi hiç olmazsa ne olurdu?
Kısaca birkaç şey söyleyeyim. Biz, İslam dininin her bir hükmünün evrensel olduğuna, çağlara ve mekânlara hitap ettiğine inanıyoruz. İmanımız bize bunu emrediyor. Ama bunun sağlamasını biz siyerle öğrenmiş oluyoruz. Yani bugün önümüzde bulunan bütün hükümlerin uygulanmış hali siyer ilminde, Hz. Peygamber döneminde önümüze çıkıyor. Bu nedenle siyer ilmine sahip olmak demek bizim mensup olduğumuz İslam dininin kanunlarının, değerlerinin, hukukunun uygulanabilir olduğunun sağlanmış olması anlamına geliyor.”
“Siyeri bilmeyen ne fıkhı ne hadisi ne de tefsiri anlar”
Hz. Muhammed`in hayatı hakkında bilgi birikim sahibi olmadan, siyeri anlamadan; fıkıh, tefsir ve hadis ilminin de anlaşılamayacağının altını çizen Zengin, sözlerine şöyle devam etti:
“İslami ilimlerde çaba sarf edecek herhangi bir Müslüman, İslami ilimleri tahsil etmese bile İslam ilimlerini okuyacak. Kur`an-ı Kerim`i, hadisi hayatına tatbik edecek. Herhangi bir Müslüman`ın bunları gerçekten iyi kavrayabilmesi için yanlış anlaşılmalardan uzak bir kültür birikimine sahip olabilmesi için siyeri bilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, ne fıkhı ne hadisi ne de tefsiri anlayamaz. Anlarsa da eksik anlar. Meşhur bir sözde olduğu gibi, ‘yarım imam dinden eder` yarım bilgi de eksik bırakır. Bu nedenle siyer o dönemin olaylarının içerisinde cereyan ettiği bir kap, bir hafızadır. Bu bilgiye sahip olmak lazımdır. Bu konu da bazen bir, bir buçuk saatlik konuşmalar yapıyoruz. Bazı ilimler arasında eşref`ul ulum hangisidir diye bazı tartışmalar oluyor. Ama biz siyer için böyle bir tartışmaya girmiyoruz. Çünkü diğer bütün ilimlerin birbirine bağlı olduğu bir ilim dalıdır. Mesela, Hz. Peygamber sallahu aleyhi ve sellemi tanımanın önemini izah eder. Siyer ilmini bilmenin bir diğer önemi şudur. İslam düşmanlarının Resulullah`a saldırılarını savunmak için de önemlidir. Oryantalistlerin söylediklerinin yalan, iftira olduğunu görüyoruz. Mesela Asım Köksal`ın büyük İslam tarihi kitabı oryantalistlerin iddialarına karşı yapılmış bir çalışmadır.”
“Hz. Muhammed`in ilkeleriyle gençlerin sorunlarına çözüm üretebiliriz”
Siyer ilminde, günümüzdeki Müslüman gençlerin yaşadıkları problemleri çözecek ne gibi reçetelerin olduğuna dair önemli tespit ve önerilerde bulunan Zengin, şu ifadeleri kullandı:
“Bugün bir genç neler yaşıyorsa, hissediyorsa; hayatında ne tür problemler varsa bu problemler geçmiş nesiller arasında da vardı. Hz. Peygamber gençlerle diyalog kurmuş, problemlerine çözüm bulmuştur. Sayamayacağımız birçok sıkıntıya o dönemin gençleri de maruz kalmıştır. Hz. Peygamber`in bulmuş olduğu çözümler bugün bizim için reçetedir. Tıpkısı tıpkısına yapacak değiliz elbette. Çünkü bazen problemler farklılaşabiliyor. En azından göstergeleri farklılaşabiliyor. Özünde aynı problemler olsa bile... Hz. Peygamber`in hayatındaki ilkelerle bugün gençlere çözüm üretebiliriz.
“Resulullah gençleri; toplumun değerli, onurlu, şahsiyet sahibi, sözüne değer verilen bireyleri olarak görmüştür”
Onun zamanın gençlerine şöyle bir yaklaşımı var. Onları boş bırakmıyor. Ashab-ı suffa dediğimiz bir okul var ve bu okulun en büyük müdavimleri gençler. Hz. Peygamber gençleri hayırlı işlerle meşgul ederek onların olumsuz alışkanlıklarının, kötü alışkanlıkların önüne geçmiş, vakitlerini boş işlerde harcamalarını engellemiştir. Belki de pek çok problemin çözümü de buradadır. Ama şunu net bir şekilde biliyoruz; Resulullah gençlerle çok yakından ilgilenmiş, onları toplumun değerli, onurlu, şerefli, şahsiyet sahibi, sözüne değer verilen bireyi olarak görmüş. Kenara atılacak kimseler olarak görmemiş. Mesela biz çağımızda hâlâ gençlerin seçilme yaşlarını falan düşünüyoruz. Resulullah bu konuda herhangi bir yaş sınırı koymamış. Aklıyla mütemayiz olmuş insanları dikkate almış. Hem düşüncelerini hem de dertlerini kendi düşüncesi ve derdiymiş gibi görmüş. Muaz bin Cebel, Abdullah bin Abbas, Zeyd bin Sabit Resulullah`ın yanında yetişmiş.”
