Doğruhaber

Adağın İslami hükümlere göre geçerli olabilmesi için bir takım şartları vardır:

1- Adanan ibâdetin cinsinden mutlaka bir farz veya vâcibin olması

2- Adayanın akıllı, bülûğa ermiş olması

3- Adanan ibâdetin o anda veya gelecekte yapılması farz olan bir ibâdet olmaması

4- Adanan ibâdet, farz veya vâcip bir ibâdete sebep ve zemin türünden olmamalı

5- Adanan şey Allah`ın razı olmayacağı, günah özelliği taşıyan türden olmamalı

6- Adanan şeyin yerine getirilmesi mümkün olmalı

7- Adanan malın sadaka olarak verilmesi ise, adağı yapanın servetinden fazla olmamalıdır.

Belli bir şarta bağlanan adak, belirtilen şart gerçekleşmeden önce yapılmaz. Örneğin ‘Filan işim olursa şu kadar oruç tutacağım` diye adak adanıp o işi gerçekleşmeden adadığı orucu tutarsa; adağını yerine getirmiş olmaz. Adı geçen işi gerçekleşince yeniden o orucu tutması gerekir.

Aynı şekilde bu tür bir adak belirli bir zaman, yer ve kişilere bağlanırsa mutlaka bu belirlenen şekilde yapılması şart değildir. Meselâ ‘Falan işim olursa falan gün veya falan ay oruç tutacağım, şu parayı falan adama vereceğim`, yahut şu kadar namazı falan camide kılacağım` dese belirtilen işi gerçekleşince belirttiği gün veya ayda oruç tutması şart değildir. Zikrettiği kişiye belirlediği parayı vermesi yahut söylediği camide namaz kılması şartı aranmamaktadır.

ADAK DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?

Adağın yerine getirilmesi vaciptir. Hz Aişe validemiz Peygamber (sav)`den şöyle nakletti:

“Bir kimse Allah`a itaat etmeyi nezrederse itaat etsin, isyan etmeyi nezrederse yerine getirmesin.” (Buhari, Sünenler, Ahmed Bin Hanbel, Muvatta)

Allah`a isyan sayılmayacak her nezri yerine getirmek kulun sorumluluklarındandır. Bu bakımdan bir kimse güç yetirebileceği şeyleri nezretmelidir. Eğer belli zamanda onu yerine getirmeye güç yetiremezse daha münasip bir zamanda nezrini eda etmelidir.

Bununla birlikte kulun istediği bir şeyin gerçekleşmesi neticesinde adak adaması mekruhtur. Hz. Peygamber (sav) şöyle der: ‘Nezir hayır getirmez. O, ancak cimriden mal çıkarır.`(Müttefekun Aleyh)

Efendimiz: “Nezretmeyin çünkü nezir, âdemoğluna, Allah`ın kendisine takdir etmediği hiçbir şeyi yakınlaştırmaz.” (Tirmizi)

Yukarıda bahsi geçen hadislere binaen nezirden sakınmak gerekir. Bunun yerine şükür niyetiyle Allah`a yakınlaşacak ibadetlerde bulunmak en iyisidir.