M.TAHİR ÖZSOY - M.ERKAN YAVUZ / DOĞRUHABER
Geçtiğimiz Cumartesi gecesi İstanbul Beşiktaş`ta iki farklı bombalı saldırı sonucu 44 kişinin hayatını kaybettiği 155 kişinin de yaralandığı terör saldırısının yankıları sürüyor. Saldırıyı ‘TAK` üstlenirken aynı gece TSK`nın, Amerika`nın istememesine rağmen el Bab`a girmesi ve batılı ülkelerin, Türkiye`nin sistem değişikliği anlamına gelen ‘Başkanlık Sistemi`ni Meclise getirmesi gibi sebepler saldırının gizemini açıklar nitelik taşıyor. Bombalı saldırının mahfillerini en iyi açıklayan gelişme ise; 15 Temmuz`da başarılamayan açıktan Amerikan destekli darbenin ardından suni yükseltilen dolarla bu kez ekonomik darbe girişimine karşı ‘dolarını boz` kampanyasının, Batı`yı, bu karşı hamlenin tüm coğrafyaya domino etkisi oluşturur endişesiyle intikam almaya ittiği yorumları yapılıyor.
BATI, DUYGUSAL KOPUŞU HAZMEDEMİYOR
Batı`nın İslam coğrafyasında gerçekleştirdiği veya desteklediği saldırılar, Müslümanlar ile Batılıların arasındaki makası gün geçtikçe açıyor. Müslüman halklar bunu görüyor ve hızla Batı ile arasına mesafe koyuyor. Bu mesafe de beraberinde duygusal bir kopuş getiriyor. Batının yarım ağızla saldırıları kınaması, açıktan açığa saldırılara destek verenlerle aynı karede görünmesi işte bu duygusal kopuşu okuması ve intikam duygusu ile hareket edişinin bir sonucudur.
Avrupa ve ABD, İslam âlemini istediği şekilde ve istediği kişilerle yönetmeyi stratejik bir hedef olarak görüyor. Batılılar İslam âleminde siyasi elitleri muhatap almış ancak halkların duygularının da kendilerine karşı olmamasını önemsemiştir. Hatta bunun için zaman zaman sempati oluşturacak, olumlu duygu oluşturacak hamleler yapmış bu doğrultuda medyayı, sinemayı kullanmışlardır.
Son zamanlarda İslam âleminde Batıya karşı çok büyük bir duygusal kopuş yaşanıyor. Bu da batılıların İslam âlemini içte dizayn etme, istedikleri kişiyi yönetime getirme konusunda sorun yaşamalarına sebep oluyor.
Batı, İslam âleminin kendilerine karşı yaşadığı bu duygusal kopuşu hazmedemiyor. Bu nedenle Müslümanların duygularını bozacak trajik olayları kışkırtıyor.
Müslümanlar bir ümmettir. Bu da asıl olarak duygu birliğini ifade ediyor. Bombalar, kin ve nefretle, toplumun kendi içinde duygusal bozukluk yaşaması hedefleniyor. Böylelikle Müslümanların Batıya karşı yaşadığı duygusal kopuşun siyasi ve ekonomik kazanımlara dönüşmesine engel olunuyor. Bu nedenle ümmet-millet olarak, halk olarak buna dikkat etmemiz ve bu tarihi kazanımlarımızı heba etmememiz büyük önem arz ediyor. Müslümanların Avrupa ve ABD`ye karşı duygusal kopuşu, beraberinde Batıdan uzaklaşmış bağımsızlıklar getirecektir. Ama birbirimize karşı duygusal kopuş bizi parçalar, dağıtır.
Vahdettin İnce
TURAN VE İNCE, TÜRKİYE`YE YÖNELİK SALDIRILARI DEĞERLENDİRDİ
Türkiye`ye yönelik çok yönlü bu saldırılara ve ardında bulunan faillerine yönelik değerlendirmelerde bulunan gazeteci yazar Vahdettin İnce ve Abdulkadir Turan, önemli açıklamalarda bulundu. Sykes Picot`in, ümmeti paramparça ettiğini belirten Vahdettin İnce, günümüzde ise Anadolu`nun, Batının gözünde geri alınması gereken ikinci Endülüs olduğunu ifade etti. 15 Temmuz başarısız darbenin ardından girişimlerin devam ettiğine değinen Abdulkadir Turan ise Türkiye`ye yönelik bu saldırıları batının himaye ettiğini ifade etti.
