ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamada bulundu, soruları cevapladı.

Mardin Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk'e Allah'tan rahmet dileyerek konuşmasına başlayan Kurtulmuş, Safitürk'ün çok acı, hain bir saldırı sonucu, Derik'te yaptığı çalışmaları makamında yönettiği bir sırada, vazife başında şehit edildiğini söyledi.

Safitürk'ün şehadetinin yüreklerdeki acısının henüz taze olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Yapılan bu saldırıyı, hiçbir şekilde unutmayacağız, unutturmayacağız. İnşallah bu saldırıyı yapanların tamamı, başladığı noktadan son ana kadar, kimler bu işin içerisine dahil olduysa bulup, bunlara en ağır cezanın verilmesini temin edeceğiz. Bu, hem Muhammet Fatih kardeşimizin şehadetine karşı bir sorumluluğumuzdur hem ailesine hem milletimize karşı bir sorumluluğumuzdur." ifadesini kullandı.

"62 kişi gözaltına alındı"

Kurtulmuş, Derik Kaymakamı Safitürk'ün hayatını kaybetmesiyle ilgili 62 kişinin gözaltına alındığını ifade ederek, "Bunlardan 10 tanesi serbest bırakıldı, geri kalanların sorgulaması devam ediyor. Olayın failleri, ana failleri yakalanmıştır. İstanbul'dan bombanın kargoyla gönderilmesinden bombanın patlatılma anına kadar bütün bu süreçlerde kimlerin dahli olduysa bunlara aşağı yukarı ulaşılmış, arkasında daha başka kimler varsa bunlara da ulaşılacak ve bu olay bütün detaylarıyla ortaya çıkarılarak, hesap sorulacaktır." diye konuştu.

"Bütün terör örgütlerinin de kökü kazınacaktır"

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, halktan ümidini kesmiş olan, halkla irtibatı tamamıyla kopmuş olan PKK'nin bu ve benzer hain saldırılarla halka bir kere daha korku salmaya çalıştığına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunu başaramayacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi planın içerisinde olursa olsunlar, kimlerden güç devşirirlerse devşirsinler, nihayetinde bu memlekette hiçbir terör örgütü eylem yapamaz duruma getirilinceye kadar bu mücadele sürdürülecek, bütün terör örgütlerinin de kökü kazınacaktır. Bu olayın içerisinde olanlar, bu olayı bir şekilde yönlendirenler de bunu, bu şekilde bilmelidir. İnşallah Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halkın beklediği hizmetler, vekil belediye başkanlarımız vasıtasıyla, halk arasında bilinen adıyla, kayyumlarımız vasıtasıyla da bu hizmet sunulmaya devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Vatandaşlarımız, büyük bir sorumluluk duygusu içerisinde, görevlerini yerine getiren bu belediye başkan vekillerimize her türlü desteği veriyorlar, desteği vermeye de devam edecekler. Terör örgütünün telaşlanma gerekçelerinden birisi de budur. Ümit ederim ki en kısa zamanda bölgedeki bütün terör faaliyetleri sonlandırılarak, bu süre içerisinde vatandaşımıza her türlü hizmet sunulmaya devam edecektir."

Yabancı yatırımcılara istisnai Türkiye vatandaşlığı verilmesi

Bakanlar Kurulu toplantısında, yabancı yatırımcılara istisnai Türk vatandaşlığı verilmesiyle ilgili çalışmanın ele alındığını aktaran Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sunumu çerçevesinde bu konuyla ilgili genel çerçevenin belirlendiğini, detayların çalışılacağını bildirdi.

Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de herhangi bir miktarda, bu miktar belirlenecek, sabit sermaye yatırımı yapan yabancı yatırımcılar, belli bir seviyenin üstünde gayrimenkul alarak bu gayrimenkulleri 3 yıllığına satılmama şerhiyle tapuya kaydedenler, kurdukları iş yerlerinde belli sayıda kişiye istihdam imkanı sağlayan yabancılar, ayrıca bankaya yatırdığı belli bir miktarın üstünde parayı üç yıl çekmeyen yabancı yatırımcılar ve devlet yatırım araçlarına belli bir süre içerisinde bunları çekmemek koşuluyla para yatıran yabancıların istisnai vatandaşlık kapsamına alınacakları yönünde bir çalışma, bir ana çalışma tamamlanmıştır."

Kurtulmuş, söz konusu çalışmanın kapsamı, detaylarının Bakanlar Kurulu tarafından karar verilmek üzere gelecek günlerde netleştirileceğini dile getirdi.

"Raporun içeriğini kabul etmediğimizi ifade etmek isterim"

Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye ilerleme raporu ve Türkiye aleyhine AB yetkililerinden gelen açıklamaların sorulması üzerine Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın açıklamalar yaptığını anımsattı.

AB'nin raporunun yanlı ve Türkiye'ye karşı hiçbir zaman kabul edilemeyecek açıklamalarla dolu olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bu ilerleme raporlarının mahiyeti itibarıyla tehditkar olması alışılmış bir şeydir. Sadece Türkiye ilgili değil ama genel olarak bu raporun amacı o. 'Şu eksik var bunu tamamlayın' şeklinde. AB İlerleme Raporu, tamamıyla Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak, siyaseten Türkiye'nin özellikle teröre karşı verdiği zor mücadelede, Türkiye'nin mücadelesini de bir şekilde etkileyebilecek olan yanlı bir rapordur. Bu raporun içeriğini kabul etmediğimizi, bu raporun yazılmasındaki düşüncenin de çok dostane olmadığını ifade etmek isterim. Kaldı ki Sayın Schulz'un açıkça tehditkar sözlerine de anlam vermek mümkün değil. Şimdiye kadar Türkiye, bu kadar çok terörle mücadelede nice badirelerden geçmişken bir kere Avrupa Birliği, çok yüksek perdeden, bu raporda ortaya koyduğu gibi, terörü lanetleyen bir cümle söylemiş midir? Bombalı saldırılardan sonra net bir şekilde 'Terör örgütlerinin arkasından gidin, biz Türkiye'nin terörle mücadelesinin yanındayız' şeklinde herhangi bir şey gördünüz mü?

