Bitlis`in Ahlat ilçesinde yaşayan 76 yaşındaki baston ustası Abdullah Gökbulak, yarım asrı aşkındır şevkle yaptığı bastonlara, Selçuklu motiflerini işleyerek sanatını yaşatmaya çalışıyor.

Van Gölü`nün kuzeybatı kıyısında sahil kenarında kurulan Ahlat ilçesinin kuzeyinde, Muş`a bağlı Bulanık ve Malazgirt ilçeleri, batısında Muş ili, güneyinde Van Gölü, güneybatısında Tatvan ve Bitlis, doğusunda ise yine Van Gölü ve Adilcevaz ilçesi buluyor. Ahlat, doğal güzelliğiyle Abdullah ustayı kendisine hayran bırakmış.

Coğrafi konumu itibariyle tarım ve hayvancılık,Ahlat ilçesinin en temel geçim kaynağı. Son zamanlarda bu tarım havzasında üretilen patates, domates ve fasulye gibi ürünler, bölge ihtiyacını karşıladığı gibi yurt içi ve yurt dışına da ihraç ediliyor.

56 yıllık baston ustalığında Ahlat`ın tarihi güzelliğini, medeniyetlerin sanat ve motiflerini kendi bastonlarına işleyen Abdullah Usta, doğup büyüdüğü Ahlat ilçesinin tarihini sanata dönüştürmeyi kendine meslek edinmiş.

Abdullah Usta, Ahlat`ta yaşayan Asurlular, Urartular, Medler, Persler, Makedonyalılar, Selökidler, Partlar ve Alatoslar, Selçuklular ve Osmanlıların motiflerini bastonlarına yansıtmış.

Sanat hayatına ilk adımını 12 yaşında atmış

Baston işlemeciliğiyle ilk olarak12 yaşında tanıştığını belirten Abdullah Usta, geçim kaynağı hayvancılık ve tarım olan Ahlat ilçesinde,ekmeğini kazanmanın derdinde olduğu için farklı bir mesleği öğrenerek küçük yaşlarda iş hayatına atıldığını ifade ediyor.

İlk baston işlemeciliğine bir kısa süre devam ettiğini dile getiren Abdullah Usta, daha sonra tarıma yöneldiğini belirtti.

Askerliğe gitmeden önce sadece 2 adet baston yaptığını dile getiren Abdullah Usta, askerlik yaptığı süre zarfında, askeriyenin atölyesinde de baston yaparak, komutanlarına verdiğini ve yaptığı bastonların devlet erkânları tarafından beğenildiğini dile getirdi. Askerlikten sonra 1962 yılından itibaren bastonculuk hayatına atıldığını dile getiren Abdullah Usta, yapacağı bastonlara işleyeceği motif ve sanattın hiçbir benzerlerinin olmaması için, kendine has bir sanat ortaya çıkarmak adına Ağrı`dan başlayarak, Erzurum, İstanbul ve Zonguldak başta olmak üzere, Türkiye`nin birçok ilini gezdiğini söyledi.

Ahlat`ta, birçok medeniyetin izini taşıyan sanatı bastona işliyor

Yaptığı bu gezintilerin dönüşünde askere gitmeden önce yaptığı 2 baston dışında bu güne kadar yaptığı bastonlardaki motiflerin Ahlat`a has olduğunu belirten Abdulllah usta, Ahlat ilçesinde bulunan tarihi eserlerden: l3`üncü yüzyıldan kalma 14 Kümbet, Osmanlı Egemenliği döneminden 1, Roma-Bizans ve Selçuklularca kullanılmış 1 olmak üzere 2 adet kale, Selçuklu ve Beylikler döneminden kalma 5 tarihi mezarlık, Osmanlı döneminden kalma 1 tarihi mezarlık, yine Yuvadamı köyünün kuzeyinde M.Ö. 2000 ile M.S. 1200 arasında kullanılmış 4 ayrı mezarlık, Osmanlı döneminden kalma 2 cami, Beylikler döneminden 2, Osmanlı döneminden de 1 adet hamam, Akkoyunlu döneminden 1 köprü ve dünyanın en büyük mezarlıklarının içinde bulunduğu Selçuklu mezarlığı, yaptığı baston işlemeciliği için bir zenginlik oluşturuyor.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Ahlat ilçesinde Selçuklu dönemine ait tarihi eserlerin bulunduğu birçok cami bulunuyor. Her mahallede Ahlat taşından yapılmış çift minareli camilere rastlanmak mümkün. Ezanların okunmasıyla birlikte camiler dolup taşıyor. 

