Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her yıl belirli bir tema çerçevesinde düzenlenen ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’, Ankara Kocatepe Camii avlusunda düzenlenen açılış programıyla başladı.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünce düzenlenen ve kamuoyunda farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl bir temanın belirlendiği, bu yıl da 'Cami ve Kitap' ana teması etrafında çeşitli etkinliklerle kutlanacak olan haftanın açılış programına katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, camiyi milletin kalbine taşımak için çeyrek asırdır Diyanet İşleri Başkanlığının ‘Camiler Haftası’nı toplumla beraber idrak ettiklerini kaydetti.

Sözlerine bu gece idrak edilecek olan Hicri yılbaşı ve Muharrem ayına ilişkin mesajlarıyla başlayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Hicri yılbaşı Risaleti Muhammediyenin en büyük hadisesi. Hz. Muhammed'in doğumu bir doğuştur. İlk vahyin gelmesi bir doğuştur. Ancak hicret bir kuruluştur. Hicret ile ümmet teşekkül etmeye başladı. Yesrib Medine'ye dönüştü. Medeniyetler kuruldu. Milletimizin ve İslam aleminin hicretini kutluyorum. Hicretin savaştan şiddetten barışa, zulümden adalete, vicdana, merhamete, zilletten izzete vesile olmasını diliyorum." dedi.

Muharrem'de Müslümanların kalbini bir hüzün kapladığını ifade eden Başkan Görmez, sözlerini şu şekilde sürdürdü;

"Muharrem geldiğinde mezhebi ne olursa olsun Müslümanların kalbini hüzün kaplar.
Müslümanlar her Muharrem'de Kerbela'yı, aşurayı, Hüseyin'i hatırlar ve Kerbela'da hakikat uğruna can veren şühedayı hatırlar hüzünlenir. Bütün şehitlere Allah'tan rahmet diliyor, 15 Temmuz şehitlerimizin de büyük şehitlerle haşrolmasını diliyorum. Allah Hüseyince yaşamayı nasip etsin. Şehitlerimizin uğruna canlarını verdikleri yüce değerlere sımsıkı sarılmayı nasip etsin"

İçinde bulunduğumuz Camiler Haftası’nın bir meslek haftası ya da bir kurum haftası olmadığını, asıl gayesinin hayatın kıyısında, şehrin periferisinde kalan camileri hayatın ve şehrin merkezine taşımak, bu müessesede görev yapanların atanmış din görevlisi değil, adanmış din gönüllüsü olduklarını ortaya oymak olduğunu kaydeden Başkan Görmez, haftanın açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi;

"Camiler Haftasının gayesi, Mescid-i Nebevi ruhunu camilere taşımaktır..."

Bu hafta, çeyrek asırdır Diyanet olarak her yıl kutladığımız Camiler Haftasının ilk günü. Bu hafta bir meslek haftası değildir. 'Her mesleğin bir haftası olduğu gibi bizim de bir haftamız olsun' diye başlamış bir hafta değildir. Milletimizin dini ve manevi hayatına rehberlik etmek, din hizmeti, cami hizmeti, kürsü hizmeti rutin bir meslek olamaz. Peygamber'in bıraktığı sorumluluktur. Bu hafta bir meslek haftası değildir. Bu hafta kurum haftası da değildir. 'Her kurumun bir haftası var Diyanetin de olsun' diye değil. Milletimizin dini ve manevi hayatına hizmet eden, yurtdışındaki millet varlığımıza süreklilik kazandıran Diyanet, sıradan bürokratik bir kurum değildir. Bu haftanın temel gayesi modern zamanlarda hayatın kıyısında köşesinde kalmış camiyi hayatın merkezine taşımak, şehirlerin periferisinde kalmış camileri merkeze taşımaktır. Bu haftanın gayesi caminin aynı zamanda bilgi, birlik, sevgi ve muhabbet mekanı olduğunu millete duyurmaktır. Mescid-i Nebevi ruhunu camilere taşımaktır.

"İlkokul öğretmenlerimize çağrıda bulunuyorum; 'Camiler haftamızda çocuklarımızı camilerimizle, mabetlerimize tanıştıralım'..."

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 2011'den itibaren Camiler ve Din Görevlileri Haftası farklı temalarda idrak ediliyor. Bu sebeple 2011 yılında camiler haftasında 'cami ve çocuk' üzerinde durduk. İstedik ki çocuklarımız camilerle tanışsın. Camiler çocuklarla şenlensin. Allah'ı zikir mesabesinde olan çocuk cıvıldaşmalarıyla buluşsun. Camiler haftamızda bütün ilkokul öğretmenlerimize çağrıda bulunuyorum; 'Hafta içinde bir iki saatimizi ayırarak çocuklarımızı ulu camilerimizle mabetlerimize tanıştıralım. Çocuklar camilerimizin sadece namaz kılma mekanları olmadığını, İstiklal ve bağımsızlığımızın simgeleri olduklarını şimdiden öğrensinler.'

