Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye İş Bankası'nın düzenlediği, “İş'le Buluşmalar" toplantısına katıldı. Başbakan Yardımcısı Şimşek, burada bir konuşma yaparak, “Genelde bizim siyaset söyleminde üreticileri korumak üreticilerin yanında olmak vardır. Alsında biz tüketicileri iyi korursak, üreticileri iyi korumuş oluruz. Çünkü küresel ölçekte bir şeyi satabiliyorsanız o zaman zaten o rekabet gücünü edinmişsiniz" dedi.

“İNŞALLAH 2017 YILINDA BU MÜZAKERELER GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE BAŞLAR VE HIZLI BİR ŞEKİLDE BİTER"

Mehmet Şimşek, bir dönem Amerikalıların Türkiye'yi Gümrük Birliğine alma konusunda destek verdiğini belirterek,"Çok iyi hatırlıyorum; reel sektör bu konuya pek meyilli değildi. 'Anahtarlarımızı alıp Avrupalılara verseler daha iyi olur' şeklinde bir yaklaşım vardı. En çok gürültü de belli sektörlerden geliyordu. Mesela otomotiv sektöründen... O dönemde Türkiye'nin toplam otomotiv ihracatı 329 milyon dolardı, bugün 20-25 milyar dolardan bahsediyoruz. Rekabet çok önemli. Ticarete açık olmak, bölgesel ve küresel entegrasyon, refah artışı açısından olmazsa olmazdır. Aslında rekabet gücünün gelişmesi açısından da olmazsa olmazdır. Bugün biz AB ile 'Gümrük Birliği'ni, hizmetler, kamu alımları ve tarımı içerecek şekilde nasıl genişletiriz, nasıl pozitif bir gündem oluştururuz' onun çabası içerisindeyiz. Nisan ayında AB ile bu konuda bir zirve yaptık. İnşallah 2017 yılında bu müzakereler güçlü bir şekilde başlar ve hızlı bir şekilde biter. Çünkü o Türkiye'nin rekabet gücünün toptan bir şekilde artmasını sağlar diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

YERLİ ENERJİ KAYNAKLARI

Şimşek, enerjinin de öneminden bahsederek, "Kim ne derse desin enerji çok belirleyici bir faktördür. Yani rekabet gücü açısından hala çok kritik bir değişkendir. Enerjide de Türkiye'nin özellikle yenilenebilir, yerli kaynakları harekete geçirmesi, ki bu konuda ciddi bir ilerleme var, çok etkili olacak." dedi.

“GELECEKLE İLGİLİ KÖTÜMSER OLMANIZ İÇİN SEBEP YOK"

Şimşek, “Türkiye hakikaten kürsel kriz, Avrupa borç krizi, Ortadoğu'daki gerilim, terör, FETÖ'nün Türkiye'de iktidarı ele geçirme mücadelesi, darbe girişimine kadar gelen süreç, Rusya ile olan sıkıntılar, bütün bu şokları Türkiye büyük bir direnç göstererek atlattı. Yani 2008'den bu yana bunların hepsini yaşadık, parti kapatma davası dahil olmak üzere. Türkiye yaklaşık olarak 2008-2016'da yüzde 3.5 büyümüş. Bu bile Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerden daha iyi bir performans. Şimdi bu zorlukları geride bıraktığımız bir dönem düşünün ve tekrar güçlü bir reform uygulamasına geçtiğimiz bu dönemi düşünün gelecekle ilgili kötümser olmanız için sebep yok. Evet sıkıntılar var ama bu sıkıntıların biz farkındayız. Bu sıkıntıları çözmek için yoğun bir çaba içersindeyiz şu an. Gönül ister ki, Türkiye bu felaketlerden nasibini almasaydı veya yaşamasaydı. Ama yaşandı, gelinen noktada Türkiye ekonomisi büyük bir direnç gösteriyor. Kamu maliyesi hala destekleyici ve güçlü nitelikte. Diğer sıkıntıları da aşabiliriz. Aslında Türkiye önceliklerini iyi belirledi ama daha çok mesafe kaydetmemiz lazım" şeklinde konuştu.

