TARİHTE BUGÜN / İSTANBUL / DOĞRUHABER / 10 KASIM

1444   Varna Savaşı Osmanlı`nın zaferiyle sonuçlandı. Varna Muharebesi Macar, Leh, Papalık ve çeşitli Balkan milletlerinden oluşan, János Hunyadi komutasındaki Haçlı ordusu ile II. Murat önderliğindeki Osmanlı ordusu arasında bugünkü Bulgaristan'ın Varna şehri yakınında yapılmış bir savaştır. Varna Muharebesinden sonra ismini kurtarmak isteyen János Hunyadi tekrar ordularını toplayarak, kendisine katılmak istemeyen Sırbistan`ı işgal edip Tuna`yı geçecek ve Kosova Meydan Muharebesinde Osmanlı ordusu ile tekrar karşılaşacaktı. Mora ve Bulgaristan, Osmanlı Devleti`ne bağlandı. Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki otoritesi artmaya başladı.

1483 Protestan reformunun lideri Martin Luther doğdu. Tahrif edilmiş hıristiyanlık dinini sorgulayan ve papa ve kralın, yaratıcının yeryüzündeki vekilleri olduklarına dair inanca savaş açan Luther, ilk başlarda daha özgürlükçü bir mezhebi görüş ortaya koymuşsa da daha sonra gelen baskılar sonucu bir takım tavizlerle beraber yeni bir hıristiyan mezhebi olan protestanlığı kurmuş ve yaymıştır. Sonra protestanlık da kendi arasında üç ayrı kola ayrılmış ve inançlar açısından reform sayılan bu hareketin de hıristiyanlığın yeniden canlanmasına ve sorunların sona ermesine çare olmadığı anlaşılmıştır.

1923 :İstanbul Barosu Başkanı Lütfü Fikri Bey “Şimdide Hilafet Meselesi” başlıklı yazısı Tanin ve bazı gazetelerde yayınlandı. Bu yazısında hilafetin de ortadan kaldırılmasının zamanın geldiğini söylüyordu. Yazar,  İstiklal Mahkemesinde idam istemiyle yargılandı ve 5 yıla mahkum oldu.Bu ceza, daha sonra TBMM tarafından affedildi. Lütfü Fikri`nin yüksek sesle dillendirdiği hilafet ve İslam karşıtı bu konu Mustafa Kemal ve çevresinde gizli kulislerde konuşuluyordu. Nitekim bir yıl bile geçmeden Mustafa Kemal tarafından hilafet ve tüm dini kurumlar kaldırılacaktı.

1924  Halk Fırkası'ndan istifa eden milletvekillerinin kuracağı partinin adının "Cumhuriyet Fırkası" olacağı haberi üzerine Halk Fırkası'nın adı Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirildi. Yeni kurulmuş cumhuriyet, tek parti sultasında ilelebed payidar olmaya hazırlanırken her türlü muhalefetin önü mutlaka kesilmeliydi.

1938 Osmanlı yönetimine ve hilafete son verip yerine laik Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal, 57 yaşında yakalandığı amansız siroz hastalığı nedeniyle öldü. Mustafa Kemal`in ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığına İsmet İnönü getirildi. Oysa Mustafa Kemal`in son yılında İnönü`yle aralarının açıldığı ve kendisinden sonra onun cumhurbaşkanı olmasını istemediği söylenmekteydi.

1944   Müttefikler, Arnavutluk'ta katı bir komünizm taraftarı olan Enver Hoca liderliğindeki hükümeti tanıdı.

1953   Mustafa Kemal Dolmabahçe`deki mezarından çıkarılıp Ankara`da kendisi için o zamanın şartlarında büyük bir maliyetle yaptırılan Anıtkabir'e defnedildi.  Sonraları Mustafa Kemal'in naaşının Anıtkabir`de olmadığını söyleyen kişiler de oldu. Bu konudaki spekülasyon ve muamma devam etmektedir.

1961 : CHP Genel Başkanı İsmet İnönü Hükümeti Kurmakla görevlendirildi. Cunta yönetiminin başı Cemal Gürsel: "... İçinde bulunduğumuz güç şartları çözümleyecek birine görev verdim." dedi.

1965 Çin'de "Kültür Devrimi" başladı.  Çin Kültür Devrimi ya da tam adıyla Büyük Proleter Kültür Devrimi, Çin Komünist Partisi başkanı Mao Zedong'un iktidardaki son 10 yılı içinde (1966-1976) çökmekte olan komünizmi canlandırmak amacıyla başlattığı harekettir.

1960'ları başlarında SSCB ile Çin arasında ortaya çıkan gerginlikler sırasında Bolşevik Devrimi'nin gittikçe zayıfladığı kanısına varan Mao, Çin'in de aynı yolu izlemesinden çekiniyordu. Mao'yu Kültür Devrimi'ni başlatmaya yönelten bir başka neden de, bir kısım arkadaşlarının Büyük Atılım'ın neden olduğu ekonomik çöküntüden kurtulmak amacıyla uyguladıkları programlara karşı duyduğu kuşkuydu.

1988  Mustafa Kemal ölümünün 50. yılında ilk kez yas tutulmadan anıldı. O zamana kadar tüm Türkiye`de her 10 Kasım günü genel yas uygulaması yapılmaktaydı.

1989 : SHP ve DYP, Cumhurbaşkanı Özal'ı protesto etmek için 10 Kasım'da Anıtkabir'de düzenlenen devlet törenine katılmayarak kendi törenlerini düzenlediler. Onların bu tavrı, her partiye bir cumhurbaşkanı istediklerini ortaya koyuyordu ve bu da mümkün görünmüyordu.

1991 : Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, 12 yıl sonra ilk kez Anıtkabir'de düzenlenen resmi törenlere katıldı. Anıtkabir`de düzenlenen törenlere katılmak, laik bir tabu olarak halen dayatılmaya devam edilmektedir.

1996   Ankara'da bir grup laikçi, şeriata geçit yok pankartı altında Anıtkabir'e yürüyerek, İslam şiarları ve Refah Partisi aleyhinde slogan attılar.

1996 Kayseri`nin Refah Parti`li Belediye Başkanı Şükrü Karatepe'nin, 10 Kasım Atatürk'ü anma törenlerine katıldıktan sonra 'İnancımıza saygı duyulmadığı bir dönemde içim kan ağlayarak bugünkü törenlere katıldım' demesi, laikçilerin öfkesine neden oldu.

2002 : AK Parti Genel Başkanı Erdoğan`a milletvekilliği ve dolayısıyla başbakanlık yolunu açabilecek Anayasa değişiklikleri tartışmaları sürerken Cumhurbaşkanı Sezer, Atatürk`ü anma toplantısında, ``demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak, kişiye özgü düzenlemelerden kaçınarak, hukuku siyasallaştırmak yerine, siyaseti hukuk kurallarına uygun biçimde yapmaya özen gösterilmesi`` gerektiğini söyledi. Oysa yapılan değişiklikler, siyasilerin laik statüko tarafından kıskaca alınmasını ve önlerinin kesilmesini önlemekteydi.

2005  AİHM, Leyla Şahin Davası'nda, insan hakları ve özgürlükler konusunda İslam`a ve Müslümanlar`a karşı çifte standartlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu ve üniversitelerde üniversite tüzüklerine uymanın gerekli olduğuna hükmetti.