Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1923’te imzalanan Lozan anlaşması için, “Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştılar.” sözleri gündemdeki sıcaklığını koruyor.
İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Dicle Üniversitesi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Oktay Bozan, Misak-ı Milli penceresinden bakıldığında Lozan’ın antlaşmasının bir zafer olmadığını söyledi.Türkiye’de yaşanan birçok sorunun Lozan anlaşmasından kaynaklandığını belirten Bozan, anlaşmada büyük tavizlerin verildiğini vurguladı.
Lozan anlaşmasını büsbütün zafer veya hezimet olarak değerlendirmenin yanlış olduğunu savunan Bozan, “Kendi içerisinde bir takım başarılar olmakla beraber büyük tavizler verilen bir anlaşma olduğunu söylemek mümkün. Musul, Kerkük en büyük tavizlerden biridir. Bugün Türkiye’nin yaşamış olduğu Kürt meselesinde de Lozan’ın etkili olduğunu söylemek mümkün. Çünkü Suriye’nin kuzeyine baktığımız zaman terör koridorunun oluşması aslında Lozan’ın doğrudan bir sonucudur. Misak-ı Milli sınırlarına da Afrin’den Musul’a, Batum’a ve Batı Trakya’ya kadar olan çizginin milli sınırlar içerisinde olması gerekiyordu. Türkiye’nin yaşamış olduğu dış politikalarından birisi olan Kıbrıs meselesi de kaybedilen konulardan birisi. Hiç şüphesiz devlet içerisinde bulunduğu durum etkili olmakla beraber birde bizim delegelerimizin bir takım başarısız noktaları da vardı.” ifadelerini kullandı.
İsmet İnönü’nün baş delege olarak Lozan’a katıldığını hatırlatan Bozan, İnönü’nün çok etkin bir diplomat olmadığını, duyma problemi yaşadığını, Fransızca bilmediğini ve müzakereleri takip etme, cevap verme konusunda bireysel olarak eksiklik içerisinde olduğunu söyledi.
Lozan’ın yazıldığı ve imzalandığı dönemlerde, görünürdeki belgelerin dışında perde arkasında gizli anlaşmaların olduğu iddialarının gündeme geldiğini belirten Bozan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Lord Curzon toplantı başladığında şunu söyler: ‘Siz İslam’dan İslamiyet’in temsilcisi olmaktan vazgeçin o zaman Avrupa ile barışmış olursunuz. Avrupanın desteği ve himmeti size sürecektir.’ Lozan’da hemen sonra halifeliğin kaldırılması ve İngiltere’nin, Fransa’nın ve İtalya’nın halifeliğin kaldırılmasında hemen sonra antlaşmayı imzalaması da manidardır. ‘Türkiye İslam’ın temsilciği olmayacaksa biz bunu kabul ederiz.’ dedikleri iddia edilir. Acaba Türkiye, tekrar İslami kimliğine kavuştuğu için tekrar İslam’ın temsilcisi yolunda ilerlediği için mi batının gazabına maruz kalmaktadır. Batının, darbe girişiminde sessiz kaldığını da gördük.”
“Lozan anlaşmasına ‘tam anlamıyla bir zaferdir’ dersek o zaman milli mücadeleyi küçümsemiş oluruz” diyen Bozan, “Milli mücadelede kazanmadığımız, elde etmediğimiz hiçbir toprağı Lozan’da kazanmamışız. Lozan’da kazanılan yerler, tamamıyla milli mücadelede ordumuzun içerisinde bulunduğu ya da ele geçirdiği yerlerdir. Bir uzlaşma denilebilir; batının lehine Yunanistan’ın lehine. Bizim de kısmen lehimize diyebiliriz.” dedi.
Bozan, “Biz Lozan’ı milli mücadele sonunda imzaladık. Milli mücadele bir zafer mi evet zafer. Birçok cephede savaşmışız. Bu sonuçla elde edilen Lozan, milli mücadeleye paralel olarak bir zafer değil. Kısmî başarılar olsa da milli mücadeleyi taçlandıracak bir başarı olamayacağını söyledik. Misak-ı Milli penceresinden bakarsak Lozan bir zafer değildir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bugün Türkiye’nin yaşadığı sorunlar Lozan’ın sonuçlarıdır”
Bozan, “Bugün Lozan’ın sonuçları olan sorunlar Türkiye’nin yaşadığı sorunlardır. Ege’de Yunanlarla yaptığımız it dalaşları, İstanbul ve Çanakkale’yle ilgili tartışmalar, Suriye’deki problemler, Kürt mahallesindeki problemler… Doğrusu bunlar, Lozan’ın bizim lehimize çözmediği ya da çözemediğimiz problemdir.” ifadelerini kullandı.
Lozan anlaşmasının Cumhurbaşkan düzeyinde sorgulanmasının güzel bir gelişme olduğunu kaydeden Bozan, bunun yanında bir çok tarihin anlaşmanın da sorgulanması gerektiğini belirtti. (Emrah Deniz, M. Sıddık Bilge-İLKHA)