“BİZİM VATANDAŞIMIZ ARZULANAN DÜZEYDE KENARA PARA KOYMUYOR"

Mehmet Şimşek, “Tasarruf meselesi aslında Türkiye'nin en büyük sıkıntılarının başında geliyor. Türkiye'nin bu sene tasarruf oranı yüzde 13.5 olacak gibi görünüyor. Dünyada ortalama tasarruf oranı yüzde 25, gelişmekte olan bizim gibi ülkeler yani orta üst gelir grubuna dahil ülkeler yüzde 32.5. Bizim yatırıma ihtiyacımız var. Bu yatırımları da iç tasarruflarla finanse etmemiz lazım. Fakat gelin görün ki, bizim vatandaşımız arzulanan düzeyde kenara para koymuyor. Diyebilirsiniz ki, 'zaten ülkenin gelir düzeyi düşün, neyi tasarruf edecekler'. Öyle değil, Türkiye'nin kişi başına milli geliri Çin'in 1.5 katı neredeyse. Biraz abarttım ama. Asgari ücreti çok çok üstünde. Fakat Çin'de tasarruf oranı yüzde 48. Bu tasarruflar yatırıma, üretime, ihracata dönüşüyor. Türkiye'nin bu anlamda mutlaka tasarrufları artırması lazım. Biz aslında çok güçlü destekler veriyoruz, bireysel emeklilik kapsamında. Bu otomatik katılım meselesi de bunun bir ürünü. Ama yetmez. İş gücü piyasası reformu ile tasarruflar arasında yakında ilişki var. İşgücü piyasası esnek olsa daha çok kişi istihdam edilse ne olur biliyor musunuz? Bağımlı nüfus azalır. Yani bir ailede birden çok kişi gelir elde edeceği için tasarruf imkanı artıyor.

“İNANIYORUM Kİ REFERANDUM SONRASINDA ÜLKENİN ÖNÜ TEKRAR AÇILIR"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, “Birincisi Türkiye ekonomisi büyük bir direnç gösterdi. Muhtemelen en kötü dönem geride kaldı. İkinci mesajımda şu; sıkıntıları biz biliyoruz, asında çok iyi bir reform programımız, yol haritamız var. Şeytanı taşlamaktan, diğer problemlerle mücadele etmekten bu güne kadar arzuladığımız hızda belki bunları devreye koyamadık. Ama inanıyorum ki referandum sonrasında ülkenin önü tekrar açılır ve hızlı bir şekilde Türkiye belirsizlikleri geride bırakır, çok hızlı bir şekilde bu reformları uygulamaya koyar. Bütüncül yaklaşım ortaya koymamız gerekiyor, bizim söylediğimiz bu." şeklinde konuştu.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Şimşek, “Kabul ediyorum zor bir dönem. Bu zorlukları görüyoruz, farkındayız. Muhtemelen diyorum, çünkü yakın coğrafya hala sıkıntılı. Muhtemelen en kötüsü geride kalmıştır. Şimdi ufak bir belirsizlik var. Yönetimde istikrar, temsilde adaleti sağlayacak bu anayasa değişikliğini de aradan çıkarırsak, inanıyorum ki tekrar o rutin diye tabir edilecek reform gündemine, rasyonel zemine hızla Türkiye gelecek" dedi.

TÜRKİYE İŞ BANKASI GENEL MÜDÜRÜ BALİ: BUGÜNE KADAR HİÇ DÖVİZ BİRİKİMİM OLMADI

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali "İş'le Buluşmalar" toplantısına katıldı. Toplantısında bir konuşma yapan Adnan Bali, bugünlerde en çok 'dövize yatırım yapalım mı?' sorusuyla karşılaştıklarını belirterek, "Ben kendi pozisyonumu anlatacağım. 30 yıl civarında bankacılık sektöründeyim. Bugüne kadar hiç döviz birikimim olmadı. Hiçbir döviz tasarrufum olmadı. Hazine kökenli bir bankacıyım, fon yönetiminden geliyorum. Dövizi bilirim. Ama hiç döviz birikimim olmadı. Niye olmadı? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, gelirim Türk Lirası, harcamalarım da Türk Lirası. Benim dövizle bir işim yok. Biz vatandaşlarımıza, firmalarımıza da aynı tavsiye ediyoruz. Şu darbe girişimi sonrasındaki refleks var ki, inanılmaz bir refleks. Biz o dönemde hiçbir olağan dışı tedbire başvurma gereği duymadan ilk hafta dahil yönetebildiysek vatandaşımızın bu olgunluğu sayesinde yapabildik bunu. Bu çok önemli bir hadise " şeklinde konuştu. 

DHA