Diyanet İşleri Başkanlığı, geçtiğimiz günlerde gösterime giren 'Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi' adlı filmle ilgili açıklamada bulundu. Filme onay verildiği ve bütçesine destek sağlandığı yönündeki iddiaların doğru olmadığı belirtilen açıklamada filmle ilgili değerlendirmede de bulunuldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Geçtiğimiz günlerde gösterime giren 'Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi' isimli Hz. Peygamberin (SAS) doğumu ve çocukluğunu konu alan sinema filmi ile ilgili gündeme gelen dini ve toplumsal hassasiyetler dikkate alınarak aşağıdaki değerlendirmenin kamuoyu ile paylaşılması uygun görülmüştür.
1. Tarih boyunca bütün peygamberlerin din, edeb ve sanatsal eserlere konu edildiği bilinen bir gerçektir. Hem batıda hem de doğuda bu kabil sanatsal eserlerin dinen meşru görülüp görülemeyeceği öteden beri tartışılagelmiştir. Bilhassa orta çağda Batı muhitlerinde bu konu çokça tartışılmıştır. Böyle bir tartışmanın geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam ettiği ve muhtelif vesilelerle tekrarlandığı bilinmektedir. Bunda yadırganacak bir durum yoktur.
2. İslam'ın ana yolunu oluşturan anlayış, başlangıçtan itibaren Hz. Peygamberin (SAS) resim ve portresinin yapılmasını uygun görmemiştir. Hatta bu yaklaşımı ilk Müslüman neslin önde gelen simaları için de sergilemiştir. İslam pagan kültürünü ve putperestliği reddetmiş, Allah'ın tevhid ve tenzihini en temel inanç ilkesi olarak kabul etmiştir. Allah'ın tecsim ve teşbihini şiddetle reddetmiş bir dinin mensupları olarak Müslümanların büyük çoğunluğu inanç konusunda önceki milletlerin düştüğü hataya düşmemek için Hz. Peygamberin (SAS) müşahhaslaştırılmasını diyaneten ve edeben uygun görmemiştir. Bunda kendisinden önceki peygamberlerin ve azizlerin ikonlaştırılmasının ve bir nevi perestişe konu edilmesinin payının büyük olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Müslümanlar bu konuda aynı yanlışa yol açmamak için çok daha hassas davranmış; bunun yerine Hz. Peygamberin (SAS) fiziksel özelliklerini tasvir eden şemƒil türü kitaplar kaleme almış ve bunu estetik konusu yapan hilye-i saadetler meydana getirmişlerdir.
3. Hz. Peygamberin (SAS) hayatı modern zamanlarda tiyatro ve sinema gibi sanat dallarına da konu edilmiş, Müslümanlar, yukarıda ifade edilen hassasiyetlerinin bir gereği olarak bu sanat dallarında da Hz. Peygamberin (SAS) fizik ve sureti hakkında zihinlerde bir resim ve imge oluşmamasına büyük özen göstermişlerdir. Batıda hastalıklı bir durum olarak ortaya çıkan İslamofobik bazı sözde sanat ürünleri, Müslüman kitlelerde bu konudaki hassasiyet ve duyarlılığı derin bir kaygı ve tedirginliğe dönüştürmüştür.
4. Bahse konu film, her ne kadar Hz. Peygamberin (SAS) hayatının ilk evrelerine ilişkin tarihsel gerçekliği yansıtma iddiası taşısa da filmin kimi bölüm ve sahnelerinde tarihsel gerçeklikten ciddi biçimde uzaklaşıldığı ve hayali unsurlara yer verildiği müşahede edilmektedir. Filmde geniş Müslüman camianın hassasiyetleri konusunda özenli olmaya gayret edilmişse de muteber İslam tarihi kaynaklarında bulunmayan hususlara önemli oranda yer verilmiştir. Ayrıca bu film örneğinde de görüldüğü gibi hiçbir senaryonun tam anlamıyla Hz. Peygamberin hayatını ihata edemeyeceği ve bu konudaki sanatsal, edebi ürünlerin ancak kişilerin tasavvuru ile sınırlı kalacağı bir kez daha görülmüştür.
5. Filmde önceki peygamberlerin hayatlarında var olduğu kabul edilen bazı anlatı ve olağandışı tasvirlerin, muhtemelen senaryoyu güçlendirmek amacıyla Hz. Peygamberin (SAS) hayatına da yansıtıldığı görülmektedir. Batı muhitlerinde yaygınlaşan İslamofobik nefreti izale etme çabası takdir edilmekle birlikte, İslam'ın erken dönemine ait kimi genel kabul görmüş bilgilerle uyuşmayan ve tarihi gerçekliği zorlayan kurgusal unsurlar dikkat çekmektedir.
6. Filmin senarist ve yönetmeni, Başkanlığımız temsilcileri ile henüz film senaryo aşamasında iken bazı temasları olmuş, Başkanlığımızca senaryonun sorunlu kısımlarına dair düşünceler bu meyanda paylaşılmış ve görüldüğü kadarıyla bu tespit ve değerlendirmelerin bir kısmı dikkate alınmıştır. Filmin senaryosunda yönetmeninin ve çekildiği coğrafyanın dini-kültürel ufkunun dışına çıkma çabası görülmekle beraber, bu ufku aşmada ve bütün müslümanların ortak hissiyatına tercüman olmada zorlandığı değerlendirilmiştir.
7. İslam dünyasının belki de tarihinin en zorlu süreçlerinden geçtiği bir dönemde bahse konu filmi gerekçe göstererek ayrıştırıcı ve ötekileştirici yaklaşımlardan, mezhepçi söylemlerden şiddetle kaçınılmalıdır.
8. Başkanlığımızın söz konusu filme onay verdiği ve filmin bütçesine destek sağladığı yönündeki haberlerin asılsız olduğu ve hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı bilinmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
DHA