SURELERİ TANIYALIM / SECDE SURESİ / DOĞRUHABER
Secde süresi 30 ayetten oluşuyor. Kur`an-ı Kerim`de 75. Sırada yer alıyor. Yüce Allah, bu surede, Kur`an-i Kerim`in âyetlerini işittiklerinde, “Büyüklük taslamadan secdeye kapanan ve Rabblerini hamd ile tesbih eden samimi müminlerin vasıflarını anlattığı için, bu sureye “Secde Suresi” adı verildi
Nüzul Zamanı: Rivayete göre, Ali b. Ebî Talib (r.a.) ile Ukbe b. Ebî Muayt arasında bir münakaşa çıktı. Bunun üzerine Velid b. Ukbe. Ali`ye (r.a.) şöyle dedi: Sus, sen bir çocuksun. Vallahi ben senden daha iyi konuşurum, daha yürekliyim ve toplum içinde silahım senden daha güçlüdür. Ali (r.a.) da ona, “Sus, sen fasıksın” diye cevap verdi. Bunun üzerine, “Mü`min olan, yoldan çıkmış fasık kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olmazlar” âyeti indi.
Diğer bir vecihle Sure`nin üslûbundan, onun Mekke döneminin ortalarında, daha da dikkatle incelenirse, bu dönemin başlangıç safhasında nazil olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Konusu Surenin ana fikri insanların tevhid, ahiret ve risaletle ilgili şüphelerini gidermek ve onları bu üç hakikate davet etmektir. Mekke müşrikleri Rasûlullah`la (s.a.) özel olarak görüştükten sonra birbirlerine şöyle diyorlardı: “Bu adam acayip şeyler uyduruyor. Bazen ölümden sonrasına ait haberler veriyor ve şöyle diyor: “Toprak olduktan sonra hesap vermeye çağrılacaksınız, Cennet olacak, cehennem olacak...” Bazen şöyle diyor: “Yalnızca bir olan Allah ilahtır.” Bazen de şunları söylüyor: “Size okuduğum bu sözler kendi sözlerim değil. Allah`ın kelamıdır. İşte ortaya attığı hep böyle acayip şeyler.” Bu şüphe ve endişelere verilen cevap Sure`nin ana fikir ve temel konusunu oluşturmaktadır.
Bu bağlamda müşriklere şu söylenmektedir: “Kesinlikle bu Allah kelâmıdır; risaletin rahmet ve bereketinden mahrum kalmış gaflet içine gömülmüş insanları uyandırmak için inzal edilmiştir. Allah`tan geldiği apaçık ve âşikar iken ona nasıl uydurma diyebiliyorsunuz?”
Sonra onlara şöyle sorulmaktadır: “Aklınızı kullanın, Kur`an`la gelen şeylerin acayip, işitilmedik şeyler olup olmadığına kendiniz karar verin. Göklerin ve yerin yönetimine bakın, kendi bünye ve yaratılışınıza bakın, üzerine düşünün. Bu şeyler Rasûl`ün Kur`an`da size sunduğu öğretiye tanıklık etmiyor mu? Kâinattaki nizam tevhid`e mi, yoksa şirke mi delâlet ediyor? Tüm bu nizamı ve kendi yaradılışınızı düşündüğünüzde, size şimdi varoluşu bahşeden bir varlığın sizi tekrar yaratamayacağına aklınız hükmediyor mu?”
Sonra ahiretten bir sahne tasvir ediliyor, imanın semeresi ve küfrün kötü sonuçları sergileniyor ve insanlar azap günleriyle karşılaşmadan önce küfürden vazgeçmeye, ahirette kendilerinin yararına olacak Kur`an öğretisini kabule teşvik ediliyorlar.
Sonra kendilerine şunlar söyleniyor: “Sonsuz rahmetinden ötürü Allah, insanları hatalarından dolayı tek ve nihaî bir kararla hemen cezalandırmaz; onları ufak tefek problem, zorluk, felaket, kayıp ve ters durumlara maruz bırakarak belki kendilerine gelip öğüt dinlerler diye, önceden uyarır.”
Daha sonra şu söylenir: “Bu, Allah`tan insana gönderilen, kendi türünde ilk kez görülüp duyulmuş bir kitap değildir. Hepinizin bildiği gibi, önce Musa`ya da kitap gönderilmişti. Bunda garipsenecek hiçbir şey yok. Emin olun ki, bu kitap Allah`tan nazil olmuştur ve iyi bilin ki, bir zamanlar Musa zamanında olanlar şimdi de vuku bulacaktır. Liderlik şimdi de İlahi Kitab`ı kabullenenlere bahşedilecek, reddenlerse helâk olacaktır.”
Akabinde Mekke müşriklerine şu tavsiyede bulunulmaktadır: “Ticarî seyahatleriniz esnasında harabelerinin yanından geçip durduğunuz helâk olmuş eski kavimlerin akibetlerine bakın. Siz de aynı akibete uğramak ister misiniz? Dış görünüşe ve yüzeyde olana bakıp aldanmayın. Bugün hiçkimsenin birkaç genç adam, bazı köleler ve zavallılar dışında Muhammed`i (s.a) dinlemediğini ve O`nun her taraftan kendisine yönelen çirkin davranışların ve sövgülerin hedefi olduğunu görmektesiniz. Sonra bundan, O`nun risaletinin yürümeyeceği gibi yanlış bir izlenime kapılıyorsunuz. Fakat bu, gözlerinizin bir yanıltmacası sadece. Oysa günlük hayatınızda yaşadığınız şeydir! Önce çıplak olan toprak, bir yağmur çiselemesiyle üzeri bitki örtüsüyle yeşermeye başlayıverir.
Daha önce toprağın altında bulunan şeylerin böyle bir yeşillik ve bitki zenginliğini gizlediği hiç kimsenin aklından bile geçmiyordu.”
Sonuç bölümünde, Rasûlulah`ın şuna dikkati çekiliyor! “Bu insanlar söylediğin şeyleri, bu kesin zafere ulaşacağın haberini alaya alıyorlar. Onlara de ki: “Sizin ve bizim hakkımızda son hüküm geldiğinde, artık size hiç yararı olmayacak. İnanacaksanız, şimdi inanın, yok eğer son hükmü bekleyecekseniz, bekleyin bakalım dilediğiniz gibi!..”
Fazileti ve Özellikleri Hz. Peygamber`in geceleri Secde ve Mülk sûrelerini okumadan uyumadığına dair rivayetler bulunmaktadır.