"Engellilerin düşünülmediği camilere açılış beratı verilmeyecek…”

'Cami ve Engelliler' konusunu işledik. 90 bin cami inşa etmişiz ve ülkemizde yaşayan 8 milyon engelli vatandaşımızı yok saymışız. Onlardan tekrar tekrar özür diliyorum. Bizim bu eksikliğimizi telafi etmemiz gerekiyor. Yurt çapında başlattığımız kampanyalarla bugün 6 bin 500 camimizi her türlü engellimizin erişimine hazır hale getirdik. Camilerde din dilini işaret diline çevirdik. Engelliler için yeni düzenlemeler yapılmaya devam edecek. Bundan sonra yapılacak her camide, her türlü engelli kardeşimizin erişimine hazır hale gelmeyen hiçbir camiye Diyanet İşleri Başkanlığı ibadete açılma beratı vermeyecektir. Bunu buradan açıkça ilan ediyorum.

“Camiler devlet daireleri değil, Allah'ın evleridir…”

Camiler, namaz vakitlerinde açılan, namazdan sonra kapatılacak devlet daireleri değildir. Camiler, Allah'ın evleridir. Bizim Diyanet olarak camilerin kapısına kilit vurma hakkımız olamaz, olmamalıdır. Camiler, 24 saat açık olmalıdır. Gece yarısında dahi bir kardeşimiz bir mabedin önünden geçerken içine girip Rabbine yönelme hakkına sahip olduğunun farkında olmalıdır. Onun için son yıllarda en çok üzerinde durduğumuz hususlardan bir tanesi, camilerimizin açık bulundurulması. Caminin, din gönüllüsünün mesai saati yoktur. Cami, devlet dairesi değildir, cami Allah'ın evidir ve Allah'ın evi 24 saat her kardeşimize kapısını açık tutmak durumundadır.

“Camisiz kitap, kitapsız cami olmaz…”

Bu yıl haftamızın teması ‘Cami ve Kitap’ Sevgili Peygamberimize gelen hitap ve o hitabın inşa ettiği Kitap arasında cami vardır. Hitapla Kitap arasında cami vardır. Camisiz kitap, kitapsız cami olmaz. Camilerde ders halkaları oluşturmamız gerekiyor. Bu haftanın vesile olacağı husus, tarihimizde var olan camilerde ders halkalarını yeniden ihdas temiz lazım. Bütün camilerde kütüphaneler açmalıyız. Camiye gelen öğrencilerimiz derslerini orada yapabilmeliler. Endülüs Medeniyetini ayağa kaldıran camidir. Camide tahsil edilen ilimdir. Cami ve kitabı yeniden buluşturmalıyız. Camileri yeniden ilimle, irfanla, hikmetle, kitapla buluşturmalıyız. Şahıs merkezli değil, hakikat merkezli okumaların peşinde olmalıyız. İnsan kainat ve medeniyet merkezli okumaların peşinde olmalıyız.

“Allah'ın Kitabına kuvvetle sarılalım. Bizi birliğe, beraberliğe, vahdete götürecek olan odur…”

Camiler Haftası münasebetiyle bütün kardeşlerimize seslenmek istiyorum; ‘Allah'ın Kitabına kuvvetle sarılalım. O bizi birliğe, beraberliğe, vahdete götürecek. O Kitap, Allah'ın bize gönderdiği bir kulptur, ona sarılalım.’ Bütün kitapları okuyalım. Bütün kitaplar bir tek kitabın daha iyi anlaşılması içindir. Kainatın kitabını unutmayalım. Buradan camilerimizi inşa eden hayırseverlere bir çağrım olacak; ‘Büyük camilerimizin çevresinde, yanında, yöresinde kütüphaneler kuralım. Hatta dijital kütüphaneler kuralım. Çocuklar camilerde ilimle, irfanla, kitapla buluşsunlar.’

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un da katıldığı programın sonunda ödül töreni düzenlendi. Başta 15 Temmuz şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimiz için okunan 100 bin hatimin de duası yapıldı.

Programın ardından katılımcılara Kuran’ı Kerim ve çeşitli kitaplar hediye edildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her yıl kutlanarak bir gelenek haline gelen ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda ülke çapında çeşitli etkinlikler düzenlenecek. (İLKHA)