1998 yılında sokakta yaşanan bir kavgayı ayırırken gözaltına alınan ve gözaltında işkenceler sonucu kurulan kumpaslar üzerinden cezalandıran Mustafa Ozan`ın babası Veli Ozan, oğlunun suçsuz yere 18 yıldan bu yana cezaevinde olduğunu söyledi.
Oğlunun yeni üniversiteyi kazandığı dönemde gözaltına alındığını ve gözaltında yapılan işkenceler sonucu oğlunun felç olduğunu dile getiren Baba Ozan, oğlunun yargılama sürecinde getirdikleri tanıkların mahkeme tarafından dinlenmediğini vurguladı.
Oğlunun hiçbir delil olmadan hukuksuz bir şekilde müebbet hapse mahkûm edildiğini söyleyen Ozan, “Oğlum lise öğrencisiydi ve üniversiteyi yeni kazanmıştı. Okula gidip geliyordu. 29 Ekim 1998 tarihinde oğlum akşam oldu eve gelmedi. Oğlumun bir yere takıldığını ve eve geleceğini düşündüm. Geç saatlere kadar bekledim oğlum gelmedi. Akrabalara sorduk izine ulaşamadık. Oğlumun polis tarafından götürüldüğünü hiç tahmin etmedim çünkü oğlum daha çocuktu. Ardından bir yakınımın tavsiyesi üzerine çevik kuvvete oğlumu sormak için gittim. Başta oğlumun yanlarında olmadığını söyleyen polisler ısrarım üzerine oğlumun yanlarında olduğunu itiraf ettiler. Oğlum 12 gün gözaltında kaldı.” dedi.
“Polisler tarafından önceden hazırlanmış belgeler işkence zoruyla oğluma imzalatıldı”
Gözaltında oğlunun ağır işkenceler gördüğünü dile getiren Ozan, “Oğlum o kadar işkence gördü ki vücudunun yarısı felç olmuştu. Gözaltında polisler tarafından önceden hazırlanmış belgeler işkence zoruyla oğluma imzalatıldı. Oğlumun bana anlattığına göre polisler gözaltında bulunanların yanına giderek ‘Ben bunları okuyorum siz de imzalayacaksınız` demiş. Kâğıtta yazılanları kabul etmeyenler ise işkence zoruyla imzalamak zorunda bırakılıyordular. Gözaltında oğlumu gözaltı merkezinin alt katına götürerek, yaralı olan birine kendisini yaralayanın oğlum olduğunu söylüyorlar. Yaralı şahıs kendisini yaralayanın oğlum olmadığını söyleyerek, boş yere kimseyi suçlayamayacağını belirtiyor. Bunun üzerine polis o yaralıya bağırarak, ‘Senin babanın hamalı mı var?` diyerek tepki gösterdi. Ardından bu olayda oğlumun üzerine yığdırıldı.” ifadelerini kullandı.
“Mahkemeye tanıkları getirip dinlenmesini istedik ama mahkeme dinlemedi”
Gözaltının ardından oğlunun mahkemeye çıkarılıp tutuklandığını söyleyen Ozan, sözlerine şöyle devam etti:
“Oğlumun mahkemesi 10 yıldan fazla sürdü. Her seferinde hâkim mahkemeyi ertelerdi. Mahkemede oğluma atılan suçlamalara itiraz ettik. Hatta mahkemeye tanıkları getirip dinlenmesini istedik ama mahkeme dinlemedi. Uzun bir yargılamanın sonunda hâkim dosyayı bitirmek istediklerini söyledi ve duruşmayı birkaç gün sonraya erteledi. Hâkimin mahkemeyi ertelediği gün Cuma gününe denk geliyordu. Hâkim bizimle ‘Cuma günü hayırlı gündür` diyerek dalga geçti. Mahkeme günü geldi duruşma görüldü. Mahkeme heyeti birbirlerine bakarak mahkemeye ara verdiler. Mahkemeye verilen aradan sonra bizi duruşma salonuna almadan kararı açıkladırlar. Duruşma salonunda mahkeme heyetinden bir savcı ailenin karar duruşmasına girmesini hatırlatmış ama mahkeme başkanı bizi duruşmaya almadı. Duruşmada oğluma müebbet hapis cezası verdiler.”
