ORHAN ÖZSOY / DOĞRUHABER / İLİM İRFAN
Dünyanın zulüm ile çalkalandığı bir devranda insanlığın adalete olan ihtiyacı; ekmek ve suya olan ihtiyacından şüphesiz az değildir. Gözyaşları ile yıkanan topraklar adaletin çiçeklenmesine öyle muhtaç ki… Müslümanlar dünyayı kanatlarıyla saracak bir adaleti dört gözle beklemektedir bugün. Çünkü adalet, artık kime göre ve neye göre sorusuna muhatap olmaktadır. Dünya, bir kurtlar sofrasına dönüştürülmüş, güçlünün haklılığı her işte esas kabul edilmiştir. Müslümanlar dünyada dönen bu zulüm çarkına dur diyebilecek, yeryüzünü kaybettiği adalet ve merhamet medeniyetine kavuşturabilecek, insanlığın kurtuluş melcei olagelmiştir.
Üstad Bediüzzaman hazretlerinin ifadesiyle zulmün adalet külahını başına geçirdiği, esarete hürriyet denilen, ezdadın suretini mübadele ettiği bir zamanda “Nasıl bir adalet?” sorusunu sormak belki de zulüm ile adaletin yerli yerine oturması açısından sadra şifa olacaktır.
Adalet kavramı iki vecih ile hülasa edilecek olursa;
1.Adalet, ölçüdür. Bir toplum varlığını sürdürmek istiyorsa, ölçülü ve denge sahibi olmak zorundadır. Zulüm ve adl kavramları birbirinin zıddı kavramlardır. Zulmün olduğu yerde taşkınlık ve karmaşa var iken; Adlin olduğu yerde ölçü ve denge vardır. Bu denge ve ölçü toplumun ayakta durmasını sağlayacak ve toplumda meydana gelebilecek taşkınlık ve karmaşaya karşı toplumu koruyan bir işlev görecektir.
2. Adalet, eşitliktir. Yani kişiye göre adaletin değişmemesidir. Güçlü ile zayıfın müsavi olduğu bir terazidir adalet. Mekke`de iman edenler müşriklerin zulmüne maruz kaldıklarında Peygamber Efendimiz (asm) müminlerin Habeşistan`a hicret etmelerini buyurdu. “Gidin, çünkü orada kimseye haksızlık yapmayan bir hükümdar vardır.” demişti Allah Rasulü (asm). Necaşi adaletli bir hükümdardı. Necaşi`nin adaleti ayrıcalığın olmadığı, yani zayıf ile güçlünün, zengin ile fakirin karşısında eğilip bükülmeyen bir adalet idi.
3. Adalet bir istihkak meselesidir aynı zamanda. Bir malda, bir işte, hak sahibine hakkını teslimdir. Adaletin rengi en çok bu maddede görülebilir. Hak; sahibinindir. Hak üzerinde yalnızca hak sahibi tasarrufta bulunabilir. Hak teslimi hususunda eksiklik, adaleti gölgeler. Fakat şu nokta unutulmamalıdır ki; hakkın tesliminde oluşan eksiklik ne kadar zulüm ise, hak sahibine hak ettiğinin fazlasını vermekte zulümdür. Tabi eğer verilen hak başkalarının hakkını çiğnemek suretiyle verilmiyor ise…