Hüseyin Kaya / Doğruhaber
Demirtaş, ne yapacağını bilemez hale gelmiş.
O “şapşik”, “bağlamadan başka bir şey çalamam” şeklinde esprileri yoğun sis perdeleri arkasında kayboluyor gittikçe.
“Kalkışma” çağrıları da halkta bir karşılık bulmuyor artık.
Avrupa ve Amerika`nın “kaygılıyız”, “endişeden öldük”, “kalbimiz Türkiye`de yaşanan hukuksuzluklardan dolayı gam ve keder evine döndü” şeklindeki açıklamalarının da sadra şifa olmadığı ortaya çıkınca son çare olarak CHP`ye yöneldi Demirtaş.
“Demokrat bir blok” oluşturmak gerekiyormuş Demirtaş`a göre:
“Biz şu faşist bloka mecbur muyuz? Bu faşist blok yüzde 50 oy alırız diyor da, bizler neden bir araya gelip yüzde 60 oy alamayacakmışız? Bunun zamanı geldi de geçiyor bile.”
Oysa kısa bir süre önce İdris Baluken şunu söylemişti:
“AKP-CHP-MHP 1 yıldır savaş sürecini birlikte yürütmüş, vekillerin dokunulmazlığını kaldırıp, cuntacılara dokunulmazlığı birlikte getirmişlerdir.”
“Dün dündür” deyip günümüze dönersek…
Demokratlığı bir tarafa bırakalım, çünkü ikisi de öyle değil. O halde CHP ve HDP hangi ortak paydada buluşacaklar?
Sanırım Kemalizm`de…
Konuyu tam açmıyor Demirtaş; ama 2 yıl önce CHP`ye yönelik birleşme çağrısı yapan Doğu Perinçek, ortak paydayı net olarak söylemişti:
İşçi Partisi Genel Başkanı şunları söylemişti: “Kılıçdaroğlu`na buradan çağrı yapıyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, altı okta, cumhuriyetçilikte, milliyetçilikte, halkçılıkta, devletçilikte, laiklikte ve devrimcilikte birleşelim.”
Hatta Perinçek, ritüeli tamamlamak için Ankara`ya giderek Atatürk heykeli önünde birleşmeyi ilan etme teklifinde bulunmuştu.
Ben de üç partinin birleşmesini öneriyorum.
Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, eşbaşkanlar ise Demirtaş ve Perinçek olur.
Hatta parti sözcülüğüne de S. Tanrıkulu, S. S. Önder ve V. Küçük getirilebilir.
İtiraf edin böyle demokrat bir parti Çin`de bile yok!