Başbakan Binali Yıldırım, Yıldırım, CNR EXPO Fuar Merkezinde düzenlenen İstanbul Health Expo 4. Medikal Cihaz Fuarı ve Bütünleşik Sağlık Hizmetleri, 2. Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi'nin kapanış programına katılarak bir konuşma yaptı.
Bir insanın hayatının kurtulmasına vesile olmanın çok büyük bir hizmet olduğunu, ancak bir o kadar da sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Yıldırım, "İnsanların sadece tedavi olması yetmiyor. Onları mutlu etmeniz de lazım. Empati kurmanız da lazım. Allah'a şükür günümüzde hekimlerimiz mekanik iş yapmıyorlar. İnsanın ruhuna da hitap ediyorlar, hastalarımıza da yakınlarına da gereken ilgiyi, alakayı gösteriyorlar." diye konuştu.
14 Yıldır hep zirvede olan iki hizmet; sağlık ve ulaşım
Başbakan Binali Yıldırım, bugünkü hizmetlerin durup dururken bu noktaya gelmediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Allah'a şükür şimdi 79 milyon vatandaşımızın hepsi istisnasız sağlık hizmetinden yararlanıyor. Sağlıktaki dönüşümü öyle sıradan bir iş olarak görmeyelim. Vatandaşlarım şunu bilsin ki, Türkiye'de AK Parti birçok hizmete imza attı 14 yılda. Ama bu hizmetlerden iki tanesi hep zirvede oldu. Birisi sağlık, birisi ulaşım. Bugün vatandaşın memnuniyetini ölçtüğünüz zaman yüzde 70'in üzerinde bu iki hizmet, hep en üst sırada yer alıyor. Allah'a şükür milyonlarca insanımızın her gün yüz yüze geldiği sağlık, ulaşım hizmeti, iktidarımızın yüzünü güldüren hizmetler olarak verilmeye devam ediyor."
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatandaş gittiği zaman her türlü hizmeti alacak. Bugün git, yarın gel olmayacak. İnsanca muamele görecek. Bütün bunların hepsi bugün var Allah'a şükür. Bu da ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın` ilkesinin, AK Parti'nin iktidarda göz önüne aldığı en büyük prensiptir. Bizim için olmazsa olmaz, vatandaşımızın sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğu zaman sıkıntı çekmeden kaliteli hizmeti almasıdır. Bunun için hiç ama hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Düşünün hep filmlerde görürdük, bir yabancı başka ülkede başına bir iş geldi, kaza geldi, acil uçak gelir, alır götürür. 'Ya bunlar niye bizim memleketimizde yok?' diye hayıflanırdık. Allah'a şükür şimdi hepsi var. Helikopterler var, kış, kar şartlarında giden ambulanslarımız var, uçaklarımız var. Gidiyoruz herhangi bir ülkede bir vatandaşımızın sağlık sorunu olunca, başına bir iş gelince alıp getiriyoruz veya şehirlerimizde acil müdahale icap eden konular varsa bunların hepsini halleder duruma geldik."
"Sağlıktaki dönüşümle beraber bu alanda çok güzel işler yapılmaya başlandı"
Başbakan Binali Yıldırım, bu yıl dördüncüsü düzenlenen sağlık fuarında 5 bin civarında katılımcının yer aldığını, bu anlamda da Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi'nin de ikincisinin yapıldığını belirterek, sağlık araç ve gereçlerinin ileri ve orta teknolojiye sahip cihazlar olduğunu, bunlara da ülke olarak büyük paralar verildiğini söyledi.
Ancak son yıllarda sağlıktaki dönüşümle beraber bu alanda da çok güzel işler yapılmaya başlandığını, aralarında Samsun, Uşak, İzmir, Ankara gibi şehirlerin bulunduğu bazı illerde sağlık kümelenme noktalarının oluşturulduğunu anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu sağlık kümelenme noktalarını Anadolu'nun doğusuna da yayacak çok önemli teşvik tedbirleri aldık. Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ilimizi cazibe merkezi haline getirme konusunda radikal, keskin teşvik tedbirleri aldık. Öylesine teşvik edici kararlar ki herhangi bir projeyi devlet, yatırımcıyla oturacak, konuşacak ihtiyacına uygun olarak her türlü desteği verecek. Buna ürettiği ürünü satın almada dahil. İlk yatırımda destek, işletmede destek, çalıştırdığı personelin maliyetinin azaltılmasında destek de dahil. Dolasıyla artık istediğiniz ürünü Türkiye'de yapmak için önünüzde hiçbir mazeret kalmadı. İlk hedefimiz millileştirme ve yerlileştirme olmalı. Sürekli bizi birtakım finansal manipülasyonlarla zora düşürmeye çalışanlara vereceğimiz en güzel cevap; kendi kaynaklarımızı, akıl terimizi, alın terimizi ve genç insan gücümüzü en iyi şekilde devreye sokmak. Bunun için gerekli tedbirleri alıyoruz. Biz üzerimize düşeni yaptık. Bundan sonrası genç yatırımcılara kalıyor. Paraysa para, destekse destek her şey mümkün."
