Yıllarca devlet içinde örgütlenen FETÖ/PDY, başta emniyet olmak üzere yargı ve birçok kurumda ele geçirdiği devlet gücünü muhalif gördüğü kesimlere karşı kullandı. Kendisine alan açmak için özellikle İslami kesimlerin üzerine en acımasız şekilde giden FETÖ/PDY, bu amaca giden yolda yargı organlarını bir silah olarak kullanırken, ahlaki değerleri de ayaklar altına aldı.
AK Parti iktidarının ilk yıllarına kadar DGM ve Ağır Ceza Mahkemelerine sızdırılan hâkim ve savcılar eliyle İslami kesimin yargılandığı Hizbullah, Sivas, Hizbuttahrir, İBD-C ve Vasat gibi davalarda kraldan daha çok kralcı olunarak en ağır cezalar verildi. Bu cezalar verilirken Kemalist ve ulusalcı yargı mensuplarından daha acımasız davranan FETÖ/PDY hâkim ve savcıları, bununla hem kendilerini gizlemeyi hem de FETÖ/PDY'ye alan açmayı amaçladı.
FET/PDY başta Yargıtay 9. Ceza Dairesi olmak üzere yüksek yargının tüm kademelerinde yapılandı
Yereldeki DGM ve daha sonra Ağır Ceza Mahkemelerinde örgütlenmeyi yeterli görmeyen FETÖ/PDY yargıç ve savcıları, başta bu davaların görüldüğü Yargıtay 9. Ceza Dairesi olmak üzere yüksek yargının tüm kademelerinde yapılanmasını tamamladı. AK Parti iktidarlarının ilk yıllarından itibaren ise buraları tamamen kontrolüne almaya çalıştı. Önce 17-25 Aralık operasyonu ve ardından da 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ortaya çıkan gerçekler başta 9. Ceza Dairesi olmak üzere birçok dairenin bu yapının kontrolünde olduğunu gösterdi.
112 Yargıtay üyesi terör soruşturmasında tutuklandı
Örgütlü suçlara bakmak için yerelde kurulan Özel Yetkili Mahkemeleri ele geçirerek muhalif gördüğü kesimlerin üzerine giden FETÖ/PDY mensubu yargıçlar tarafından verilen cezalar Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onaylanarak binlerce insan mağdur edildi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan FETÖ/PDY soruşturması kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen 140 Yargıtay üyesinden 112'si tutuklandı. Soruşturma kapsamında 9. Ceza Dairesinin mevcut üyeleri Hüseyin Çolak, Mehmet Özkan, Şuayip Şen, Refik Sarıoğlu'nun yanı sıra daha önce burada görev alan hemen hemen tüm isimler hakkında soruşturma açıldı ve çoğunluğu da tutuklandı. Tutuklanan isimler arasında daha önce 9. Ceza Dairesinde görev almış ve İslami kesime yönelik davalarda birçok karara imza atmış Başkan Ekrem Ertuğrul ile üyeler Ahmet Toker, Abdurrahman Kavun, Hamza Yaman da var. Aynı dairede üye hâkim Fikriye Şentürk ise kadın olma durumu göz önünde bulundurularak serbest bırakıldı.
Terör suçlamasıyla yapılan bu tutuklamaların ardından başta 9. Daire olmak üzere Yargıtay'ın onayından geçmiş tüm dosyaları şüpheli duruma getirdi. Şimdi bu dosyalardan mahkûm edilmiş isimler haklı olarak dosyalarının yeniden görülmesini istiyor.
Yerel mahkeme mağdurları gibi Yargıtay 9. Ceza Dairesi mağdurları arasında ayırım gözetilmesi nedeniyle İslami kesime yönelik mağduriyetler burada görülmek istenmiyor. Aynı dairenin Balyoz Davasındaki onama kararı mercek altına alınıp ağır cezalarla mahkûm edilmiş sanıklar beraat ettirilirken; İslami STK, cemaat ve kişiler hakkındaki hukuksuz kararların ise hiç gündeme getirilmemesi kamuoyunda tepkilere neden oluyor.
Bilgisayar çıktılarıyla binlerce kişi cezalandırıldı
Ergenekon ve Balyoz davalarında verilen son kararla dijital veriler delil olarak kabul edilmekten çıkarılırken 17 Ocak 2000'de Beykoz'da düzenlenen baskında ele geçirildiği iddia edilen ve çözümünden adli emanete teslim edilmesine kadar birçok hukuksuzluk yaşanan Hizbullah Arşivi`ndeki dijital veriler delil kabul edilerek binlerce kişi cezaevlerine konuldu.
