İSTANBUL: Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı`nın düzenlediği bayramlaşma programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 belediye başkanının görevden alınmasına ilişkin olarak, “Bazıları 'Seçilmişler görevden nasıl alınır?' diyor. Bal gibi de alınır. Seçilmiş olmak size sınırsız devlet, millet aleyhinde tasarruf yetkisini vermez. Çalışma alanı neyse bu alan içinde çalışacaksın” dedi.
Haliç Kongre Merkezi'nde "79 Milyon Bir Bayrak Altında" adıyla düzenlenen bayramlaşma programında; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, milletvekilleri ve çok sayıda davetli de hazır bulundu. 15 Temmuz şehitleri ve tüm şehitler için Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“Bayramlar, kışa aldırmadan açan kardelen çiçekleri gibi güzellik ve ümit sembolü”
Konuşmasına İstanbulluların, Türkiye'nin ve İslam âleminin Kurban Bayramı'nı tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayat ne kadar meşakkatli, ne kadar sıkıntılı, ne kadar acılarla dolu olursa olsun bayramlar adeta kışa aldırmadan açan kardelen çiçekleri gibi bizim için güzellik ve ümit sembolüdür. İki mübarek gün, Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arasında yaşadığımız hadiseler bile tek başına bu gerçeği bize göstermiştir” diye konuştu.
Bayrama kayıplardan dolayı yüreklerin yaralı, aynı zamanda geleceğe olan ümidin ise güçlenmiş olarak girildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz'da ve terörle mücadelede verilen şehitler başta olmak üzere tüm şehitlere Allah'tan rahmet diledi, gazilere şükranlarını ifade etti. Bayramın ilk günü Van'da meydana gelen olayda yaralanan 53 kişiye Allah'tan şifa temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Van'daki saldırıda bir kişi hariç yaralananların tamamına yakınının hastanelerden taburcu edildiğini açıkladı.
Salondakilere hitaben, sevinçleri olduğu kadar kederleri de paylaştıklarını, her türlü zorluğa birlikte göğüs gerdiklerini, tarihî başarıların altına birlikte imza attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet temeli iyi iman ve ahde vefa olan bu kenetlenme olmasaydı, ne 2007'deki vesayet savaşında, ne 2013'teki Gezi ve 17-25 Aralık darbe girişimlerinden; ne PKK ve DEAŞ üzerinden bir yılı aşkın süredir yürütülen terör kılıflı uluslararası operasyonlardan ne de en son maruz kaldığımız 15 Temmuz darbe teşebbüsünden milletimizi ve devletimizi kurtarma imkânımız olmazdı. Hamdolsun bu kadro milletimizle birlik olduğunda sadece siyasi projelere ve bürokratik saldırılara değil, en modern savaş makinelerine karşı da direnebilecek inanca, yüreğe, bileğe, dirayete sahip olduğunu göstermiştir" dedi.
“idam kararını verecek olan Avrupa birliği değil, TBMM`dir”
Salonda bulunan bazı vatandaşların 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü mensupları ile ilgili ‘idam isteriz` şeklinde tezahüratta bulunmaları üzerine milletin idam talebinde bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin bunu gündemine alıp değerlendirebileceğini, bununla ilgili kararı verdiği anda kimsenin buna karşı çıkma yetkisinin olmadığını söyledi.
Bazı Avrupalı liderlerin kendisine, ‘Siz idamı savunuyorsunuz` dediğini, aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupalı liderlere şunları söylediğini belirtti: “Bakın dedim, siz bizim yaşadıklarımızı yaşamadınız. Demokrasi, milletin iradesidir, milletin yönetimidir. Eğer millet bunu istiyor, Parlamento bu kararı veriyorsa siz buna karşı çıkamazsınız. Kusura bakmayın, bunun kararını verecek olan Avrupa Birliği değildir, bunun kararını verecek olan Türkiye Cumhuriyeti`nin Parlamentosudur, milletidir. Bugün dünyanın büyük bir çoğunluğunda, kahir ekseriyetinde bu var mı? Var. Eee sadece kara Avrupa`sı dünyadaki bazı ülkeleri kendisine örnek göstererek bunu konuşuyor. Millet bir şeye karar vermişse ve onun vekilleri, parlamentosu da bu istikamette bir karar almışsa, bu karara sadece uyulur, o kadar.”