Genç nüfusla övünüldüğünü ama 10 sene sonra 65 yaş üzerinde 8,5 milyon insanının olacağını kaydeden Başbakan Yıldırım, bu vatandaşların bakımı için şimdiden tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Hali hazırda 315 bin vatandaşa evde düzenli sağlık hizmeti verildiğini belirten Yıldırım, her ay kontrollerinin ve ölçümlerinin yapıldığını, sağlıklarının kayıtlarının tutulduğunu, sosyal devlet olmanın, vatandaşına önem vermenin ölçünün de bu olduğunu vurguladı.
Yıldırım, 22 bin aile hekimi olduğunu belirterek, "Olaylar ilerlemesin, sağlıkla ilgili sorunlar büyümesin, ikinci ve üçüncü kademe sağlık merkezlerinde birikim olmasın, sağlık aynen kalp atışları gibi takip edilsin." diye aile hekimliğinin oluşturulduğunu vurgulayarak, buna mutlaka daha fazla önem gösterilmesi gerektiğini, koruyucu sağlık sağlık hizmetlerinin, tedavi amaçlı sağlık hizmetlerine göre daha fazla önemsenmesi gerektiğini ifade etti.
Avrupa Parlamentosunda Türkiye'yle ilgili alınan karara da değinen Yıldırım, "İki gün önce Avrupa Birliği Parlamentosunda milletvekilleri toplandılar, Türkiye'yle müzakerelerin durdurulmasına karar verdiler. Bu kararın bizim için hiç kıymeti harbiyesi yoktur. Kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. İstedikleri kadar karar alsınlar. Aziz milletimiz ne karar alırsa ona boynumuz kıldan incedir, onun dışındaki kararların bizim için hiç ama hiç önemi yoktur." diye konuştu.
“Avrupa Parlamentosunun aldığı karar objektiflikten uzak”
Yıldırım, Türkiye'nin dinamik yapısı ve bölgedeki potansiyelinin bilindiğini vurgulayarak, Türkiye ile medeni dostluk ilişkileri olduğuna inandıkları ülkeler ve Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'nin taşıdığı değerleri de iyi bilmeleri gerektiğini söyledi.
Ne yazık ki Avrupalı dostların mesele Türkiye olduğu zaman objektif düşünce odaklarından uzaklaştıklarını belirten Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
"Avrupa Parlamentosunun iki gün önce aldığı karar bunun en güzel örneğidir. Objektiflikten uzak bu kararın hiç ama hiç bir anlamı yok. Avrupa Parlamentosu bu kararla kendini küçük düşürmekten başka hiçbir iş yapmamıştır. Milletimizin Avrupa Birliği'ne zaten azalmakta olan güven duygusunu daha da zedelemiştir. Birlik, bu kararını siyasi basiretten, iyi niyetten uzak bir şekilde almıştır. Öncelikle AB, Türkiye ile mi yoksa Avrupa'da kol gezen terör örgütleriyle mi iş birliği içinde olacak, bunun kararını vermelidir. Türk milleti bunu beklemektedir. Her zaman 'Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den geçiyor' diye söyleyeceksiniz, ondan sonra da Türkiye'yi yıkmaya çalışan FETÖ'cü, BTÖ'cü terör örgütleriyle kol kola gireceksiniz. Bunu asla kabul etmeyiz."
"Tekmelediniz, yerden yere vurdunuz"
Başbakan Yıldırım, Suriye ve Irak'ta yaşanan insanlık trajedisinden memleketlerini, yurtlarını, canlarını kurtarmak için terk eden milyonlarca vatandaşa, mülteciye kucak açan, onları bağrına basan ülkenin Türkiye olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye bu mültecilere sahip çıkmazsa o zaman Avrupa'nın halini siz bir görün bakalım. Macaristan'a, Avusturya'ya 3-5 tane mülteci gitti, milletin gözü önünde tekmelediniz, yerden yere vurdunuz. İnsanlık Türkiye'de, insanlığın ölmediği ülke Türkiye'dir. Avrupalı dostlarımız bilsin ki bu mültecilerle ilgili anlaşmamız ilahi nahiye böyle devam edecek değildir. Türkiye anlaşmasına sözüne sadıktır. Bugüne kadar bunun aksi asla tahakkuk etmemiştir. Ama Avrupalı dostlarımızın da verdikleri süzün arkasında durmasını bekliyoruz." diye konuştu.