Ele geçirilen arşivdeki dijital veriler arasında olduğu iddia edilen bilgisayar çıktısı özgeçmiş raporları Yargıtay kararıyla delil olarak kabul edilerek on binlerce kişi soruşturmalardan geçirildi, binlerce kişi mahkûm edildi. Ergenekon Davasında, Dursun Çiçek'in ıslak imzasının bulunduğu belirtilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesi bile delil sayılmazken herhangi bir imzanın yer almadığı bilgisayar çıktısı özgeçmiş raporlarının delil kabul edilmesi hukukun nasıl kişi ve kuruluşlara özel olarak uygulandığını da gözler önüne seriyor. Ancak bu kararları alan Yargıtay üyelerinin terör suçlamasıyla açığa alınarak tutuklanması söz konusu kararların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini de ortaya koyuyor.
FETÖ/PDY yargıçları İslami kesime verilen cezaların arttırılmasını istedi
Örgütlü suçlara bakan Yargıtay 9. Ceza Dairesi Balyoz gibi davalarda önüne gelen dosyalara müdahalede bulunmadan hukuk kılıfına uydurup onaylarken, İslami kesime yönelik davalara bizzat müdahale de bulundu. İslami kesime yönelik komplolarla açılan birçok davada verilen cezaları yeterli görmeyen FETÖ/PDY mensubu Yargıtay üyeleri, bu cezaların arttırılması istemiyle yerel mahkeme kararlarını bozdu.
Yargıtay'ın baskısıyla ceza arttırıldı
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin talebi doğrultusunda cezası arttırılan isimlerden biri de Hizbullah Davasında yargılanan Hacı Bayancuk oldu. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Bayancuk'a örgüt yöneticiliğinden verilen cezayı yetersiz bulan Yargıtay 9. Ceza Dairesi müebbet hapis cezası verilmesi için yerel mahkemenin kararını bozdu. Dosyayı yeniden ele alan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyadaki delilleri müebbet ceza için yeterli görmeyerek ilk kararında ısrar edince dosya bir kez daha Yargıtay'dan döndü. Bunun üzerine 2011 yılında dosyayı üçüncü kez ele alan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin üyeleri, adeta hukuku çiğneyerek 9. Ceza Dairesinin isteği doğrultusunda idam cezası verdi. Böylece iki defa Yargıtay'dan dönen dosya, FETÖ/PDY soruşturmasıyla görevden alınan yerel mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz (35341) ile üyeler Bekir Soytürk (39983) ve Suna Yeşil Küçük (39998) tarafından müebbet hapis cezasıyla sonuçlanmış oldu.
FETÖ/PDY'den açığa alınan mahkeme heyeti tarafından Hacı Bayancuk'a verilen müebbet hapis cezası yine FETÖ/PDY soruşturmasında terörist suçlamasıyla tutuklanan Yargıtay Ceza Dairesi üyeleri tarafından onandı. Şimdi hem yerel hem de Yargıtay'da dosyaya bakan yargıçların tamamı terör suçlamasıyla yargılanacak olan dosyanın yeniden ele alınması ve mağduriyetin giderilmesi bekleniyor.
FETÖ/PDY yargıçları verilen cezaları yetersiz gördü
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin müdahalesiyle arttırılan cezalardan biri de Mehmet Aksa ile Turgay Bilge'nin yargılandığı Hizbullah davasında yaşandı. Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan dava uzun süren bir yargılamanın ardından 1998 yılında verilen örgüt üyeliği cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yetersiz görülüp karar bozularak dosya yerel mahkemeye iade edildi. DGM'lerin kapatılmasının ardından Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam edilen dava 2007 yılında yeniden karara bağlanarak sanıklara müebbet hapis cezası verildi.
Ceza veren yargıçlar terör suçlamasıyla tutuklandı
15 Temmuz'un ardından FETÖ/PDY soruşturmasıyla görevden alından savcı Mustafa Şahin'in (38527) hazırladığı iddianame ve terör suçlamasıyla görevden Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman İnce (39990) ile üye Ömer Sevgili Ocak (39509) tarafından verilen müebbet hapis cezası 2008 yılında Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. Cezayı onayan Yargıtay üyeleri de daha sonra FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla tutuklandı.
Yaşanan gelişmeler üzerine harekete geçen mağdur avukatları dosyanın yeniden görülmesi için girişimlerde bulundu. Ancak Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda hiç zaman kaybetmeden harekete geçen adli merciler, söz konusu İslami kesimler ve yargılananlar dindarlar olunca çifte standardını sürdürmeye devam ediyor.
Verilen örnekler FETÖ/PDY kontrolündeki Yargıtay 9. Ceza Dairesi ile Ağır Ceza Mahkemelerinin mağdurlarından sadece ikisi. Bunlar gibi yüzlerce dosyada binlerce kişi mağdur edilirken mağdurlardan çok sayıda ismin halen cezaevlerinde olduğu biliniyor. Örnek verilen dosyalarda olduğu gibi birçok dosyadaki FETÖ/PDY mağdurları adaletin tecelli edeceği günü bekliyor. (Fırat Arslan - İLKHA)