“Milletimiz 15 Temmuz`da imtihandan alnının akıyla çıktı”
Milletin hiçbir zaman kendilerini yanıltmadığını ve yolda bırakmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın, elbette bizler zaferle değil, seferle mükellefiz. Şu anda bizler seferdeyiz, ama biliyoruz ki son 200 yıldır, sürekli acılar ve kayıplar yaşayan milletimizin zaferlere çok ihtiyacı var. Bunun için de seferlerimizi, mücadelelerimizi, zaferle taçlandırmak için çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz madden ve manen" şeklinde konuştu.
Türk milletinin yakın tarihteki en ciddi imtihanlarından birinin 15 Temmuz darbe girişimi olduğunu ve milletin bu imtihandan alnının akıyla çıktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin FETÖ ihanet çetesi karşısında vazifesini 241 şehit ve 2 bin 194 gazi ile aynı hissiyatla sokakları, meydanları dolduran milyonlarca insanıyla o gece ziyadesiyle yerine getirdiğini vurguladı.
“Biliyoruz ki oyun büyük; 15 Temmuz, bu oyunun nihayeti değil sadece bir aşaması”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son G-20 Zirvesinde bunları dünya liderleriyle konuştuk. Hepsi de bir taraftan takdir ediyor, ama bir diğer taraftan da geliyor idamı konuşuyor. İdamı konuşanlar kimler? Daha çok Avrupa Birliği üyesi olan ülkeler. Dünyadan kimsenin bu iş bize teklifi olarak önümüze gelmiyor. Niye? Çoğu çünkü ülkelerinde hâlâ idamı uyguluyorlar. 15 Temmuz`da ortaya konan tarihî direniş, gösterilen kahramanlık tüm dünyanın hayranlığını kazanmıştır, takdir ediyorlar. Artık sıra bizdedir, hep beraber. Bugüne kadar girdiğimiz her mücadelede o mücadelelerin birer ibranamesi olan her seçimde desteğini yanında gördüğümüz milletimize zaten çok borcumuz var. Şimdi bu borçlara can borcu başta olmak üzere çok daha ağır yeni borçlar eklendi. Darbe girişimde yer alanlar elbette FETÖ terör örgütünün mensuplarıdır. Fakat biliyoruz ki oyun büyük. 15 Temmuz, bu oyunun nihayeti değil sadece bir aşamasıdır. Sadece Türkiye`yi karıştırmıyorlar. Irak`ı karıştırdılar mı? Karıştırdılar. Suriye`yi karıştırdılar mı? Karıştırdılar. Afganistan, Mısır, aynı şekilde Tunus, aynı şekilde değerli kardeşlerim, Libya, hepsini karıştırıyorlar. Bu hâlâ devam ediyor. Oynanan oyun İslam dünyasında, oynanan oyun Müslüman ülkelerde. Milletimiz bizden bu oyunu kökünden bozmamızı istiyor ve bekliyor. Kardeşlerim, bunun için öncelikle FETÖ denilen bu terör örgütünü tüm unsurlarıyla bir daha milletimize ihanet edemeyecek hâle getirmek mecburiyetindeyiz. Bu mücadeleyi tüm kurumlarımızda veriyoruz. Şu ana kadar önemli mesafe kat ettik, ama henüz kat etmemiz gereken çok mesafe var.”
“Devlet, hiç kimseye aleyhinde faaliyet göstermesi için imkân sağlamaz”
Türkiye`ye yönelik ihanetin diğer tarafında bölücü terör örgütünün bulunduğunu, PKK, FETÖ ve DAEŞ terör örgütleri arasında bir farkın bulunmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hepsinin de Türkiye`ye ve bu millete zarar verme misyonuyla hareket ettiğini bildirdi.