Yıldırım, 53 senedir bu yollarda yüründüğünü dile getirerek, "Ne için yürüyoruz? Daha güzel bir dünya için, daha güvenli bir Avrupa için. Bütün bu gayretler ortadayken kalkıp Türkiye'ye ayar vermeye çalışmak, en hafifinden vizyonsuzluktur. Ben öyle ümit ediyorum ki bu karar Avrupa Birliği Liderler Zirvesinde hiçbir şekilde dikkate alınmayacak ve yarım asrı geçen Avrupa Birliği-Türkiye yolculuğunun zarar görmesine rıza göstermeyecek Avrupa'da vizyon sahibi hala liderler olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuştu.
“Son günlerde ekonomiyle ilgili bazı spekülasyonlar yapılıyor”
Son günlerde ekonomiyle ilgili bazı spekülasyonlar yapıldığına değinen Başbakan Yıldırım, Türkiye ekonomisinin son 14 yıl içinde bu günlerde yaşanan dalgalanmalara benzer en az 5 tane dönem geçirdiğini dile getirerek, "2006'da, 2009 küresel krizinde, 2013 Gezi olaylarında, 17-25 Aralık'ta ve nihayet 15 Temmuz darbe girişiminde Türk ekonomisi zorlu sınavlardan geçti ve bu şokların hepsini büyük bir başarıyla atlatmasını bildi." ifadelerini kullandı.
Binali Yıldırım, FETÖ başta olmak üzere Türkiye'nin düşmanlarının "alçak" dedikoduları ekonomide de yaymaya devam ettiğini, "Sermayeye kısıtlama gelecek" gibi aslı astarı olmayan haberlere yer verildiğini dile getirerek, bunların külliyen yalan olduğunu söyledi.
“Vatandaşlarımız hiç endişeye kapılmasın”
Özel sektörün Avrupa bankalarıyla, dış finans çevreleriyle, dışarıdaki muhataplarıyla 200 milyar doların üzerinde alışveriş, sözleşme yaptığını anlatan Yıldırım, "Dolayısıyla bunların bu sözleşmelerinin herhangi bir halel görmemesi, bu karşılıklı alışverişlerin zarar görmemesi için de gereken her türlü tedbir alınıyor. Vatandaşlarımız hiç endişeye kapılmasın, Türkiye'de ekonomi ile ilgili bu dalgalanma, bütün dünyada var olan bir durumdur ve geçici bir durumdur. İnşallah 2017'den itibaren yatırımlara, üretime, istihdama daha fazla kaynak ayıracağız. Olağanüstü halin şartları da ortadan kalkmış olacak. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili sınırlı değişikliğimizi de yapıp yolumuza devam edeceğiz. Seçim meçim yok. 2019'a kadar vatandaş seçimini yaptı. Biz de vatandaşımızın hizmetinde olmaya gece-gündüz devam edeceğiz." diye konuştu.
Yıldırım, kanser tedavisi gören hastalar için ilaç farkı alınmadığına dikkati çekerek, "Özel hastanelerde cerrahi bir müdahale yapılırsa, oradan bir fark alınıyor. Bu fark konusunda da hem Sağlık Bakanlığımız hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız bunun ne kadar olması makuldür, bunu tekrar ele alıp bir esasa bağlayacaklar." diye konuştu.
Kadın ve çocuk sağlığı için doğal doğumun öncelikli olduğunu dile getiren Yıldırım, Türkiye'de her iki kadından birinin cerrahi müdahaleyle bebek sahibi olduğunu söyledi.
Yıldırım, bu konuda hastanelerin ve hekimlerin daha dikkatli davranmaları gerektiğini vurgulayarak, "Ben söyledim, annem 10 çocuğunun 10'unu da ne sezaryen ne bir şeyle doğurmuş. Allah rahmet eylesin. 10 kardeş hepsi de sağlıklı doğmuş. Hatta doktora bile gitmeden yani köydeki ebelerin yardımıyla doğumunu yapmış. Tıbbi bir mecburiyet yoksa mutlaka doğal yollardan doğumu teşvik etmemiz lazım. Bunu maliyet olarak da görmüyoruz. Bunun anne-çocuk sağlığı için, herhangi bir enfeksiyona maruz kalmaması için gerekli olduğunu düşünüyorum." dedi. (İLKHA)