Fırat Kalkanı Harekatı

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Harekatı ve El Bab'a yapılacak operasyona ilişkin bir soru üzerine de en başından bu yana bütün harekatın Türkiye'nin kendisine çizdiği rota istikametinde, planlandığı şekilde devam ettiğini aktardı.

Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) El Bab'a çok yaklaştığını, Türkiye'nin yeniden hava desteğini sürdürmeye başladığını hatırlatan Kurtulmuş, "Buradaki hassasiyetimiz özellikle Halep konusundaki Rusya ve diğer muhataplarla yapılan müzakereler sonucu tedbir amaçlı bir adımdı. Bu müzakereler sonucunda Türkiye havadan ÖSO'ya lojistik destek sağlayabilecek imkanı yeniden bulmuştur. Bu destek verilecektir. Türkiye'nin hedefi açıktır. 5 bin kilometrekarelik alanın terör örgütlerinden bütünüyle temizlenmesi, PYD ve YPG'nin Münbiç'in doğusuna çekilmesi ve DEAŞ'ın da bütün unsurlarıyla temizlenerek oradaki halkın yeniden kendi bölgelerine dönmesidir. Bu çerçevede Fırat Kalkanı Operasyonu, El Bab'a doğru planlandığı şekilde ilerliyor. Bütün hedeflerimize ulaştığımız zaman bu operasyon durdurulmuş olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Bizim kapımız da sonuna kadar CHP'ye açıktır"

Kurtulmuş, yeni anayasa teklifine ilişkin bir soru üzerine ise ellerinde iki anayasa metninin olduğunu, bunlardan birinin kapsamlı bir yeni anayasa çalışması, diğerinin ise Türkiye'de seçilmiş cumhurbaşkanlığı sistemiyle ortaya çıkan sorunları aşmak için başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı denebilecek sistemle ilgili daha küçük ve daha sınırlı bir anayasa değişikliği metni olduğunu ifade etti.

Gelinen nokta itibarıyla kapsamlı bir anayasa değişikliği yapılmasının başka bir zamana bırakılacağını vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda üzerinde durduğumuz konu Türkiye'de başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı sistemi diyebileceğimiz bir sisteme geçişin altyapısını sağlayacak olan anayasal değişikliktir. 330'u bulduğumuz anda bu TBMM'nin gündemine getirilecektir. MHP ile görüşmelerimiz devam ediyor. Gönlümüz arzu eder ki CHP de bu görüşmelerin bir parçası olsun. CHP'nin 'kapımız açıktır' sözüne karşı biz de şunu söylüyoruz, bizim kapımız da sonuna kadar açıktır. CHP, yeni anayasa değişikliği süreçleri içerisinde yer almak isterse, bütün görüşlerini getirebilir, bunları konuşabiliriz. Mühim olan Türkiye'de çok geniş bir konsensüsle, halkın büyük kesimlerinin katıldığı bir anayasa değişikliği gerçekleştirmektir. 367'yi bulursak ne ala. 367'yi bulsak bile millete gideriz. 330-367 arasında zaten millete gidileceği açıktır. Bizim görüşümüz her halukarda TBMM'den bu işe onay çıktığı, yeşil ışık yakıldığı durumda bunun millete götürülerek sorulmasıdır. Süre vermenin çok doğru olmadığı kanaatindeyim. En kısa zamanda bu meselenin de uzatılmadan Türkiye siyasetinin gündeminden çıkarılması ve Türkiye'de daha etkin bir yönetim modeline geçilmesi herhalde en faydalı yoldur."

"Dolar sadece Türk parası karşısında değer kazanmıyor"

Dolardaki yükselişe yönelik bir önlem alınıp alınmayacağına ilişkin bir soruya Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Dolar sadece Türk parası karşısında değer kazanmıyor. Dolar, bugün özellikle Trump'ın seçilmesinden sonraki süreçte ciddi bir dalgalanma, dolar açısından pozitif bir dalgalanma içerisindedir. Ama doların bu kadar değerlenmesi, Amerikan ekonomisi için de pozitif bir durum değildir. Bu süreçte Amerikan ekonomisinin de kendi para birimiyle ilgili birtakım politika girişimleri içerisinde olacağını ümit ediyoruz." yanıtını verdi.
"Telaşlanacak, korkacak, endişelenecek bir durum değil"

Doların belli bir seviyenin altına ineceğini dile getiren Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Telaşlanacak, korkacak, endişelenecek bir durum olmadığını söylemek isterim. Bunu da kamuoyunu yatıştırmak için söylemiyorum, ekonomik gerekçelerle bunu söylüyorum. Birden bu kadar doların pahalanması yeni bir tablo karşımıza çıkarıyor. Ama bu tablo ümit ediyorum ki kalıcı değil. Yakında uluslararası piyasalardaki durum ve Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlardaki gelişmeler daha olumlu noktaya gittikçe dolar belli bir noktaya oturacak. Yapısal zorluklarımızdan ya da sorunlarımızdan kaynaklanan bir durum değildir."