FETÖ`nün 17-25 Aralık ihanetinin, PKK`nın Güneydoğu`daki bazı ilçelerde başlattığı çukur eylemleri ile devam ettiğini, bunun sonrasında da 15 Temmuz darbe girişimi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK`nın güdümündeki bazı belediyeler çukur eylemlerinde ve terör örgütünün kanlı saldırılarında çok aktif görev üstlendiler. Seçildikleri ilin, ilçenin hizmetlerini yürütmesi gereken belediye imkânlarını terör örgütünün emrine veren başkanlar kamu görevinden ziyade örgütün uşaklığını yapmışlardır. Devlet, hiç kimseye kendi aleyhinde faaliyet göstermesi için imkân sağlamak zorunda değildir. Adalet sistemi işte bu tür sapmaları tespit edip gereğini yapmakla mükelleftir.” değerlendirmelerinde bulundu.
“Seçilmiş olmak size millet aleyhinde tasarruf yetkisi vermez”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 belediye başkanının görevden alındığına işaret ederek konuşmasına şöyle devam etti: “Bazıları 'Seçilmişler görevden nasıl alınır?' diyor. Bal gibi de alınır. Seçilmiş olmak size sınırsız devlet, millet aleyhinde tasarruf yetkisini vermez. Çalışma alanı neyse bu alan içinde çalışacaksın. Devletin paralarıyla, imkânıyla sana teslim etmiş olduğu o iş makinelerini sen kalkıp da içme suyu kanalı, atık su kanalı, elektrik, doğalgaz, bunlar için değil de, tamamen terör estirmek için kazarsan yargı gelir bütün, adalet sistemi gelir sana bununla ilgili hesabını sorar. Şu anda yapılan budur ama bitmedi daha bunun devamı var. Niye? Çünkü bunlar rahat durmuyor. Bunlar belediyelerin kamyonlarıyla, bütün greyderleriyle biliyorsunuz TNT taşıdılar. Bütün bombalama sistemlerinde kullanmak üzere tüp gazlar taşıdılar. Bütün bunlarla beraber oralarda gidip operasyonları yaptılar. Düşünebiliyor musunuz, bir belediyenin makam aracı eylemde kullanılır mı? Bunlar kullandılar. İşte şimdi bunun bedelini ödüyorlar ve ödemeye devam edecekler. Bu konuda geç bile kalındı. Aslında çok daha öncesinden gerekli bazı adımlar atılmadı değil, hükûmetimiz 24`ü PKK, 4`ü FETÖ bağlantılı 28 belediye başkanının yerine yeni başkanlar atadı. Bunların içinde üç tane farklı partiden, bir tane bir başka partiden olanlar da var. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun bunu ödemek zorunda. Bunlardan 4`üne belediye meclis üyeleri, diğerlerine kaymakam ve vali yardımcıları atamaları yapıldı. Tamamen hukuk kuralları içinde cereyan eden bu süreçlerin söz konusu il, ilçe ve belde halklarının menfaatine olduğu konusunda kimsenin en küçük bir şüphesi olmasın."
Seçimle iş başına gelmiş olmanın, hiç kimseye elindeki imkânları terör örgütlerine peşkeş çekme hakkı ve yetkisi vermediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı iradenin hem PKK hem FETÖ için diğer belediyelerde, özellikle büyükşehir belediyelerinde de ortaya konmasının önünde hiçbir engel yoktur. Milletimizi 'Ya devlet başa ya kuzgun leşe' noktasına getirmeden bu adımların atılması şarttır" açıklamasında bulundu.
“Suriye`de terör örgütlerini ve rejimi destekleyen her ülke akan kana ortaktır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Suriye meselesine de değinerek, terörden ve terörün sonuçlarından şikâyet ettikleri hâlde bölgede terör örgütlerinin açıkça arkasında duran ülkelerin riyakârlığından bıkıp usandıklarını belirtti. “Suriye`de 5 yılda 600 bine yakın masumu katleden terör örgütlerini ve rejimi destekleyen her ülke, evet akan kana ortaktır. Türkiye, krizin ilk gününden beri insani boyutta üzerine düşenleri yaptı, yapmayı sürdürüyor.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelinen noktada, artık konunun Suriye ve Irak meselesi olmaktan çıktığını, Türkiye`nin ülke ve millet olarak kendi beka meselesi hâline dönüştüğünü dile getirdi.
