Yaklaşık 170 ülkede farklı alanlarda faaliyet gösteren kurumlar üzerinden örgütlenen FETÖ/PDY`nin, arşivini birçok ülkeye yaydığı, İstanbul'da bulunan örgütün en önemli arşivinin ise 17 Aralık operasyonun ardından başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelere taşıdığı belirtiliyor.

Devlet kurumlarında kayıp olduğu belirtilen ve daha sonra FETÖ/PDY tarafından kaçırıldığı ortaya çıkan Hizbullah ve Cem Uzan arşivinin yanı sıra devletten çalınan istihbarat bilgilerinin önemli bir kısmının ise 2012 yılında Arnavutluk'a götürüldüğü ve arşivin buradaki FETÖ/PDY'e ait eğitim kurumlarından (Gülistan Eğitim Kurumlarına bağlı Turgut Özal Lisesi'nde) birinde tutulduğu sanılıyor.

FETÖ`nün en önemli üslerinden biri Arnavutluk

Özellikle ABD`nin hegemonyası altında olan Asya ve Balkan ülkelerinde başta eğitim kurumları olmak üzere farklı alanlardaki ticari kuruluşlar üzerinden örgütlenen FETÖ/PDY`nin, önemli bir üs olarak Arnavutluk`u kullandığı belirtilirken, başta Türkiye olmak üzere yaklaşık 170 farklı ülkedeki teşkilatlarının topladığı istihbari bilgileri burada depoladığı iddia ediliyor.

Kaçırılan Hizbullah arşivinin büyük kısmı resmi kayıtlara geçmedi

FETÖ/PDY'nin elinde olan Hizbullah Cemaati arşivinin büyük kısmının kamuoyuna açıklanmadığı gibi resmi kayıtlara da geçmediği öğrenildi. 10 yılı aşkın bir süre Diyarbakır'da süren Hizbullah Ana Davasında en önemli delil olarak kabul edilen Hizbullah arşivi, sanık avukatları tarafından defalarca talep edilmesine rağmen getirilemedi.

Dava dosyasına konulamayan Hizbullah arşivi üzerinden binlerce kişiye hapis cezaları verilirken, FETÖ/PDY tarafından kaçırıldığı için açıklanamayan arşiv üzerinden Hizbullah sanıkları hakkında algı operasyonları yapıldı. Dava avukatları ise devletin resmi kurumlarından bile saklanan Hizbullah arşivinin hangi ülkelere veya istihbarat servislerine ne karşılığında servis edildiğinin sorgulanması gerektiğini belirttiler.

Hizbullah arşivi

17 Ocak 2000'de Beykoz'da düzenlenen baskında ele geçirilen arşivde Hizbullah'a ait bilgilerin yanı sıra başta Kürt coğrafyası olmak üzere farklı bölgelerle ilgili önemli bilgilerin olduğu belirtilmişti. Açılan binlerce davada delil olarak kabul edilen arşiv, Hizbullah Ana Davası başta olmak üzere hiçbir dava dosyasına girmediği gibi adli emanete de kaldırılmadı.

Avukatların hemen hemen her duruşmada dava dosyasına eklenmesini istediği arşiv için yargılamanın yapıldığı mahkeme defalarca İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazdı fakat Hizbullah arşivi bir türlü mahkemeye gönderilmedi. Hizbullah arşiviyle ilgili 13 yıl sonra harekete geçen savcılık, yargıdan delil sakladıkları gerekçesiyle dönemin emniyet yetkilileri hakkında inceleme başlatmıştı. Tabi FETÖ`nün emniyet teşkilatı ve yargıda örgütlenmiş olması da bu incelemeleri akim bırakmıştı.

Hizbullah'a ait bilgi ve mesajların yayımlandığı Hüseynisevda adlı sitenin yanı sıra “Hizbullah Ana Davası Savunmalar” adlı kitapta da söz konusu arşivde hangi bilgilerin olduğuna dair önemli ipuçları veriliyor.

FETÖ/PDY tarafından kaçırıldığı ortaya çıkan arşivin çok önemli bir bölümünde, özellikle 90'lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu'da devlet adına faaliyet gösteren karanlık çeteler ve bunların kirli ilişkileri yer alıyor. Bu kişilerin bölgede çıkarmak istediği çatışmalar ve oluşturmak istediği kaos ortamının da yer aldığı arşivde bu kirli ilişkileri yürüten FETÖ/PDY elemanlarına ait bilgilerin de bulunduğu sanılıyor. Bununla beraber FETÖ elemanlarının Türkiye ve bölgedeki kirli ilişkilerin yanı sıra başta CIA ve MOSAD olmak üzere yabancı istihbarat kuruluşlarıyla ilgili bilgilerinin de bulunduğu belirtiliyor.

Konun uzmanları ve dava avukatları, söz konusu arşivin açıklanması halinde bölgenin karanlık yılları olarak bilinen 90'lı yıllarda yaşanan birçok cinayet ve kirli ilişkiler ağının aydınlatılabileceğini ifade ediyor. (İLKHA)