“Çok mağfiret edici…”  

Allah Teâlâ`nın mağfireti o kadar çoktur ki, şeytan bile ümitlenir, bağış umar. Mağfiret, Allah-u Teâla`nın, affetmesidir, bağışlamasıdır… O kadar ki, kulun kusuru dağları aşsa onu yine saklar, üzerine bir perde örter. Meydana çıkarıp da o kulu rezil rüsva etmez. 

Allah`u Teâlâ, eğer insanların kusurlarını meydana çıkarıp yüzlerine vursaydı, hiç kimsede mecal kalmaz, kimse halkın içine çıkamazdı. 

Yüce Allah`ın bu keremiyle insanların halleri hep gizli kalıyor ve böylece toplum içerisinde hayatı sürdürüp gidiyor. Bu sayede insanlar birbirini seviyor, öbürü ötekine kucak açıyor, el uzatıyor. İnsanın gönlünde yumak olan düşünceler aşikâr edilseydi, herkes birbirinden bucak bucak kaçardı. Halkın içinde iyi, güzel ve hoş düşünen olduğu gibi, iğrenç emeller besleyenler de vardır. İşte bütün bunların gizlenmesi Allah`u Teâlâ`nın kulları hesabına büyük lütfudur. Zaten her şeyimiz O`nun lütf-u keremine dayalı. 

Padişah, dilenci, güzel, çirkin, zengin, fakir, kadın, erkek, hasta, sağlam, genç, ihtiyar kim varsa herkes Allah`u Teâlâ`nın rahmetine muhtaç olduğu gibi affına ve mağfiretine dahi muhtaçtır. O`nun rahmeti olmadan kimse cennete giremez, O`nun keremi yetişmeden de kimse cehennemden kurtulamaz. 

Bir kudsî hadis var ki, kullar için pek büyük müjdedir. 

Bir kimse ümit yuvasındaki yavru kuşlar gibi çırpınır, Rabbinin makamından korkarak ve O`nun rahmetini umarak tövbe ederse muradının incisi hâsıl olur. Kudreti ve rahmeti sonsuz olan Allah buyuruyor ki: 

“Ey meleklerim! (Siz de şahid olun ki), ben artık bu kulumdan utanır oldum. (Ben kovuyorum, o Israrla yine geliyor), onu kayıtsız şartsız affettim.`` 

Allah (Azze ve Celle), kullarına karşı bu kadar merhametli. Kul günah işliyor, Allah onu bütün gözlerden gizliyor, bununla da kalmıyor, o günahın üzerine bir kalem çekiyor, günahı yok ediyor. Kusurlarımızı örtmesi, ruhanîlerden bile o günahı gizlemesi itibariyle Yüce Allah “Gafûr” dur. 

İnsanlarda çok kere nefsânî ve şeytanî arzular plâna geçer. Çok kere aklın gözü kör olur ve o insan kendisini günahın isyanın kucağında buluverir. Bu sebeple her zaman ve her lâhza Allah`u Teâlâ`nın af ve mağfiretine ihtiyacımız vardır. 

Hicran gecesinden ümit sabahına çıkan dertliler gibi Allah Teâlâ`nın rahmetine ümitli olmalıyız, azabından da korkmalıyız. Ümidimizi tövbe istiğfar ederek kuvvetlendirmeli ve rabbimizden bağış dilemeliyiz. O bizi bağışlamazsa, kimse bağışlayamaz. O bir şey vermezse, kimse bir şey vermeye kadir olamaz. 

“El-Ğafûr” ism-i şerifi, O`nun mağfiretinin çok geniş ve rahmetinin sonsuz olduğunu ifade etmektedir. O`nun bu ismi sebebiyle kusurlarımız gizlenip durmaktadır. Ona hamd olsun! ,