Abdullah Usta, heves edip, zevkle tarihin motiflerini işlediği bastonların Ahlat ve Ahlat dışında artık tanınır hale geldiğini dile getirerek, ilk çalıştığı malzemelerinin ve motif işlemeli bastonlarının, Kültür Müdürlüğünce Bitlis`te bulunan Etnoğrafya Müzesine götürüldüğünü belirtti.

Ahlat ilçesinde kurulan müze, Ahlat`ta yaşayan medeniyetlere ait kültürlerin ve tarihi eserlerin sergilendiği bir müze konumuna gelmiş. Burada; Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait sikkeler, Doğu Anadolu Bölgesine has çanak-çömlekler, Urartu dönemine ait bronz, saç tokaları,elbise iğneleri, Urartu dönemine ait tören kemerleri, Roma-Bizans dönemine ait bayan kolyeleri, parfüm kapları, Ahlat 13. yüzyıl Selçuklu dönemine ait üzerinde özellikle insan-hayvan-yazı süslemeleri yer alan sıraltı (sgrafitto) ve lüster denilen özel tekniklerle yapılmış sırlı seramikler, sırsız kalıp tekniğinde yapılmış kaplar, hayvan formunda kap tutamakları, eczacılıkta kullanılmış kaplar, Osmanlı imparatorluğunun son döneminde kullanılmış olan etnografik kap-kacakları görmek mümkün.

Geçmiş medeniyetlerin yaşadığı mağara hayatını gösteren ve halk arasında ‘Harabe Şehir` olarak da bilinen mağaralar ise geçmişten günümüze gelen yaşam kültürünün bir kanıtı olma özeliğini taşıyor.

Ahlat`ta, bastonla ile birlikte birçok sanat yaşatılıyor

Baston sanatının Ahlat için bir kültür olduğunu vurgulayan Abdullah Usta, bu kültürün yaşatılması için hem severek çaba sarf ettiğini, hem de bu kültürün yaşatılması için çocuklarını ve birçok ustayı yetiştirdiğini belirtiyor. Ahlat`ta baston ile birlikte Ahlat`a has taş işlemeciliği ve son zamanlarda çinicilik sanatının da geliştiğini dile getiren  Abdullah Usta, taş işlemeciliğini son zamanlarda Ahlat`ta arttığını ifade etti.  

Ahlat ilçesine giderken yol kenarında, yapılan taş işletme atölyelerine sıkça rastlanmak mümkün. Onlarca taş işletmenin bulunduğu Ahlat`ta resmi kurumlar dahil yapılan her evde Ahlat taşına rastlanılıyor. Ustalar, bu taşların kışın sıcak, yazın ise serin tuttuğunu belirtiyo. Cami minareleri, kümbetler, mezar taşları ve çeşmeler başta olmak üzere bir çok eserin yapımında tarihin motifleri işleniyor.

Azim ve gayret ile her işin üstesinde geliniyor

76 yaşında olmasına rağmen azimle çalıştığını, meslek hayatına başlarken okuma yazma bilmediğinin altını çizen Abdullah Usta, azimli olunduktan sonra başarılmayacak hiçbir işin olmayacağını ifade ediyor.

Okuma yazma bilenlerin sayısının parmakla gösterilecek kadar az olduğu eski  dönemlerde Ahlat ilçesinde de okuma yazma oranını az olduğunu dile getiren Abdullah Usta, azim ve gayretle tüm sıkıntıların ötesinde geldiğini söyledi.

Abdullah Usta, yaptığı gayret ve azimli çalışmasının neticesinde, GESAV tarafından 2003 yılında kendisine ‘Hatıra sanatçılarımıza saygı ödülü` verildiğini belirtti. Yaptıkları bastonlara büyük emekler verdiğini, ilerleyen yaşına rağmen zevkle tarihin motiflerini bastona işlediğini dile getiren Abdullah Usta, “Halkın uğraş alanlarından biri olan bastonculuk geleneği günümüzde de önemli bir kültür-sanat faaliyeti olarak yer almaktadır. Özel teknikler kullanılarak yapılan bu bastonların her biri, büyük emekler ve özveriler neticesinde oluşturulmaktadır. Ceviz ağacı, koç, manda boynuzu ve kemikten yapılan Ahlat bastonu bir marka haline gelmiş. Şu an hediye olarak devlet erkanı kullanıyor.” dedi.

Abdullah Usta  son olarak bölgede yaşanan olayların çözüm reçetesinin Üstad Bediüzzaman Said Nursi`de olduğunu dile getirerek  gençlerin namaza yönelmesini tavsiye ediyor.  (Şükrü Tontaş-İLKHA)