Batman`da İslamî yaşantılarıyla tanınan 15 yaşındaki Selim Rüzgar ile 22 yaşındaki Abdullah Sapancı`nın PKK tarafından katledilişlerinin üzerinden 23 yıl geçti.

23 Kasım 1993 yılında bir dükkânda bulundukları sırada silahlı 3 PKK`linin saldırısına uğrayan Abdullah Sapancı ile Selim Rüzgar`ın katledildikleri anları anlatan şehitlerin aileleri, saldırıyı gerçekleştiren bir PKK`linin boynunda gördükleri haçı asla unutamadıklarını dile getirdiler.

PKK`nin dünden bugüne bölgede İslami hizmetleri engellemek için her türlü baskı aracını kullandığını belirten şehitlerin yakınları, daha çocuk olan Selim ile genç yaştaki Abdullah`ın da İslamî kimliklerinden dolayı katledildiklerini söylediler.

Şehid Selim Rüzgar

Selim Rüzgar, Batman`ın Huzur Mahallesi`nde dünyaya geldi. Çocuk yaşta İslamî yaşantıyı özümsedi, sahiplendi, bunun olgunluğu ve sorumluluğuyla yaşadı. Çocukluğunda ailesi ve çevresi tarafından çok sevilen küçük Selim, devamlı camiye gider, namazlarını da hiçbir zaman aksatmaz, ailesinin geçimine katkı sağlamak için de at arabası ile taşımacılık yapardı. Akşam ve yatsı namazlarında daima camilerdeki sohbet halkalarına katılırdı.

“Oğlumu katledenlerden birinin boynunda haç vardı”

İslamî camia ile tanışmadan önce oğlu Selim`in kendilerini dinlemediğini ve asi bir çocuk olduğunu söyleyen baba Aziz Rüzgar, “Oğlum İslam cemaatiyle tanıştıktan sonra çok iyi biri oldu. Önceden hiç beni dinlemezdi ama iyi insanlarla tanıştıktan sonra çok itaatkâr oldu. Oğlum ikindi namazını kıldıktan sonra şehadet için dua etti. Duasından bir saat sonra şehit edildi. 3 PKK`li dükkânda Abdullah ile birlikte oğlum Selim`i şehid etti. Onları vuranlardan biri bizim bahçeye saklandı ama bizim onun kim olduğundan haberimiz yoktu. Daha sonra biz ateş edilen dükkâna gittiğimizde bize oğlumun öldürüldüğünü söylediler. Oğlumu katledenlerden birinin boynunda haç vardı. 24`üncü yılına giriyor. Allah oğlumu şehit edenlerin hakkını bırakmasın.” dedi.

Oğlunun şehadetinin ardından sık sık rüyalar gördüğünü aktaran anne Revşe Rüzgar da gördüğü bu rüyalarda, oğlunun kendisine artık üzülmemesini ve yerinin cennet olduğunu söylediğini aktardı.

“İslam ve Kur`an yolunda tüm çocuklarımı feda ederim”

Oğlunu kaybetmenin acısını hâlâ yüreğinde yaşadığını söyleyen anne Rüzgar, “Oğluma ‘Seni şehit edeceklerinden korkuyorum` dediğimde bana, ‘Anne vallahi hiç korkmuyorum` diyordu. Bir gün eve geldi ve evdekilere, şehid olması için sürekli dua ettiğini söyledi. Duasının ardından çok geçmedi ki zalimler onu şehid ettiler. Rabbim hakkını bırakmasın. Bizler yaşadığımız sürece çocuklarımızla birlikte onun yolundan dönmeyeceğiz. Bizim yolumuz doğru yoldur. İslam ve Kur`an yoludur. Bu yolda tüm çocuklarımı feda ederim. Oğlumu şehit edenleri ise asla unutmayacağım. Allah hakkımızı bırakmasın.” diye konuştu.

Şehit Selim Rüzgar`ın en büyük ağabeyi olan Felemez Rüzgar da kardeşini katleden PKK`lililerden birinin boynunda haç gördüğünü belirterek, PKK`nin bölgede İslam`ın varlığına engel olmak için her yolu denediğini söyledi.

Şehid Abdullah Sapancı

Mardin`in Kayacık köyünde dünyaya gelen Şehid Abdullah Sapancı da çocukluğundan itibaren İslamî bir terbiye ile yetişmişti. Batman`a yerleştikten sonra burada çocukların ıslahı için camilerde Kur`an-ı Kerim dersleri verdi. Yakınları; zamanını ilim, zikir ve Kur`an-ı Kerim okuyarak geçiren Abdullah`ın “Eğer Şehadetim ailemin, akrabalarımın hidayetine vesile olacaksa Rabbim bana bu mertebeyi nasip etsin inşallah.” diye dilinde düşürmediği duası olduğunu söylediler.

Tarih 23 Kasım 1993`ü gösterdiğinde bu duası kabul oldu ve şehadet mertebesine ulaştı. Şehid Abdullah`ın babası ise oğlunun şehadetiyle yaşadığı üzüntü ve keder nedeniyle bir ay sonra hakkın rahmetine kavuştu.

“Çocuklara Kur`an dersi verirdi”

Şehit Abdullah Sapancı`nın ağabeyi Sadık Sapancı, kardeşinin Kur`an okumayı çok seven ve dindar kişiliğe sahip bir insan olduğunu ifade ederek onu şu sözlerle anlattı:

“Kardeşim küçüklüğünden beri Kur`an okumayı çok severdi. Çok merhametli ve dindardı. Çocuklara Kur`an dersi verirdi. Âlim olana kadar okudu. Elhamdülillah bizler davamızdan çok memnunuz. Bizler bir kişi kalsak dahi canımızı da malımızı da İslam yolunda feda ederiz. Sadece Allah`ın isteği doğrultusunda hayat yaşadığı için onu şehit ettiler. Kimseye zararı dokunmayan birisiydi. Onu tanıyan herkes ‘onun gibi zararsız bir insanı nasıl öldürdüler` diyerek çok şaşırmıştılar.”  (M. Fatih Akgül- İLKHA)