Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, Avrupa'nın yükümlülüklerini yerine getirmediği bu ortamda Türkiye hükümeti ve halkının "yüce gönüllülükle" Suriyeli sığınmacıları misafir etmeyi sürdüreceğine inandığını söyledi. Merzuki, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminin başarısız olmasını ise "Arap Baharı'nın zaferi" olarak nitelendirdi.

İstanbul'da düzenlenen "El Şark Forum 2016 İstanbul Buluşmaları" sırasında AA muhabirine özel mülakat veren Merzuki, Türkiye'deki başarısız darbe girişimi, Fırat Kalkanı Operasyonu ve başta Suriye olmak üzere Arap Baharı ile sonrasında bu coğrafyada yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Darbe girişiminin başarısız olmasında Türkiye halkının büyük rol oynadığını belirten Merzuki, Türkiye halkının iktidara taşıdığı yöneticileri koruduğunu, halkın, yönetim ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kenetlenmesine şahit olduklarını ifade etti. Merzuki, "Arap Baharı sürecine komplo kuran güçlerin, Türkiye'deki yönetime de komplo kurduğunu gördük. Komplocuların Türkiye'de aldıkları yenilgi, diğer Arap ülkelerindeki yenilgilerin başlangıcı olacak." dedi.

"Bu bizim zaferimizdir"

Avrupa'nın Türkiye'deki darbe girişimi konusunda izlediği tavra ilişkin Merzuki, "Bazı Avrupa ülkelerinin bir İslam ülkesindeki demokratik rejime karşı faşist bir yönetime yol açacak askeri darbeyi yeğleyen bir tutum sergilemesi oldukça garip." ifadesini kullandı. Merzuki, "Ayrıca bu darbe girişimi Türkiye'nin gerçek dostları ile düşmanlarını ortaya çıkardı. Ben Türkiye'nin darbe girişiminden daha güçlü çıktığını düşünüyorum. Türkiye şuanda gücünün ve dünyadaki yerinin zirvesinde. Bu durum bize yani Arap Baharı'nın destekçilerine büyük güç veriyor. Bu sebeple bu bizim zaferimizdir."

Merzuki, Avrupa'nın mültecilere karşı yükümlülüklerini yerine getirmemesine rağmen Türkiye'nin 3 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yaptığının hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:

"Öncelikle bir Arap olarak, bizler bu kadar fazla sayıda Arap'a ev sahipliği yaptığı için Türkiye'ye borçluyuz. 6 ay önce bir grup Arap aydınla birlikte Gaziantep'e gittim. Arap ülkelerine mültecileri kabul etmeleri için çağrıda bulunduk ancak çağrımız cevapsız kaldı. Çünkü bu ülkelerin çoğu diktatörlükler tarafından yönetiliyor ve onlar fedakarlık yapmaya hazır değiller. Türkiyeli kardeşlerimizden temennimiz, Suriye sorunu çözülüp ülkelerine dönene kadar mültecileri yüce gönüllülükle misafir etmeyi sürdürmeleridir."

Fırat Kalkanı Harekatı'nı değerlendiren Merzuki, bölgede siviller için koruma oluşturan her türlü adımı olumlu karşıladığını vurguladı. Yıllardır bölgede sivillerin korunması için bir tampon bölge oluşturulmasını istediklerinin altını çizen Merzuki, "Dünya şuanda en azından sivillerin korunması paydasında birleşmelidir. Türkiye bu konuda bir örnek oldu." şeklinde konuştu.

Arap dünyasının Halep'te olduğu gibi bazı önemli meselelerde gerçek anlamda bir tepki ortaya koyamamasının nedenleri hakkında ise Merzuki, "Halkların hepsi Halep'le dayanışma içinde. Ancak Arap ülkelerinde yaşanan trajediler, Filistin dahil tüm meselelerin geri planda kalmasına neden oldu. Bugün Gazze abluka altında ancak kimse eylem yapmıyor. Halbuki önceden bu ablukaya tepki eylemleri görürdük. Bu durum, umursamazlık olduğunu göstermez. Biriken bir öfke var ve bu öfke her an patlayabilir" dedi.

