Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu için ABD`ye gitmeden önce İstanbul Atatürk Havalimanı`nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. 24 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı ile ilgili, "Bize daha fazla ilerlemeyin diyorlar. İlerleyeceğiz. Nereye gitmemiz gerekiyorsa gideceğiz. Bizim buraları bize tehdit unsuru olmaktan çıkarmamız gerekiyor" dedi ve şöyle devam etti:
"Bunu biz daha önce görüştük. Dedik ki '90-95 km2'lik enlemde, 40-45 km2'lik boylamda güvenli bölge oluşturalım' dedik. Bizim Antalya'daki G-20 Zirvesi'nde Obama ile görüştük, kabul etti. Putin ile de görüştük 'Eğit-donat, uçuş yasağı, güvenli bölge' olmak üzere üç şart sunduk. Bunlar hem Suriyeli mülteci krizini çözer, hem de çıkışlar olur. Merkel'in bir sözü vardı, '10 milyon euro ayırırım buraya' dedi. E tamam, siz bize mâli destek ayırın, biz konutlar yapalım dedik. Uygulamaya gelince hepsi kayboldu. Biz bu Suriyelileri ne yapacaktık? Oraya yerleştirmeye başlayacaktık. Şu ana kadar olmadı, temenni ederim ki bundan sonraki süreçte bunu gerçekleştiririz."
"Tel Abyad Araplara âit"
Erdoğan'a, Tel Abyad'da PYD'lilerin kontrolündeki bir mevzide asılan ABD bayrakları da soruldu. Erdoğan bunun üzerine, şu yanıtı verdi:
"Maalesef başından beri bizim kesinlikle Suriye`nin kuzeyinde bir PYD yanında YPG gibi bir terör koridoru oluşmasına müsade etmeyeceğimizi hep söyledik. Devlet ifadesini kullanmayı zûl telakki ediyorum. Hâlâ IŞİD diyorlar. Bu ismi kullanarak İslâm`a hakaret ettiklerinin hâlâ farkında değiller. IŞİD diye bir terör örgütünü biz kabul etmiyoruz. DAEŞ dedik, dünya kabul etti, nedense bazıları hâlâ direniyor. Dinimiz terörü reddediyor. Barış dini olan bizim dinimize kimse böyle bir yakıştırma yapamaz. Tel Abyad Arapların aslında yerleşim bölgesi. Burayı ne yaptılar, çeşitli operasyonlarla öncelikle DAEŞ olmak üzere, DAEŞ burada elde ettiği yeri PYD/YPG bunlara bıraktı, bu tabii ilk değil. Bu Haseke`de başladı. Hedef Afrin`le birleşerek Akdeniz`e açılmaktı. Biz hep sabrettik ama en son Gaziantep olayından sonra patladık. Bunu ABD, Rusya, Batılı dostlara herkese söyledik ama ne yazık ki oldu olacak... Münbiç operasyonu var mesela, biz kesinlikle PYD/YPG olmayacak dedik. Yüzde 95 orası Araplara âit. Bunlar tuttu Münbiç sanki PYD`ye âit gibi göstererek oradan gir kuzeye doğru çık. Dedik olmaz, yanlış. Bu işi kuzeyden güneye doğru yapalım. Yine birlikte yapalım. Bu bölgeyi bilen, tanıyan biziz. Haklı olmak işe yaramıyor ki. Burada bizi dinleyin. Biz sizinle NATO`da beraberiz. El ele verip şu pisliği birtlikte temizleyelim."
"Daha önce de burayı güvenli bölge ilân edelim dedik."
"ABD'li yetkililerin davranışları süreci bu noktaya doğru itti"
ABD Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı askerlerin El Bab harekâtına destek için Çobanbey (El Rai) kabasına gittiği ancak Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile ABD askerleri arasında gerilim çıktığı ve ÖSO'nun protestosu üzerine ABD askerlerinin kasabadan ayrılarak Türkiye`ye dönmek zorunda kaldığı ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hem bu hem de ABD jetlerinin Suriye'de Esed rejiminin askerlerini vurması ve Rusya'nın BM'den acil toplanamsını talep etmesi de soruldu. Bu gerginliğin Fırat Kalkanı Harekâtı'nı etkileyip etkilemeyeceğini değerlendirmesi de istenince Erdoğan şunları söyledi:
"ABD'li yetkililerin açıklaması bir yanlış tespit, yanlışlık olduğu istikametinde. Daha ilerisini belki seyahatte yapacağımız bazı görüşmelerde ABD'li yetkililerle, 'Hayırdır, nedir, nasıl oldu' diye sorar, biz de gerçeğini orada kendilerinden öğrenme fırsatı buluruz.
ABD Özel Kuvvetleri'nin tabii ki ÖSO tarafından istenmediği... Çünkü ÖSO'ya yönelik maalesef burada ABD'li yetkililerin davranışları süreci bu noktaya doğru itti. Fakat orada bizim yetkililerimiz, bizim Özel Kuvvet mensuplarımız ABD'li Özel Kuvvetler yetkililerini almak suretiyle oradan çıkardılar. Böylece hiç olmazsa bir sulh ile işi bitirmiş oldular."
Bu olayla ilgili Genelkurmay Başkanlığı da, "Azaz-Rai arasındaki bölgede icra edilen harekâta koalisyon kapsamında ABD Özel Kuvvetleri destek vermiştir" diye açıklama yapmıştı.
FETÖ'yü anlatacak
Erdoğan açıklamalarında ayrıca, "BM Genel Kurulu`na hitabım, hem 15 Temmuz darbe teşebbüsünün hem de 241 şehidimizin kanını döken FETÖ`nün anlatılması için bir vesile olacaktır" dedi.
"Genel Kurul`a olan hitabım, hem 15 Temmuz darbe teşebbüsünün, hem de 241 şehidimizin kanını döken FETÖ'nün tüm dünya kamuoyuna en doğru biçimde anlatılması için bir vesile oluşturacaktır. Biz her platformda FETÖ ve elebaşının karanlık yüzünü deşifre etmeye, bu terör örgütünün Türkiye ve diğer ülkeler için oluşturduğu tehdidi dile getirmeye, dostlarımızı da uyarmaya devam edeceğiz. Her tarafta örgütün inine girmeyi sürdüreceğiz. Şunu açık ve net olarak ifade etmek isterim; bundan sonra dünyanın hiçbir ülkesi, hiçbir bölgesi FETÖ ve militanları için güvenli bir sığınak değildir, olmayacaktır."
"Her tarafta örgütün (FETÖ) inine girmeyi sürdüreceğiz. Şunu açıkça ifade etmek istiyorum. Bundan sonra dünyanın hiçbir ülkesi, hiçbir bölgesi FETÖ ve militanları için güvenli bir sığınak değildir, olmayacaktır."
Cumhurbaşkanı, BM`de reform ihtiyacını tekrar vurgulayacağını da ekledi.
"Güvenli bölge, terörden arındırılmış bölge talebini tekrar dile getireceğim" diyen Erdoğan, "5 bin kilometrekarelik bir alanı güvenli bölge noktasında değerlendirebiliriz" diye konuştu.
Kaynak: Al Jazeera