Zamanın gençlerinin karşılaştığı en büyük problemlerden birinin “anlaşılmamak” olduğunu belirten Zengin, “Bugün benim gördüğüm gençlerin en önemli problemi anlaşılamamak, kabul edilememek, muhatap alınmamaktır. Resulullah`ın yaptığı bir biçimde gençleri muhatap aldığımız zaman, onların dertlerini kendi derdimiz edindiğimiz ve önemsediğimiz zaman, yani ‘böyle dert mi olur`, ‘herkesin derdi onun için özeldir` demediğimiz zaman, Resulullah`ın yaklaşımına sahip olmuş oluruz. Resulullah binlerce farklı insanla yaşadı. Ama her biri kendinde bir pay buldu. Resulullah da kendisinden bir parça buldu. Bu şekilde gençlerin problemleri aşıldı. Tek tek bu problemlerin üzerinde durmak istemiyorum ama siyeri okuduğumuz zaman bunları rahatlıkla anlarız.” dedi.
Zulüm düzenini değiştirmeye çalıştığınız zaman yapmanız gereken ilk şey ilim tahsil etmektir
Gençliğe tavsiyelerde de bulunan Zengin, şöyle konuştu: “Herkes Müslüman gençliğe farklı farklı tavsiyede bulunabilir. Ama ben de bir tavsiyede bulunacağım. Daha sonra bu tavsiyeye bağlı pek çok şey ortaya çıkacak. Tavsiyem Müslüman gençler, ümmetin derdini, dünyada ki Müslümanların derdini, dini ne olursa olsun mazlumların derdini kendi derdi bilsin ve bunu çözmek için hâl yoluna koymak için bir çaba içine girsin. İşte diğer maddeler buradan çıkıyor. Şu dünyanın zulüm düzenini değiştirmeye çalıştığınız zaman yapmanız gereken bazı şeyler var. Bunlar da ilim tahsil etmek, çabalamak, öğrenmek, dürüst olmak, gayretli olmak ve üretmektir. Bunlar İslam ümmetinin muhtaç olduğu şeylerdir.”
“Büyük bir hedef ve küçük küçük adımlar atmamız lazım”
Şuurlu bir gençliğin sadece kendi toplumunun değil, tüm dünya halklarının sorunlarını çözebileceğine, dertlerine derman olabileceğine inandığını belirten Zengin, şunları ifade etti:
“Bugün ne yazık ki bütün yönleriyle Batı`ya mahkûm olmuş bir İslam ümmeti var. Teknolojisiyle, iktisadıyla, ekonomisiyle, hatta tarımı ile Batı`ya mahkûm olmuş bir ümmet durumundayız. Bunu tersine çevirebilecek, bunu Müslümanların lehine çevirebilecek bir potansiyel var. Ama öncelikle bunun şuuruna varmamız lazım. Bu şuura vardığımız zaman elbette her bir Müslüman genç üzerine düşen görevin farkına varacak ve kimi doktor olarak kimi mühendis, kimisi asker ve tüccar olarak bu yürüyüşe katılacaktır. O zaman İslam dünyasındaki, hatta sadece İslam dünyasındaki değil, Afrika`daki Hristiyan fakirlerinde çekmiş oldukları sıkıntıları çözebilecek. Amerika`daki Latin kökenli insanların uğradıkları zulümleri, siyahilere uygulanan zulümleri çözebilecek bir kudrete ulaşacak. Hedefimizin bu olması lazım. Yani hedefimizi daraltmamamız lazım. Büyük bir hedef ve küçük küçük adımlar atmamız lazım. Genç kardeşlerime tavsiyem bu. Hangisi hangi alanda iş yapıyorsa o alanda en mükemmel seviyeye gelmesi lazım. Bu yapıldığında görülecektir ki şu an yeryüzünde yaşanılan pek çok sıkıntı kendiliğinden yok olacaktır.”
29 Ocak 2017`de Peygamber Sevdalıları Platformunun yapacağı Siyer Sınavı hakkında da değerlendirmelerde bulunan İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fethullah Zengin, “Bu tür çabalar son yılda ülkemizde oldukça artmakta. Siyer, hadis, meal sınavları yapılıyor. Ben bu çabaların hepsini takdire şayan buluyorum. Kim yaparsa yapsın bu yolda atılmış bir adımdır. Büyük bir binanın birer tuğlasıdır. Bu nedenle yapılacak olan Siyer Sınavını ben çok önemsiyorum. Ancak şu uyarıyı yapmadan geçmeyeyim. Siyer sınavları bir genel kültür bilgi yarışmalarına dönüşmemeli. Muhakkak bu siyer sınavlarının içine siyeri az önce konuştuğumuz o siyerin şuurunun verilmesi lazım. Ödül törenleri olsun, tanıtım törenleri olsun bu yarışmaların neden yapıldığının şuurunun verilmesi lazım.” şeklinde konuştu. (Mustafa Kaynak, Muhammed Ali Batı - İLKHA)