İLİM- İRFAN
İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen Fahr-i Kainat efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü›l-evvel ayının 12. gecesi doğmuştur. Bu mübarek geceye «Mevlid gecesi» denir.
O`nun doğumu karanlık bir çağdan aydınlık bir çağa geçişin adıdır. O karanlık çağ ki; cehalet, zulüm ve ahlâksızlık ayyuka çıkmış, Rab diye çeşitli putlara tapılıp her şeyin maliki Allah(ac) unutulmuş, insanlık korkunç bir bataklığa düşmüş ve dünya yaşanmaz hale gelmişti. Öyle ki, kız çocukları utanç vesilesi görülüyor, toprağa diri diri gömülüyorlardı. İçki su gibi tüketiliyor, kölelere hayvan muamelesi yapılıyordu… Küçücük zavallı putçuklar İlah yerine konulmuş medet umuluyordu.
Ancak bu gece öyle mübarek bir geceydi ki, Allah kullarına rahmetiyle muamele ederek, kurtuluşları için insanlığın yüz akı efendimiz Muhammed Mustafa`yı göndermiş, insanlığa eşitlik, adalet, kardeşlik dersleri vererek cehalet bataklığında boğuşmaktan kurtarıp eşref-i Mahlûkat seviyesine çıkarmıştır.
Böyle mübarek bir gece tabiidir ki Müslümanlar için büyük önem arz etmektedir. Öyle bir gecenin ihmal edilmesi, Peygamber efendimizin hayatının anlatılması, okunması ve yaşatılması için vesile görülmemesi büyük bir eksiklik olarak kalacaktı.
Elhamdülillah Müslümanlar bu geceyi ihmal etmeyerek yüzyıllardan beridir büyük bir coşku ile ihya etmekte, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Ve bu zamanla Mevlid kandili adıyla şöhret bulmuştur. Hiç şüphesiz bu etkinlikler Müslümanların Sevgili Peygamberimize olan derin muhabbet ve bağlılığının bir ifadesidir.
Mevlidin adet ve merasim biçiminde tertip şekli, İslam`ın ilk asırlarında olmadığı doğrudur. Ama İslam`ın ana tabiatına aykırı olmadığından bütün ümmet sathında iyi bir adet olarak kabul görmüştür. Tabi zaman içinde bu etkinliklerde farklı adetler ortaya çıkmış ve bu adetler üzerinde çeşitle tartışmalar meydana gelmiştir. Peygamber Efendimiz (asm)`ınviladetinin kutlanmasının, aslını ve mantığını reddetmek büyük bir yanlışlıktır ve asla Müslümanların yararına değildir.
Konu ile ilgili bazı âlimlerin görüşleri şöyle;
İmam Suyutî, “İnsanların Mevlid-i Nebevi için toplanıp Kur`an okumaları, Hz. Peygamber (a.s.m)`in veladetiyle ilgili haberleri / menkıbeleri seslendirmeleri, bu münasebetle yemek tertiplemeleri bida-i hasenedir / güzel bir bidattır. Çünkü bu toplantılarda Hz. Muhammed (a.s.m)`e karşı büyük bir tazim, bir saygı, onun dünyaya teşriflerinden ötürü büyük bir sevinç söz konusudur. Bu ise, sahibine büyük bir sevap kazındırır.” (bk. Suyutî, el-Havîli`l-fetavî, 1/272-şamile).
İbni Hacer şöyle der: “Böyle bir günde, mevlid gecesinde Allah`a şükretmek tam yerindedir.” (el-Hâvîfi`l-Fetevâ, 1/190.)
Üstad Bediuzzaman, bu meseleyi şöyle tashih etmiştir:
“Mevlid-i Nebevî ile Miraciyenin okunması gayet nâfi (faydalı) ve güzel âdettir ve müstahsen (iyi, hoş) bir âdet-i İslâmiyedir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyenin gayet lâtif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir (sohbet sebebidir). Belki hakaik-i imani-yenin ihtarı (hatırlatılması) için, en hoş ve şirin bir derstir. Belki îmanınenvarını ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebevîyi göstermeye ve tahrike en müheyyic (heyecan uyandıran) ve müessir bir vasıtadır.” (Nursi, Meklubat, s. 281-285)
Bu gece vesile kılınarak pekâlâ O`nun ahlâk ve fazilet dolu hayatı insanlara anlatılabilir. Nitekim Rabbimiz Kuran-ı Mubin`de “Andolsun, Allah`ın Resûlünde sizin için; Allah`a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah`ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzap – 21) diye buyurarak O`ndan alacağımız çok örnek olduğunu belirtmiştir. O`nun tüm hayatı, insan ilişkileri, aile yaşantısı, merhameti, adaleti, mücadelesi ve tüm davranışlarında mücessemleşen muallim kişiliği tüm Müslümanlar nezdinde örnekliğin en güzelidir.
Rabbimizden bu gece hürmetine bizleri Efendimizin izinden gidenlerden kabul etmesi dileğiyle…