Bir kadın düşünün ki; hayatı zorlu imtihanlarla geçmiş fakat imtihanların ağırlığı onu asla ümitsizliği düşürmemiş ve üstelik bu imtihanlardaki başarısı onu sadece Allah katında yüceltmekle kalmamış kadın erkek her Müslüman`ın takip ettiği bir şahsiyet haline getirmiştir.
Kimden mi bahsediyoruz? Hayatı başlı başına tevhidi bir teslimiyet gösteren bir hanımefendiden, Hz. İbrahim`e eş Hz. İsmail`e anne olan siyahi bir kadın, Hz. Hacer`den. Ne yaşamıştı Hz. Hacer ki, onun bu misyonu tarihe kaydolmuş ve kendinden sonra gelen Müslümanlara fiili hareketini miras bırakmıştı. Hadi biraz hatırlayalım.
Önceleri cariye iken Hz ibrahim`e, ilk eşi Hz. Sare‘nin teklifiyle eş olmuştu. Hz. Sare çocuğu olmadığı için bu evliliği istemişti. Bir zaman sonra Hz Hacer`in bir oğlu olunca Hz Sare`nin duyguları aklına baskın gelmiş ve kıskançlık baş göstermişti. Hz Hacer için çileli günlerin bir başlangıcı olmuştu bu yaşananlar. Şimdi ayrılık imtihanı vardı önünde. Eşi tarafından çocuğuyla bir başına ıssız bir vadiye bırakılıyordu. Cevapsız kalan bir kaç sorudan sonra “Bizi buraya bırakmanı Allah`mı emretti?” sorusu ve tasdik eden “Evet” cevabının ardından, “Öyleyse o bizi zayi etmez” sözleri tevekkülün ve sabrın zirve noktasını yaşatıyordu bu iman timsali yüce kadına.
Sonra ne olmuştu? Hz. Hacer, acaba su veya kendisine yardım edecek birileri var mı diye koştururken bize aktif tevekkülün nasıl olması gerektiğini gösteriyordu Safa ve Merve tepeleri arasında... Ve Allah ona en yakınından, can paresinin ayakları dibinden bir hayat bahşediyordu. Bu bize şunu söylüyordu sanki; bazen çareyi uzakta arasak da aslında çare çok yakınımızdadır, fakat biz bunu fark edemeyiz. Evet her arayan bulamaz ama bulanlar hep arayanlardır. Hz Hacer de aradı ve buldu.
Ve kefa billahi vekila (Vekil olarak Allah yeter) sırrına nail olunmuştu tekrar. Eldeki bütün imkanlar kullanılmıştı olması gerektiği gibi... Allah`a dayanan kulunu Allah hiç yalnız bırakır mıydı? Bu yakarış, bu istek, bu fiili dua cevapsız kalır mıydı? Hayır! Asla, bu isteğin cevapsız kalması Gayretullah`a da dokunurdu.
Bitmedi! Hz. Hacer bu sefer farklı bir imtihanla karşı karşıya idi. Ne miydi o imtihan? Bir anne için belki de en büyük, en ağır bir o kadar iman isteyen teslimiyet isteyen bir vakıaydı bu durum. Oğlunun, can paresinin Allah için kurban edilmesi isteği... Fakat o da ne! Hz. Hacer yine kendisine yakışanı yapıyordu. Allah`a teslimiyetin, itaatin, sabrın, imana gönülden bağlılığın, sadece sözde değil özde nasıl mümin olunur bir kez daha bizlere gösteriyordu.
Cenab-ı Zülcelal`e bağlılığın doruk noktasını yaşayan bu aileyi Allah Kuranı Kerim`de zikrederek bütün çağlardaki Müslümanlara örnek göstererek onları taltif ediyordu. Ne mi oldu sonra? Tabi ki de Allah kendisine bu derece bağlı olan kullarını yine bu imtihanda da yalnız bırakmamış, onlara ve bizlere rahmetiyle muamelede bulunarak evlatları yerine kesmek için bir kurbanlık göndermiştir. İşte o gün bugündür kurban ibadeti Hz. İbrahim`in sünneti olarak bizlere kalmıştır.
Tabi sadece Hz. Hacer değil, eşi Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail de bizlere farklı açılardan teslimiyetin nişanesi olmuşlardır. Onların teslimiyeti ve duruşları başlı başına bir konuyu kapsayacağından dolayı o yüce şahsiyetleri burada zikretmek konumuzu aşacaktır.
Evet Hz. Hacer imandan kaynaklanan duruşu, cesareti, fedakarlığı en önemlisi teslimiyeti sadece biz kadınların örnek alacağı bir rol model olmaktan çıkarmış erkeklerin dahi kendisini takip etmelerini sağlamıştır.
Bugün dünyanın çeşitli ülkelerinden hac veya umre için gelen milyonlarca insan tekrar tekrar bu hanımefendinin misyonunu yüklenmek adına onun hareketini yapagelmişlerdir.
Ak bir hayatın, teslim olmuş bir duruşun, itaat olunmuş bir yaşamın akislerini yansıtır Hz. Hacer. İzinden gidildiği takdirde kendini yaşatır Hz. Hacer. Böylesine bir teslim olunmuşluk nasip olsun bize de.
Hicret Aslan / İzmir - Yaş: 26
Genç Yazarlar ile HASBİHAL
İzmir İlimizden Hicret ASLAN Bacımız:Herkes için bir örnek şahsiyet vardır,olmalı.Kadınlar için en hayırlılardan biri şüphesiz Hz.Hacerdir.Onun gibi duruş çok az olduğu için bu duruşa ihtiyaç vardır.Neden ihtiyaç vardır diye düşündüğümüzde ancak böyle bir davranış biçimiyle ismailler yetişir,Allah için kendilerini kurban edebilir.
İsmaili yetiştiren anneye baktığımızda ismaili için bu kadar mücadele etmesi onu tarihe destan etmiştir.Annelik tutumuyla da bugün bir çok anneye örnek olmuş ve çocuklarıyla ilgilenmeyen anneleri mahçup etmiştir.Böyle bir anne tutumu her zaman ödüllendirilmeli.
Hz.Hacerin eşine,çocuğuna davranış biçimi ve darda kaldığında sadece Rabbinden yardım talep etmesi ise en büyük erdemlilik ve fazilettir.En son dakikaya kadar Hz.Musa gibi Allah`ın yardımından ümit var olması düşünülmesi gereken bir durum.Rabbimizin bizim düşünmemiz için vermiş olduğu bu örneği aklım selim düşünmemiz gerek.Duygularınızı güzel ifade etmişsiniz.Teşekkürler.Yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz. Allaha emanet olunuz.