“Suriye`de farklı niyetler peşinde koşan bir ülke değiliz”
Bu yüzden terör örgütleri karşısındaki ilkeli tavırlarından taviz vermeden sahada daha etkin olma kararı aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Suriye`nin toprak bütünlüğü ve Suriye halkının kendi geleceğini kendi belirleme hakkı konusundaki tutumumuz açıktır. Biz üç şey söyledik. Bir, dedik ki; burada eğit-donat anlayışıyla Suriye insanını eğitelim-donatalım ve onlara belli imkânlar sağlayalım. İki; uçuşa yasak bölge ilan edelim. Neresi? 90-95 enlem ve 40-45 kilometre boylam olmak üzere o güvenli bölgede. Üçüncüsü de, bu güvenli bölge. Ve bu konuda ikili yaptığımız görüşmelerde hep olumlu ifadeler kullandıkları hâlde sırtımızı döndükten sonra bunları unuttular. Değerli kardeşlerim; bunu yapmaya mecburuz, çünkü biz de tehdit altındayız. Ve bunu Kilis`te yaptılar mı? Yaptılar. Gaziantep`te yaptılar mı? Yaptılar. Öyleyse, artık daha sabredecek hâlimiz yoktu. İşte onun için Cerablus oldu, işte onun için Rai oldu ve şimdi artık hamdolsun Azez ve bu noktada Cerablus buluşmuş vaziyette, bu başarıldı. Ve şu anda ateşkesteyiz, temenni ederim ki şöyle 2-3 köyde sıkıntılar var şu an itibariyle, o da aşıldığı andan itibaren 48 saat başarılı bir şekilde aşılırsa, ondan sonra buna 1 hafta daha ilave edilecek, 1 hafta da yine başarılı bir şekilde devam ederse temennim odur ki inşallah bu ateşkes daimi hâle gelmiş olur. Kimse Türkiye`yi Suriye`de farklı niyetler peşinde koşan bir ülke olarak gösteremez. Bizim Suriye`de toprak diye bir meselemiz yoktur, Suriye Suriyelilerindir, bu böyle bilinmeli. Ama istiyoruz ki birileri de orada toprak hesabı yapmasın. Bunun da biz uyarısını devamlı yapıyoruz.”
Bugün yürütülen operasyonu, “Yıllardır müttefik ülkelere, Avrupa Birliği`ne, NATO`ya teklif ettiğimiz, herkesin de çok makul bulduğu bir projenin hayata geçirilmesi” olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Suriye halkının memnun olduğu bu operasyondan sadece ve sadece terör örgütleri şikâyetçidir, demek ki doğru yoldayız. Benzer bir çalışmaya Irak`ta ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Musul meselesinin çözümü, Türkiye`nin bölgeye ilişkin sağduyulu perspektifine kulak verilmesinden geçiyor. Umuyoruz ki Irak Merkezi Hükûmeti ve bölgede etkin olan tüm ülkeler bu gerçeği görür. Dünyanın huzurunun bölgedeki krizin çözüme bağlı olduğunu düşünen herkesi Irak konusundaki inisiyatifimize destek vermeye çağırıyoruz.”
“ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için hep birlikte daha çok çalışacağız”
Bayram gündeminin bu meselelerden oluşmasından üzüntü duyduğunu sözlerine ekleyen ve “Ancak yanı başımızda her gün masum kanı dökülürken, üstelik aynı ateş Türkiye`ye de sıçratılmaya çalışılırken, sadece başka meseleleri konuşma, tefekkür ve tezekkür etme imkânına da sahip değiliz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamayı yaptı: “Geçtiğimiz 14 yılda, özellikle de son 3 yılda gösterdiğimiz güçlü duruşla pek çok kimseyi rahatsız ettiğimizi biliyoruz. Onlara kötü bir haberim var, önümüzdeki günlerde çok daha fazla rahatsız olacaklar. Ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için hep birlikte daha çok çalışacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklarda olanların hac ibadetlerinin kabul ve makbul olmasını dileyerek tamamladı.
15 Temmuz şehitlerinin ailelerine bayram ziyareti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Bayramlaşma Programı'nın ardından, İstanbul Fatih'te 15 Temmuz şehitlerinden Ömer Cankatar ve Erkan Pala'nın evlerine bayram ziyaretinde bulunarak; şehitlerin aileleri ve yakınlarının bayramlarını kutladı, kendilerine taziyelerini iletti. (İLKHA)