SYKES PİCOT DENEN BELA, ÜMMETİ PARAMPARÇA ETTİ
Avrupa`nın yükselişe geçmesiyle dünyanın felakete sürüklendiğini belirten İnce, “O günden bu güne dünyada kan ve sömürü var. Yeryüzü mahvoldu. Atom bombası diye bir şeyle tanıştık bunların yüzünden. Sömürgecilik diye bir kavram gelişti bunların zamanında. Avrupa`yla ilişkilerin faturası çok ağır oldu. Tanzimat`tan beri devam ediyor. İmparatorluğumuz dağıldı. Ümmetimiz parçalandı. Sykes Picot denen bela ile bütün bir İslam ümmeti küçük parçalara bölünerek, adeta deli gömleği gibi sınırların içerisine hapsedildi. Sonra her sınırın içerisine de küçük ölçekli sorunlar yerleştirildi. Ve ümmetin küçük parçaları birbirleriyle yüz senedir uğraşıp durdular. Bundan daha ağır fatura olur mu? Biz Avrupa`dan koparsak, bizi parçalayacaklar mı? Zaten parçalamışlar. Bizi yoksul mu bırakacaklar? Zaten yoksul bırakmışlar. Bizim memleketlerimizi kan gölüne mi çevirecekler? Zaten o halde değil mi?” şeklinde konuştu.
“ANADOLU, BATININ GÖZÜNDE; GERİ ALINMASI GEREKEN İKİNCİ ENDÜLÜS`TÜR”
Müslümanların bugün her zamankinden daha fazla birliğe ihtiyaç duyduğunu ifade eden İnce şunları kaydetti: “Burada Müslümanlara iş düşüyor. Müslümanlar, Kürtler ve Türkler, Anadolu`nun batının gözünde geri alınması gereken ikinci Endülüs olduğunu unutmamalı. Bakın adamlar uzun vadeli düşünüyor. 5 yıl, 10 yıl, 50 yıl stratejileri çizmiyorlar. Beş yüzyıllık stratejiler yapıyorlar. Beş yüz yıl Osmanlı`yı Balkanlardan çıkarma planı yaptılar. Bunu başardılar. Anadolu`dan da çıkarırlar. Böyle biz buraya girdik, kökleştik ecdat edebiyatı yapmakla olmuyor. Emeviler bizden daha muhteşemdi, sekiz yüzyıl kaldılar Endülüs`te ve hepsi sökülüp atıldı. Öyle bir gün gelecek ki biz ne yaptık diyeceğiz! Onun için Müslümanların bilinçli olmaları gerekir. Birbirimizle Şiilik, Sünnilik, Alevilik, Kürtlük diye çekişmemeliyiz. Bunlar hikâye, vallahi hikâye. Asıl tehlikede olan varlığımız: Dinimiz, medeniyetimiz; bunlar tehlikededir. Buna sarılmak zorundayız. Burası Endülüs`tür. Bunlara ikinci Endülüs zevkini tattırmamalıyız.”
Abdulkadir Turan
“15 TEMMUZ BİTMEDİ, SÜREÇ DEVAM EDİYOR”
Türkiye`ye karşı resmi olmayan bir savaş yürütüldüğünü belirten Turan, “Tüm bunları bu savaşın bir parçası olarak görmek gerekiyor. En kritik günlerde, en kritik gelişmelerden hemen önce bir havaalanı, bazen önceki gün olduğu gibi, bir futbol takımı maçı, turistik bir bölgede bir patlama meydana geliyor. Ama temelde ekonomi çökertilebilirse Türkiye`nin mevcut tutumundan vazgeçeceğine dair bir umut var. Eğer 15 Temmuz`da işlerini kendilerince (ki asla bitiremeyecekler) bitirselerdi, belki bugün bu eylemlere onlar açısından ihtiyaç kalmayacaktı. Ama o gün işleri bitmedi ve süreç tabii olarak devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
“BATI, HİMAYE EDİYOR”
Batı`nın bu işlerin arkasında olduğundan şüphe duymadığını dile getiren Turan şöyle konuştu: “Milletin ekonomik olarak mağdur olup, isyan edeceğini, Türkiye`nin boyun eğeceğini düşünüyorlar. Ekonominin çökertilmesi üzerinden, Türkiye`nin boyun eğdirilmesine odaklanmış bir eylem dizisiyle karşı karşıyayız. Bunun müsebbibi de Avrupa`dır, Batılı güçlerdir hiç şüphesiz. Hiçbir örgüt kendi başına bu kadar büyük eylemleri üstlenemez. Diyelim ki yaptı, ortada şu gerçeklik var; bu örgüt Batılı mahkemeler tarafından veya onlara yakın güçler tarafından terör örgütü olarak bile adlandırılmıyor. Sivil, asker, polis demeden farklı farklı eylemlerde onlarca, yüzlerce insanı katlediyor. Buna rağmen onlara yönelik tedbirleri, faaliyetleri protesto ediyorlar. ‘İnsan haklarını dikkate alın, bunları yargılamayın, bunlara dokunmayın` diyorlar. Bu açık bir himayedir. Herhalde bir İngiliz`in, bir Alman`ın gelip İstanbul`da bomba patlatacağı yok. Bu bir vekâlet savaşıdır. Sol örgütler dış güçler için birer taşeron konumundalar. Bunlara bir vazife veriliyor. Bunu yerine getiriyorlar.”