MEHMET SAİT ÖZCAN / ANALİZ

Suriye`de 19 Eylül`de ateşkesin sona erdiğini açıklayan rejim ve destekçisi Rusya, Halep`e yönelik ağır bombardımanlar gerçekleştiriyor. Yasaklı misket bombası ve özellikle sığınakları bile delme gücüne sahip bombalar kullanıyor. Halep`te son bir haftada 500 civarında aralarında kadın ve çocukların yoğunluklu olduğu insanlar bombalar altında hayatını kaybetti.

Halep`te hastaneler, okullar ve birçok yaşam alanları genel itibariyle yeraltında kıt imkânlarla inşa edilen sığınaklarda sürdürülüyor. Rusya ve Esed rejiminin bu seferki saldırıları özellikle bu sığınakları ve yeraltı yaşam alanlarını hedef almak oldu.

BİR-LEŞ KARGASINA DÖNÜŞMÜŞ KOKUŞMUŞ BİR YAPI; BM

BM Genel Sekreteri Ban ki Moon, Suriye`de yapılanın savaş suçu sayılabileceğini iddia(!) etti. Suriye`de insanlık katledilip soykırım yapılırken, hala çıkıp savaş suçu sayılabilirmiş, diye açıklama yapan zevatın başkanı olduğu kurum, dünyada baş gösteren savaşları durdurma, arabulucu olma ve gerekirse müdahale ederek kaosu sonlandırma olmalıyken beş yıldır Suriye`de süren acı savaşın bilançosunu, ölüm istatistiğini sunmaktan öteye bir iş beceremeyen, bir-leş kargasına dönüşmüş kokuşmuş bir yapı statüsünü sürdürmeye devam ediyor 

BARBAR AMERİKA BARBAR RUSYA`YA BARBARLIK YAPIYORSUN DEDİ

Sivillere yönelik katliam vahşetle ses getiren Rusya Suriye`de etkisini artırma eğilimi gösterince batılı ülkeler hemen devreye girdi ve geçtiğimiz Cuma günü Birleşmiş Milletler`in daimi beş üyesinden Amerika, Fransa ve İngiltere BMGK`yı topladı. Batılı bu ülkeler saldırıların ağır bilançosunu bahane ederek Rusya`nın barbarlık yaptığını, katliamlar gerçekleştirdiğini söyledi. Sanki kendileri hiç katliam yapmıyormuş gibi eleştirdikleri Rusya`nın aslında Suriye pastasını tek başına götürme hinliğine tepki gösteriyorlardı.

HEDEF SİVİLLER, MESAJ TÜRKİYE`YE, AMAÇ MUHALİFLERİ GERİ PÜSKÜRTMEK

Esad rejimi ve kılavuzu Rusya`nın sivillere yönelik başlatmış olduğu katliamlarda en önemli mesaj ise Türkiye`ye ve muhalifleri destekleyen ülkelere yönelik olmasıdır. Rusya`nın Suriye`ye girmesiyle birlikte saldırıların genel itibariyle muhalif savaşçılardan çok sivil halka yönelik yapıldığına şahit olmaktayız. Çünkü Rusya`nın sivillere yönelik saldırılarında oluşan can kayıpları savaşçı muhalifleri geri püskürtüyor, yaşam alanlarından uzaklaşmalarına neden oluyor. Ardından siviller ölmesin diye muhaliflerden arınan bölgenin rejimin kontrolüne geçmesi uzun sürmüyor.

Bir diğer önemli etken ise Türkiye`nin başlatmış olduğu Fırat Kalkanı Harekâtı`nın sonuç alır bir ilerleme kaydetmesi, Rusya`nın da Esad rejiminin de ve hatta Türkiye`nin sözde müttefiği Amerika`nın dahi işine gelmediği gerçeğidir. 

RUSYA`NIN KÜRESEL GÜÇ`LÜK İSPATI

Rusya, Türkiye`nin düşürdüğü uçağı sonrası Türkiye`ye sözde ambargo uygulamaya kalkmış, tutmayınca barışmış, Suriye`de bulunmak ve Akdeniz`de bir üsse sahip olmanın anahtarlarından birinin de Türkiye ile iyi geçinmek olduğunun farkına varınca Türkiye`nin Suriye`ye girmesine yeşil ışık yakmıştı. Bir diğer neden ise Türkiye`nin Suriye`ye girmesiyle muhaliflerin kontrol altına alınacağı, Halep`in aşamalı da olsa rejime kalacağı, Şam`ın ise güvenli bir hale gelmesiyle Rusya`nın da Akdeniz`de güçlü bir üs hakkıyla! birlikte küresel güç`lüğün savaşla ilk semeresini almak olacağı şeklinde öngörülebilir.

AMERİKANIN KEŞFETTİĞİ MAYIN EŞŞEĞİ

Peki, bu arada Amerika ne yapıyor dersiniz. Amerika Irak işgaliyle birlikte askeri işgal stratejisini değiştirdi, İslam coğrafyasındaki emellerinden vazgeçmediği gibi kendi askerinin ölmesine de razı gelmeyerek yerine para ve silah yardımı yaptığı taşeron örgütler üzerinden çıkarımlar sağlıyor. Bu anlamda güdümünde tuttuğu son taşeron örgüt; PYD. Suriye savaşıyla birlikte muhalif portre çizen ancak rejimin yanında gerçek muhaliflerin ise karşında yer alan PYD, süre zarfında güçlenmek ve öne çıkmak için rakiplerine zulüm etti, birlikte hareket edebileceği liderlere suikastlar düzenledi ve kendi ırkdaşları dahil bölge halklarına ise katliamlar uyguladı. Ortaya koyduğu zulüm üzere performans, Amerika`nın dikkatinden kaçmamıştı. Normalde karşıt düşüncelerinin mimarı ülke olarak gördüğü Amerika`nın kendilerine yanaşmasıyla PYD`nin ideali sıfırlandı ve artık şer güç Amerika`nın emelleri için savaşıp ölen paramiliter asker ve yapıya dönüştü. Amerika, seviye düşüklüğü yaşadığı ve ‘ortağımız` dediği PYD üzerinden Suriye`de zulüm ve katliamlar yapmaya devam ediyor. Bölge halklarını evinden yurdundan çoluğundan çocuğundan eden PYD ise işgal ettiği toprakların sahiplerini ‘koordinatları Amerika`ya veririm` tehdidiyle yurtlarından sürerek bölgeyi sahipleniyor ve kurmayı hayal ettiği devletin temellerini hazırlıyor. Bundan dolayıdır ki Türkiye`nin Fırat Kalkanı Harekâtıyla PYD`yi Fırat`ın doğusuna çekilmeye zorlaması Amerika`nın hesabına gelmiyor.

Sonuç itibarıyla Suriye`de yürütülen üçüncü dünya savaşı devam ederken kim halkın yanında kim de zalimlik peşinde bu açıkça ortada. Buna fırsat vermemek, bu savaşı sonlandırarak zulmü ortadan kaldırmak, İslam beldelerinin cesur liderleri, âlimleri ve bilinçli Müslümanlar ile vicdan sahibi insanların inisiyatifi ele almasıyla mümkündür.