Doğruhaber/haber merkezi

Bir portre: Molla Cami

Herat`da yetişen âlim ve evliyânın en büyüklerinden biridir. İsmi, Abdürrahmân bin Nizâmeddîn Ahmed olup Câmi ve Mevlânâ lakaplarıyla meşhurdur. Anadolu`da Molla Câmi diye tanınmaktadır. 817 (m 1414)`de İran`ın Câm kasabasında doğdu. İmâm-ı Muhammed Şeybânî hazretlerinin soyundandır.

Tasavvuf felsefesi içinde önemli bilginlerden sayılmaktadır. Medrese eğitimi almış ve Ali Kuşçu ile birlikte matematik problemleri üzerinde durmuştur. Felsefe alanındaki etkinliğinin yanında çok bilinmeyen ama etkili sayılan arapça şiirler yazmış şairlerdendir.

Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretleri, Sa`düddîn-i Kaşgâri`nin yıllarca sohbetinde bulunarak onun teveccühleri altında yetişmiş ve onun halîfesi, vekîli olmuştu. Mevlânâ Abdürrahmân Câmî, zamanındaki âlim ve evliyâ ile görüşür, onlardan ders alırdı.

Molla Cami bir defa okuduğu kitabı bir daha hiç unutmazdı, dünyaya meyletmez, ahiretle meşgul olurdu. Onun sohbetinde bulunanlar, gam ve kederlerini unuturlar, neşe ve ferahlık duyarlardı. Sultanlara, vezirlere, valilere ve devlet büyüklerine yazdığı mektuplarda; onlara daima iyiliği, hayrı, adâleti, halka şefkatle muameleyi tavsiye ederdi.

Molla Câmî, Ehl-i Beyt`e ve Eshâb-ı Kirâma âşık idi. Onlara kötü gözle bakanlara, uygun olmayan sözleri sarfedenlere derhâl cevaplarını verir, onları sustururdu. Bu sebeple Eshâb-ı Kirâm düşmanlarıyla hiç uyuşamadı ve onların dâima tenkidlerine ma`rûz kaldı. “Silsilet-üz-zeheb” ismindeki kitabında, i`tikâdnâme başlığı ile Ehl-i sünnet i`tikâdını, otuz bahiste çok güzel bir üslûp ile anlattı. 

Kitabı Nefahat-ül-üns Nakşîliğin ve tasavvuf felsefesinin en önemli kaynaklarından sayılmaktadır. Câmî, tasavvuf düşüncesinde, hem bu düşüncenin derli toplu hale getirilmesinde hem de tasavvuf düşünürlerinin hayatlarının yazılması yönünde katkıda bulunmuş; öte yandan İbn Arabi`nin zor anlaşılan düşüncelerinin açık kılınması ve ayrıca sufiler, kelamcılar ve filozoflar arasındaki farkların ve her bir akımın özelliklerinin belirginleştirilmesine yönelik çalışmalar yürütmüştür. Feridüddin Attar ve Mevlana Celâlleddin Rûmî gibi tasavvufa düşünce yönünde dahil olması ve bu alana felsefe düzeyinde katkıda bulunmasından dolayı Molla Câmî tasavvuf bilgeleri arasında sayılır. Kendi başına özel bir kuramı yoksa da, vahdet-i vücud düşüncesinin tasavvuf ve sufilikte yerleşmesine doğrudan etki etmiştir.

Bir adam Molla Câmi`ye gelerek; “Bana öyle birşey öğretin ki, kalan onu yaparak Cenâb-ı Allah`ın rızasını kazanayım” der. Molla Câmi elini kaldırıp kalbinin üzerine götürdü. “Bununla meşgul olun, kalbinizden kötü huyları çıkarıp yerine iyi olan, beğenilen huyları yerleştirin.” diye cevap verir.

Molla Câmî, 898 (m. 1492) senesi Muharrem ayının onsekizine rastlıyan Cum`a günü, dostlarının okuduğu Kur`ân-ı Kerîmi dinledi ve son nefesinde Kelime-i şehâdeti getirdikten sonra vefât etti.

ESERLERİ:

• Nefahat-ül-üns – Velilelerin menkıbeleri

• Fatihat-üş-Şebab (Gençliğin açılışı)

• Hâtimet-ül-hayat (Hayatın kapanması) • Vasıtat-ül-ıkd (Düğüm vasıtası)- Divan

• Mesnevî

• Tuhfet-ül-ahrar (Hür adamların hediyesi)

• Baharistan

•Şevâhid-ün-Nübüvve – Siyer

• Risalet-ün-nakşıbendiye

• Tahkik-i mezheb-i sufîye