“Bize bu zulmü yapanlar cezaevlerine girdi”
Oğluyla beraber kendilerinde sevk zulmüyle mağdur edildiklerini anlatan Ozan, “Cezaevine girenlerle beraber aileler de mağdur edildi. Çocuklarımız uzak cezaevlerine sürgün edildi. Çocuğum bir Mardin`e, bir Diyarbakır`a, Diyarbakır`dan tekrar Mardin`e, Mardin`den Erzurum`a Erzurum`dan ise Gaziantep`e sevk edildi. Bu mağduriyetimiz hesabını nasıl verecekler. Bu zulmün sonu yok. İşte bize bu zulmü yapanlarda cezaevlerine girdi. Allah`a çok şükür onlar da o duruma girdiler.” diye konuştu.
“Yetkililer bu zulme sessiz kalırsa bizim yaşadıklarımız da onların başına gelecek”
Yaşadıkları mağduriyeti anlatmak için defalarca Cumhurbaşkanı ve Başbakana mektup gönderdiklerini dile getiren Ozan, “Abdullah Gül`ün cumhurbaşkanlığı döneminde oğlum ona mektup göndermişti. Mektuba gelen cevapta hasta mahkûmların durumuyla ilgilendikleri yer alıyordu. Başbakan ve Cumhurbaşkanı Mayıs ayında Diyarbakır`a ziyarete geldiler. Ben kendim Cumhurbaşkanının cebine mağduriyetimizi anlatan bir mektup koydum ama verdiğim mektubuma herhangi bir cevap gelmedi. Herhalde aldıkları mektupları yırtıp çöpe atıyorlar. Şimdi de tekrar Cumhurbaşkanı ve Başbakana sesleniyorum. Bu zulmü görmemezlikten gelmesinler. Eğer onlar bu zulme sessiz kalırsa bizim yaşadıklarımız da onların başına gelecek. Biz af istemiyoruz, af isteyen kişi suçlu olur. Sadece çocuklarımız yeniden yargılasınlar.” ifadelerini kullandı.
“AİHM Ozan`ın adil yargılanmadığı yönünde karar verdi ve Türkiye aleyhine tazminata hükmetti”
Müvekkilinin dosyasını götürdükleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin, Ozan`ın adil yargılanmadığı yönünde karar verdiği ve Türkiye aleyhine tazminatla hükmettiğini ifade eden Av. Mirhan Özbekli ise şunları dile getirdi:
“Müvekkilimin gözaltında yoğun işkenceye ve kötü muameleye maruz kalması, kendisiyle ilişkilendirilen hadise ile arasında fiili ya da hukuki bir bağ olmayışı, ısrarla dosyada sonuca çok etkili ve tesir edecek tanıklarımızın dinlenilmemesi ve özellikle Anayasa Mahkemesi`ne yapılan bireysel başvurudaki kararın yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin ihlal kararını vermesi, müvekkilimin yeniden yargılanmasını sağlaması için hukuki manada bağlayıcı olan nedenlerdendir. Maalesef bu konuda şu ana kadar gerek bu dosyada gerekse benzer dosyalarda birçok başvuru oldu ama olumlu bir karar çıkmadı. Bu anlamda ağır cezalarda çok ciddi iş yükü var, bu, dosyanın ele alınması ve karar çıkması yönünde engel değildir.” (M. Hüseyin Temel, Mehmet Bozdaş – İLKHA)
Kirli Bir Tezgah ve Karartılan Bir Hayat
“Müvekkilimin tanık dinleme talebi kabul edilmedi”