MÜSİAD Van Şube Başkanı Kerem Baynal, Başbakan Binali Yıldırım’ın “Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi” programını açıklamasından sonra yaptığı değerlendirmede, bölgede yaşanan olayların sermayeyi kaçırttığını belirterek, güvenlik açısından ilk etapta yatırımcıların tatmin olmayacağını belirtti.

Terör olaylarından sonra yatırımın konuşulmasını önemli bulan Baynal, bölgede fakirliği önlemenin devletin önemli görevlerinden bir tanesi olduğunu söyledi.

Baynal, “Herkesin terörü, ölümü ve kanı konuştuğu bir dönemde terörle mücadele edilirken, öbür taraftan ekonomide fakirliğe karşı kalkınma hamlesinin olması gerekiyordu. Terörün beslendiği noktalardan bir tanesi de fakirliktir. Fakirliğin muhakkak giderilmesi gerekiyor. Bu da devletimizin önemli görevlerinden bir tanesidir. Bununla beraber devletimizin önemli görevlerinden bir tanesi de bölgeler arasındaki kalkınmışlık farklarını gidermektir. Her ilde 10 tane fabrikanın devlet eliyle kurulması ve yahut devlet teşvikiyle kurulması demek; artık insanların üretimi, istihdamı, ihracatı, ticareti kazanmayı öğrenmesi demektir.” ifadelerini kullandı.  

“Terör olaylarının oluşu sermayeyi kaçırtıyor”

Terör olaylarının bölge sermayesine, beyin göçüne ve müteşebbis göçe zarar verdiğini belirten Baynal, bu anlamda bölgenin teşvik programına ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.
 
Baynal, “Serbest ticaretin döndüğü dünya devletlerinde terör olaylarının oluşu sermayeyi kaçırtıyor. Bugün Van’a da baktığımız zaman özellikle bu çatışma ortamının başlamasıyla beraber Van’dan milyarlarca sermaye göçü var, beyin göçü var ve müteşebbis göçü var bunların hepsi birer kayıptır. Tabi bu teşvikler başka yerde yok. İstanbul’da, Ankara’da ve yahut büyükşehirlerde böyle teşvikler yok. Bu teşvikler bu bölgelere yapılıyor. Tabi bununla beraber biz 23 ilin arasında özelde Van’ı düşünürsek, Kapıköy Sınır Kapısının modernizasyonuyla ilgili iki hafta önce atılan temel ve 24 saat esaslı çalışma pozisyona geçmesi Vanlı esnaf ve yatırımcılar için değerlidir. Bu noktada hem Kapıköy Sınır Kapısı hem bu teşvikler Van’ı inanıyorum ki şahlandıracak.” diye konuştu.

Kaybedecek bir işi, mesleği olanın başka şeyler yapamayacağının altını çizen Baynal, bölgeye yapılan yatırımlar sayesinde herkesin kaybedecek bir işi, bir mesleği olacağından dolayı terör olaylarının da az yaşanacağını belirtti.

Baynal, “Sayın Başbakan, ‘güvenliğinizi biz sağlayacağız’ diyor. Güvenlik çok önemli, bu ne demektir? Artık bölgeyi güvenli hale getireceğiz demektir. Bu sayede insanlar emin olarak yatırımını yapabilecek, çatışabilecek, mühendis gelebilecek onu anlatıyor. Bu da çok değerlidir. Tabi bu da ilk etapta yatırımcıları tatmin etmeyecektir. Ama bu çok iddialı bir sözdür.” şeklinde konuştu.

“Belediye kayyum atanması çözüm olmayacaktır”

Geçtiğimiz günlerde 3 yeni Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan belediyelere kayyum atanması düzenlemesini de değerlendiren Baynal, “Seçilmiş insanların ve ya seçilmiş belediyelerin kayyum yoluyla tanımadığımız, bilmediğimiz birinin yönetimine verilmesini ben çok doğru bulmuyorum. Devlet güçlüdür, devletin eli her yere uzuyor. Bu durumda kontrollerini yapsın, gerekli araştırmalarını yapsın, paranın nereye gittiğini açıklasın, yanlış yapan belediye başkanını varsa görevden alsın ama belediye kayyum atanması şahsım adına doğru bulmadığımı beyan etmek istiyorum. Çözümde olmayacaktır.” diye belirtti.

“Ailelerin haklı talepleri mutlaka yerine getirilmelidir”

Baynal, yaptığı yatırım değerlendirmesinde İslami hizmetleri dolayısıyla FETÖ/PDY’nin zulmüne maruz kalıp aynı yapının polis ve yargı ayağı tarafından cezaevine konulan mahkûm ailelerin taleplerine de değinerek, FETÖ mağduru mahkûm ailelerin haklı taleplerinin mutlaka yerine getirilmesini söyledi.

Baynal, son olarak şunları kaydetti: “Adalet bir toplumun bir devletin sigortasıdır. Bu sigorta eğer tutmaz ise toplumsal barışı sağlamak mümkün değildir. FETÖ’nün bu memlekete yapmış olduğu tahribatı bugün daha net olarak görüyoruz. Sırf kendilerine karşı ne kadar güç, kuvvet var ise hepsini etkisiz hale getirmek için bir operasyon yıllardır yapılıyor. Bu ailelerin haklı talepleri mutlaka yerine getirilmelidir diye düşünüyorum. Bu noktada devlet bu dar aciz olmamalıdır. Bu sayede ailelerde en azında cezaevinde olan yakınlarının suçlu olup, olmadığını gerçek bir bağımsız yargının vermiş olduğu karara rıza gösteriler. Bu şekilde toplumsal rahatlanma söz konusu olur. Bu kişiler tekrar yargılanmalı ve bu kapı açılmalıdır.” (Yılmaz Sönmez- İLKHA)