"Yeni bir Arap sistemi inşa edilecek"

Halihazırda Arap coğrafyasında yaşananların, 19'uncu yüzyılda Çin'de, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasında ise Avrupa'da yaşandığını anlatan Merzuki, "Arap dünyasında yaşananlar, siyasi ve ekonomik düzen ile Arap Birliği de dahil Arap sisteminin çöküşüdür. Adeta tüm canlıları yok eden bir deprem gibi. Bu deprem daha da sürecek ve 10 ya da 20 yıl devam edecek istikrarsız bir döneme gireceğiz.” diye konuştu.

Merzuki sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu an Arap devletlerinin çoğu bağımsız değil, gerçek bağımsızlığını kaybetmiş durumda. Birçok devlet, ekonomik ve sosyal açıdan başarısızlık içinde. Bunların hepsi geçen 50 yılın tercihlerinin bir sonucu. Bunların sebebi de kokuşmuş despot Arap sistemi. Biz şimdi bu tercihlerin bedelini ödüyoruz. Ancak alternatifler de mevcut. Arap devrimleri tekrar edecek. 30 ya da 50 yıl sonra Çin vaya Avrupa gibi büyük bir kolektif güç olacağımıza inanıyorum. Ancak şu an bir yıkım ve düşüş halindeyiz. Yeni bir sistem inşa etme sürecine dönmeyi bekliyoruz."

Fas'taki seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin birinci gelmesini de yorumlayan Merzuki, "arkadaşım" diye hitap ettiği Fas Başbakanı Abdulilah Benkiran'ın, seçmenlerin çoğunun güvenini kazanmasından dolayı mutlu olduğunu dile getirdi. Merzuki, "Bu durum gösteriyor ki, Arap halklarının çoğu, yolsuzlukla mücadele eden insanlardan reform talep ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nde reformcu bir yaklaşımın bulunması, yolsuzluğun olmayışı ve partinin krallık sistemi içinde istikrarı istemesi, Fas'ın doğru yolda yürümesinin sırrıdır diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

BMGK`nın yapısı tamamıyla yeniden düzenlenmeli

Merzuki, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın "Dünya 5`ten büyüktür" söylemine destek verdiğinin altını çizdi. Merzuki, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) yapısının tamamıyla yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Yalnızca 5 ülkenin dünyanın kaderi hakkında karar vermesi gibi bir gereklilik yok.” dedi.

Konsey'de orta ölçekli iki ülke bulunmasına rağmen Hindistan, Brezilya, Türkiye, Japonya, Afrika ve Arap ülkelerinin yer almadığına dikkati çeken Merzuki, BMGK`nın tüm dünyayı temsil etmemesi halinde büyük devletlerin maşası haline geleceğini vurguladı.

Fransa'da bir müzede muhafaza edilen kafataslarının bir kısmının Cezayirli direnişçilere ait olduğunun tespit edilmesi konusuna da değinen Merzuki, emperyal bir güce sahip ve her zaman ırkçı olduğunu belirttiği Fransa'nın, halkların bağımsızlığına, sömürgeciliğin yıkılmasına, azınlıkların tanınmasına karşı çıktığını ancak bununla beraber ülkede güçlü insan hakları hareketleri olduğunu da söyledi.

Merzuki, “Bugün Fransa`nın Cezayir ve Madagaskar`da yaptıklarından dolayı özür dilemesi gerekir. Fransa Yahudilerin yakılması nedeniyle özür diledi. Bu olumlu bir şey. Şimdi de diğer ülkelerden özür dilemeli.” ifadelerini kullandı.

Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, ABD'de 11 Eylül saldırılarında hayatını kaybedenlerin ailelerine Suudi Arabistan aleyhine dava açma imkanı veren yasa hakkında ise şunları söyledi:

“Bu yasa hukuksuzdur ve ahlaki de değildir. Hukukta 'suçun şahsiliği' diye bir ilke var. Bu ilke yasada yer almıyor. Yani erkeği, kadını ve çocuğuyla bütün bir halka suçlama yöneltilemez ve bir halk, yer almadığı bir suça katılmış olarak görülemez. Bu devlet (ABD) Irak`ta suçlar işledi ancak hiç kimse 300 milyon Amerikalının, Irak`ın imha edilmesinin ve küstahça operasyonunun sorumlusu olduğunu ifade etmedi. Bu utanç verici yasaya karşı Suudi halkı ve devletiyle dayanışma içindeyim.”

AA