Haber Merkezi
HÜDA PAR'ın değerlendirmesi...
TL'NİN DEĞER KAYBI VE EKONOMİK PANİK
Uzun süredir estirilen panik havası piyasayı sarmış olup, olumsuz havanın bir türlü dağıtılamaması muhtemel olumsuz sonuçların kabul edilmiş olduğu görülmektedir. Siyasi irade ve ekonomi idaresinin önleyici tedbirler almada geç kaldığı, piyasanın kendi kendini düzelteceği inancına fazlasıyla ve abartılı bir şekilde teslim olduğundan beklenen adımları atmadığı anlaşılmaktadır.
Siyasi söylem ve yaklaşımlarda mesuliyeti dışarıya atma kolaycılığı bünyeye o derece nüfuz etmiş ki, temel ekonomik sorunların sebepleri de dışarıda aranıyor. Oysa sıkıntıların temel sebebi sorumluluk makamındaki kişi ve kurumların işin gereği olan adımları zamanında, cesaret ve ferasetle atamamalarıdır.
Son dönemdeki hızlı ve beklenmedik gelişmelerin, 15 Temmuz`da başarısızlığa uğrayan askeri darbenin planlayıcısı küresel sistemin bir operasyonu olduğu bu kez ekonomik bir darbe yapmaya çalıştıkları doğrudur. Ancak ekonomi idaresinin bu gelişmelerin tamamen dış kaynaklı olduğu yönündeki beyanı sorumluluk makamının mesuliyet ağırlığı ile bağdaşmamaktadır. Bu bakış açısı çözüm iradesini zayıflatıcı bir yaklaşımla sorumluluktan kaçma olup, ortak akıl çerçevesinde çözüm üretme istek ve kabiliyetini de sakatlar. Yanlış ekonomi politikalarının sorun üretme noktasına geldiği, bundan ders çıkarma gereği göz ardı edilmemelidir.
Kamuoyuna mesaj verme konumunda olanların panik avcılarına malzeme olabilecek beyanlardan kaçınmaları gerekmektedir. Diğer önemli bir husus da toplumsal sorunların vukuunda ortaya konan tavırdır. Böyle zamanlarda grupsal ve partisel çıkar ve ikbal hesapları bir kenara bırakılmalı, toplumsal menfaat için ortak akla katkıda bulunulmalıdır. Siyasetin toplum için yapılıp yapılmadığının test dönemleri olduğu unutulmamalıdır. Zaafiyetlerle mücadele yerine, zaafiyetlerden ikbal ve fırsat devşirenler muvaffak olamayacaklardır.
ASGARİ ÜCRET
Asgari ücret tespit komisyonu 2017'de geçerli olacak asgari ücreti yakında tespit edecektir. Asgari ücretin rant ve ikbal aracı olarak kullanılması emeğe saygısızlıktır. Asgari ücret tespit edilirken; bakış açısının ahlaki, rakamın ise gerçekçi olması gerekir. Tespit edilecek rakamın iş hayatı ve sosyal hayatın sürdürülebilirliğine katkıda bulunması gerekmektedir.
Asgari ücret tespit edilirken çalışanın geçimini sağlamakla yükümlü olduğu ailesi de göz önünde bulundurulmalı ve asgari ücretin vergiden muafiyeti öncelenmelidir. Asgari ücretin tespiti, kimsenin çalışanın emeğini, siyasetine, ideolojisine malzeme yapamayacağı temel kıstaslara bağlanmalıdır.
İSRAF EKONOMİSİ
İsrafın kamuda ve toplumda ciddi bir şekilde yaygınlaştığı ancak çeşitli reklam ve kitle iletişim araçlarıyla gözden saklandığı bir gerçektir. Kapitalizmin sürekli teşvik ve tahrik ettiği tüketim toplumu oluşturma anlayışı ciddi bir şekilde yer bulmuştur. Bünyeye sirayet etmiş bu zararlı alışkanlığın izalesi için uzun dönemli bir mücadele program ve perspektifinin oluşturulması lazımdır. Gelecekteki muhakkak zararlarını minimize etmek için el birliği ile mücadele gerekmektedir. Toplum adına harcama yapan kamu otoritesi daha dikkatli davranmalı, bu işte topluma öncü ve örnek olmalıdır. Son dönemdeki sıkıntıların bir nedenini de bu kamu kaynaklarının israfı oluşturmaktadır.
İsraftan şiddetle kaçınmaya ilişkin çağrımız idare makamındakilere olmakla birlikte aynı zamanda tüm toplumadır. İsraftan kaçınma toplumsal olduğu kadar ferdi bir mesuliyet ve sorumlu bir duruştur; hayatın temel esaslarından biri olduğu şuuru bugünkü ve gelecekteki nesle verilmelidir.
