“Bu ne suskunluk, nedir bu durgunluğun, bir problem mi var, hayırdır, ne bu halin, iyi misin sen?” sorularına hangi cevaplar verilebilir? Nasıl bir sıkıntımız olmalı ki insanlar bizi garipsemekten vazgeçsin? Suskunluğumuz, durgunluğumuz nasıl anlaşılabilir bir nebze de olsa?
 
Sıkıntı denilince akıllara ekmek parası, aile anlaşmazlıkları, evlenme sorunları, ruhsal sıkıntılar ya da zamanımızı hoyratça harcatan oyun ve meşgaleler mi gelir? Anlaşılan nedir sıkıntı denilince? Anlaşılmaya çalıştırılan nedir?
 
 
 
Felsefede bir soru vardır: “Doğru bilgi mümkün müdür?” Bu soruya onlarca cevap verilmiştir. Kimileri “evet”, kimileri de “hayır” cevabını vermişlerdir. Buna mukabil olarak kendi mantıklarınca cevapların açıklamaları da yapılmıştır. İlginç olanı da şudur ki; kimse bu soruya “bilmiyorum” gibi bir yanıt vermemiştir.
 
Müslümanların kimisi bu tür sıkıntıları dert edinmiş gibi. Belki de asıl dertlerden habersiz oldukları içindir bu tavır. Bu tavırla yetinmeyip asıl dertleri hatırlatanları yadırgamışlardır. Sordukları sorular ile muhataplarını incitmişlerdir, kalplerini kırmışlardır. Müminlere gelince, bu tür sıkıntıların imtihan olduklarının bilincinde bir yaşam sürdürmeye gayret etmişlerdir. Salih amellere yönelip birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmişlerdir.
 
Şimdi de akıllara bir başka soru geldi gibi. “Dertsiz kul olmuyordu hani, bunlar imtihan ise dert olan nedir?” Kur`an ve sünnette üstünde durularak zikredilen, bilinen fakat hatırlanmak ve anlaşılmak istenmeyen uyarılardan oluşan bir cevap var bu soruya mukabil olarak; ölüm anındaki çaresizlik, kabir dehşeti, mahşerdeki vaktin zorluğu, mizan heyecanı, sırat endişesi, cehennem korkusu, cennet arzusu ve de en önemlisi olan Allah Rızası… Bunları düşünüp hayatına bu dürbünlerin gerçekliği ve berraklığı ile bakan insanlara müjdeler vardır…
 
Belki şimdi yine suskunuz, durgunuz veyahut umutsuzuz… Hani vardır ya güzel bir dürbün hakikati: Cennet ucuz değil, Cehennem de lüzumsuz değil… Kim bilir belki yarın, belki de hemen şimdi… Selam muttakilerindir... Merdiyyeh’lerden (razı olunmuş) olmamız duası ile…
 

HAFTANIN YAZISI
Mus’ab Tamkan / Konya - Yaş: 17