Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talip Gül, basın mensupları ile bir araya gelerek üniversitede yürütülen FETÖ soruşturmalarına ilişkin bilgi verdi. Rektör Gül, FETÖ’den tutuklanan eski Rektör Ayşegül Jale Saraç döneminde, üniversitenin örgütün eğitim üssü olarak kullanıldığını söyledi.
FETÖ’yle ilişikli gözaltına alınan 144 üniversite personelinden 36’sının tutuklandığını belirten Gül, oluşan kadro açığını doldurmak için Yüksek Öğretim Kurumu ile çalışmalar yürüttüklerini söyledi.
‘Dicle Üniversitesi FETÖ ile uğraşmıyor’ diye bir algının olduğunu dile getiren Gül, “Bu algı tamamen yanlış. Darbe girişiminden sonra FETÖ mücadelesi bütün kurumlarda başladığı gibi bizde de başladı. Bizim üniversitemizden 144 kişi gözaltına alındı, bunların çoğu akademisyen. 144 kişiden 36’sı tutuklandı, önemli bir kısmı adli kontrol şartıyla savcılık tarafından serbest bırakıldı. Bir kısmı da adli kontrol şartı olmadan serbest bırakıldı. Daha önceki rektörümüz Gülfettin Çelik Hoca tarafından oluşturulan 3 tane komisyon tarafından gözaltına alınan bütün öğretim görevlileri ve akademisyenlerin soruşturmalarını yaptık. Bu idari soruşturmalar bitmiş durumda ve bunları geçen hafta YÖK’e gönderdik. Bundan sonra takdir YÖK’ündür. Burada çok ciddi bir çalışma yapıldı. ‘Hala daha var’ algısı var. Tabi ki hala daha olabilirler. Biliyorsunuz bu yapıdaki insanları tespit etmek çok kolay değil. Biz bu konuda herkesten yardım istiyoruz. Biz üniversitemizdeki birçok öğretim görevlisi ve bölüm başkanına mektup yazdık. Bölümünüzde varsa bir FETÖ’cüleri bize bildirin’ diye herkese mektup yazdık. Hiçbir üniversitede böyle bir çalışma yapılmadı.” dedi.
“Dicle Üniversitesi Türkiye’nin en eski üniversitelerindendir”
“Üniversitemiz, devlet ve halk nezdinde bir itibar kaybı yaşadı.” diyen Gül sözlerine şöyle devam etti:
“Üniversitemizi diğer üniversitelerle karşılaştırdığımız zaman bizden yıllarca sonra açılan üniversitelerin nerelerde olduğunu görüyoruz. Bizim üniversitemiz çok gerilerde kaldı. Bizim üniversitemiz Türkiye’nin en eski üniversitelerindendir. Bizden yıllar sonra kurulan Selçuk Üniversitesinin öğrenci sayısına baktığımızda 120 bin, bizim öğrenci sayımız ise 22 bin. Bu çok düşük bir rakam. Yakın zamanda açılan Isparta Üniversitesinin 90 bin öğrencisi var. Ekonomistlerin dediğine göre bir öğrenci her ay kaldığı şehre 550 lira bırakıyor. Erzurum üniversitesi bizden 2 yıl önce açılmış fakat Erzurum’un nüfusu 150-200 bin civarında, öğrencilerin pek tercih etmeyeceği iklimi var ve küçük bir şehir. Diyarbakır ise 2 milyon nüfuslu bir şehir, iklimi de çok güzel. Diyarbakır’ın üniversite öğrenci sayısı 22 binde kalmış, Erzurum’un ise 105 bin öğrencisi var. Bu kadar korkunç bir fark var. Burada geçmiş yönetimlerin bir işlevsel bozukluklarından bahsetmek mümkün.” ifadelerini kullandı.
“İtibar kaybının önemli nedenlerinden bir tanesi giden kaliteli hocalarımızdır”
Dicle Üniversitesini itibar kaybını çok kısa sürede tekrar tesis etmek gerektiğini söyleyen Gül, “Ankara’da üniversitemiz çok kötü görülüyor. Burada biraz haklılık payı olsa da, medyadaki bazı algıların da etkisi var. Üniversitemizin kurtuluşunun tek yolu her kesimi kucaklamaktır. Geçmiş yıllarda yapıldığı gibi bir kesimi ötekileştirmemek. Bunlar üniversitemize kan kaybettirdi ve çok değerli hocalarımız buradan gittiler. İtibar kaybının önemli nedenlerinden bir tanesi giden kaliteli hocalarımızdır. Gerçekten hem eski rektör döneminde hem de ondan önceki 8 sene içerisinde burada itibar görmedikleri için, bilgilerini burada faydalı hale getiremedikleri için giden arkadaşlar var. Bunların şimdi biz listelerini çıkarıyoruz. Bunların içerisinde gelmek isteyenler var. Gelmek isteyenleri buraya kazandırmak istiyoruz. Bunların önemli bir kısmı bu bölgenin insanları. Bu arkadaşların gelmesi hem üniversitemizin itibarını gidermekte hem de arkadaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi için iyi olur.” ifadelerini kullandı.
“Burası bir eğitim üssü olarak kullanılmış”
Eski Rektör Ayşegül Jale Saraç döneminde FETÖ’nün bir kadrolaşmaya gittiğini vurgulayan Gül, “Burası o dönemde bir merkez gibi gözüküyor. Gelen kalmadı burada, doçent olan gitti. Bir kısmı istifa eti, bir kısmı yaz tatilinde izne ayrıldı gelmedi, bir kısmı da yurt dışında görevliydi geri dönmedi. Bizim buradan sadece Malatya Üniversitesi’ne son 2 sene içerisinde 36 kişi gitti. Dolayısıyla bu gelenlerin hepsi burada kalmamış. Şu anda çok ciddi bir çalışma yürütülüyor. Şu anda açığa alanların çoğu FETÖ’nün ayak takımı. Bana göre FETÖ’nün beyin takımı hiçbir iz bırakmamış. Burası bir eğitim üssü olarak kullanılmış. Doçent olan gitmiş. Yani Üniversite içerisinde darbe gerçekleştirilmiş.” şeklinde konuştu.
“Özellikle beyin cerrahı, göz ve kalp damar cerrahi kadroları boşalmış durumda”
Üniversitede öğretim üyesi açıklarının olabileceğini anlatan Gül sözlerine şunları ekledi:
“Bizim üniversitemizde en az 100’ün üzerinde öğretim üyesi açığı olacak gibi görülüyor. Biz bu konuda YÖK başkanı ile görüştük. Özellikle beyin cerrahı, göz ve kalp damar cerrahi boşalmış durumda. Hızlı bir şekilde o bölümlere hoca isteği için görüşmeler yapıyoruz. Bu durum hastalara da yansıyor. Mesela beyin cerrahında 2 profesör açıkta. Bunların birisi tutuklu, diğeri ise açıkta. Dolayısıyla beyin cerrahında bir tek doçent var. Ameliyatları o yapıyor. Onları hızlı bir şekilde tekrar yeni kadrolarla açığımız gidereceğiz. Bu konuda YÖK bize destek veriyor. Şu anda ciddi bir sıkıntımız yok ama oluşacak gibi.” (M. Hüseyin Temel- İLKHA)