BORÇ YAPILANDIRMASI
Uzun zamandır vatandaşlarca beklenen borç yapılandırması gerekli ve yerinde olmuştur. En çok tahsil ve yapılandırmanın olduğu bir dönem oldu.
Vatandaşın bu yapılandırmaya beklenenden fazla ilgi ve teveccüh göstermesi, idare makamlarındaki kişiler tarafından, vatandaşın durumunun iyi olduğuna yorulması doğru değildir. Vatandaşı mağdur eden, bir tehdit unsuru olarak iktisadi hayatı olumsuz etkileyen sistemi vatandaşın lehine normalleştirmek gerektirmektedir. Hayatın gerçekleri ve piyasa realitelerinden uzak bakış açıları maalesef vatandaşa maliyet olarak dönmektedir.
Siyasi dönüşüm ve normalleşmenin iktisadi hayat için yeterince tartışılmadığı ve kamuoyu gündemini işgal etmediği aşikârdır. Halen bir takım idari cezaların herhangi bir sebeple süresinde ödenmemesi durumunda % 1000 (yüzde bin) cezalı tahsil edilme gibi, hangi hukuk anlayışının ürünü olduğu belli olmayan uygulamaların olduğu bir dönemde (örneğin HGS geçişleri) vatandaşın hep barışı bekleyeceği açıktır.
Bu vergi barışından ve vatandaşın ilgisinden çıkarılması gereken sonuç şudur: Vatandaşı tehdit ve tedirgin eden mali mevzuatın sadeleştirilmesi, vatandaşın uykusunu kaçıran durumdan çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca inceleme korkusunun vatandaşa kâbus olmaktan çıkması gerekir.
İŞSİZLİK VE GENÇ İŞSİZLİK
Ülkemizin temel sorunlarından birisi de şüphesiz işsizlik ve istihdam sorunudur. İşsizlik, son dönemde kronikleşmiş bir hal almış olup ivedi çözüm isteyen ana konulardan birisi haline gelmiştir. Özellikle istihdam ihtiyacı bazı bölgelerde temerküz etmiştir. Bu konunun çözümü noktasında siyasi otoritelerin maslahatı göz ardı ettiği, çözüm noktasında tatminkâr adımları atmadığı müşahade edilmektedir. Sorumluluğumuzun gereği olarak konunun hassasiyetini ve öncelik arz ettiğini hatırlatıyoruz.
Genç işsizlik olarak adlandırılan 15-24 yaş arası kesimdeki işsizliğin boyutunun daha yüksek olduğu, mutlaka çözüme kavuşturulması gereken en önemli konuların başında geldiği şüphesizdir. Sosyal barış ve refah için aciliyet kesbeden bir konu olduğu göz ardı edilmemelidir. Kamu otoritesinin bu konuyu acil bir şekilde değerlendirmeye alması gerekmektedir. Yerinde ve zamanında yapılmayan müdahalelerin beklenen etkiyi doğurmayacağı unutulmamalıdır.
Devletin işsizlikle mücadelesi olması gerekenin altında bir performansla yürümektedir. Son dönemlerdeki iktisadi ve siyasi gelişmelerin de etkisiyle bu sorun büyüme trendine girmiş, gün geçtikçe toplumu tehdit boyutu yükselmektedir.
TÜİK tarafından yayınlanan verilerden de yukarıdaki durum görülebilir. Geliştirilen orta ve uzun vadeli istihdam politikalarının isabetli olmadıkları görülmüştür. Bu konuda ülke şartları da göz ardı edilmeden çeşitli başarı örneklerinden de istifade edilerek makul ve sürdürülebilir politikaların ortaya konulması gerekmektedir.
İşsizliğin ve özellikle genç kesimdeki sıkıntının belli bölgelerde temerküz etmesi bir başka sorundur. Vatandaşın can ve mal emniyetinin sağlanamamış olması nedeniyle özel sektörün bazı bölgelere gitmediği malumdur. Asayişi sağlama görevini yerine getirememiş olmayı bir başka sorumluluğu olan istihdamı sağlamamış olmaya bahane olarak kullanmak mazeret ileri sürerken aczini itiraf etmektir, özrü kabahatinden büyük olmaktır.
Sosyal ve siyasal alanda olduğu gibi iktisadi hayatta da edilgen değil cesur ve atak olmak gerekir. Hemen olumsuzluklara teslim olmadan toplumun ihtiyaç duyduğu reformları tavizsiz uygulamak lazımdır. Reform ve reform ısrarı temel sorunların en büyük ilacıdır. Ama maalesef bu iradede bir zayıflık görülmektedir. Zamanında ve hakkıyla yapılmayan reformların maliyeti sonradan daha fazla ödenmektedir.
HÜDA PAR İKTİSAT BAŞKANLIĞI