15 Temmuz ABD destekli darbe girişiminin ardında başlayan tutuklamalar birlikte cezaevlerindeki mahkûm sayısısın artığını söyleyen, Av. Kaya Kartal, Devletin bu sayıyı azaltmak için vatandaşa karşı suç işleyen birçok mahkûmun tahliye ettiğini, kendisine karşı suç işleyenleri ise en ağır şekilde cezalandırdığını vurguladı.

Cezaevlerinde haksız yere tutuklu Müslümanların bulunduğunu, bu tutukluların 28 Şubat ve FETÖ mağdurları olduğunu dile getiren, Av. Kartal; “Af düzenlemesiyle ve Kanun Hükmünde Kararnameyle cezaevlerinde boşaltma, yer açma için bir adım atıldı. Anlaşıldığı üzere tamamen bu kanun devletin 15 Temmuz`da darbe girişiminden dolayı tutuklananlara bir yer açma çabası içerisindeydi. Cezaevinde haksız yere tutuklanan insanlar var. 28 Şubat sürecinde ve sonrasında da paralel devlet yapılanmasının, yargıda güçlü olduğu ve kumpas niteliğinde diyebileceğimiz bir takım dosyalara imza attıkları süreçlerde, cezaevine giren Müslüman mahpuslara dönükte bir düzenleme içereceği olabileceğini düşünüyorduk. Öyle bir baskı da vardı, hükümet üzerinde ama tamda işte bu taleplerin aksi yönde gelişen bir dolaylı af gerçekleşti.” dedi.

“28 Şubat süreci ile ilgili somut adımlar atılmıyor”

28 Şubat ve 90`lı yılarda tutuklananların halen cezaevlerinde oluğunu belirten Kartal, “28 Şubat ve 90`lardan beri tutuklananlar var. Sivas Dosyası, 28 Şubat sürecinin yoğunluğu devam ederken karara bağlanan dosyalardaki cezaevine giren mahpuslar maalesef yararlandırılmadı. Neden böyle diye sorduğumuzda bu konuyla ilgili yetkililerden somut bir izah alamıyoruz. Kendimize dönüp bakımlığımızda bir gerekçe bulamıyoruz.  Bu durumun siyasi bir nedeni olsa gerek diye düşünüyoruz. Çünkü hukuki bir nedeni yok. 28 Şubatçıların halen yargılandığı bir süreçten geçiyoruz. 28 Şubat sürecinde, yargı kararıyla cezaevine konulan sanıklar halen içerdeler ve bunların tahliyesiyle ilgili somut bir adım atılmıyor. Paralel Devlet Yapılanması denilen şebeke darbe girişiminde bulunuldu. Ceza Mahkemelerini 2006-2007`den beridir takip ediyoruz, gerçekten fecaat denebilecek işlere imza atmışlardı. Bunlarda artık ortaya çıktı. Bununla ilgilide bir somut adım atılmıyor. Bu durumu pek umursamıyorlar.” ifadelerini kulandı.

“Gerçek mağdurlar için düzenlemeler yapılmalı”

Hükümetin suç işlemiş olanları değil de hiçbir suçu olmayanlar için yenide yargı ve düzenlemeler yapması gerektiğini dile getiren Kartal, “Hukukçular olarak adaleti eksene alan insanlarız. Çok iyi düzenlemeler ile gerçekten suç işlemiş insanların dışarı çıkmasını önleyecek ve gerçek mağdur olmuş insanları dışarıya çıkarabilecek, yenilikler pekâlâ yapılabilir.” dedi.
 

“Devletin vatandaşa karşı suç işleyenleri, affetme gibi bir yetkisi yoktur”

Vatandaşa karşı suç işleyenleri affeden ve bunlar için af kararları çıkaran devletin kendisine karşı herhangi bir suç işleyenlere kayıtsız kaldığını belirten Av. Kaya Kartal, “Burada da şunu düşünmek gerekiyor, devlet yaklaşık on yılda çeşitli af kanunları çıkarıyor. Bu af kanunlarında vatandaşa karşı suç işlemiş olanları bırakıyorlar. Adam öldürmüş, hırsızlık yapmış, gaspta bulunmuş, tecavüz etmiş kişileri çıkarıyorlar. Ama devlet kendisine karşı suç işleyen siyasi suçlar dediğimiz, anayasa düzenine karşı çıkmış kişileri çıkarmıyor. Devlet eğer kendisinde adli suçlar yani kişilere karşı suç işleyenleri affetme yetkisi görüyorsa, aslında böyle bir yetki düşünülemez hukuk mantığı açısından, böyle bir yetki kullanacaksa önce kendisine karşı kullanmalı. Geçmişte Cumhurbaşkanının da buna benzer sözleri var. Devlet başkasına karşı suç işlemiş kişileri affedemez gibi ibare kullanmıştı. Bu söylediklerinin kanun ya da hükümlere yansıma şekli tam tersi yönde oldu”.

“Haksız yere yıllarca cezaevlerinde olanlar için destek kampanyaları oluşturulmalıdır”

Cezaevlerinde haksız yere Müslümanların tutulduğunu ve bu Müslümanlar için kampanyalar düzenlenmesi gerektiğini belirten Kaya Kartal, “2008-2009 yıllarından sonra mahkûmların dosya avukatları ve aileler çok ciddi kampanyalar içerisine girdiler. Biz Mazlum Der olaraktan destek sağladık bunlara. Bu kampanyalar içerisinde güzel, olumlu sonuçlar var. Bu şunu gösteriyor aslında kampanyaya büründürülmüş, yoğunlaştırılmış, ailelerinde dâhil olduğu basının sürekli meşgul edildiği, adliye önlerinin meşgul edildiği, çabalar bir şekilde karşılıksız kalmıyor. Yeterli değil tabi siyasilerle, partililerle görüşmek gerekiyor. Bu anlamdan HÜDA PAR`ın ve Mustazaflar Cemiyetinin bir takım çalışmalarını da görüyoruz. Kamuoyu araçlarının tamamının kullanılması ve cezaevlerinde mahpusların ziyaret edilmesi gerekiyor. Adliye önünde, cezaevleri önünde sabahlara kadar gerekirse çadırlar kurulsun. Sivil toplumun bu anlamda bir uyarı vazifesini ciddileştirilmesi ve bir takım eylemler birleştirmesi gerekiyor. Bu şekilde ciddi bir adıma dönüşecektir” dedi. (Mehmet Tahir Özsoy, Muhsin Şenol- İLKHA)