Şanlıurfa`nın Ceylanpınar ilçesinde ikamet eden Mehmet Gül, 1990`lı yıllarda gözaltına alındığını, işkence gördüğünü ve nihayetinde asılsız suçlamalarla yıllarca cezaevinde tutulduğunu ifade etti.

Yaşadığı mağduriyeti anlatan Gül, FETÖ/PDY polislerinin kendisine hem Hizbullah Cemaati`ne hem de PKK`ye üye olma suçlamasıyla aylarca işkence yaptıklarını söyledi.  

FETÖ`nün kumpaslarıyla binlerce kişinin mağdur olduğunu, işinden, okulundan atıldığını, işkence gördüğünü ve cezaevine girdiğini ifade eden Gül, mağdur edilen kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini belirtti.

Gözaltında ağır işkencelerden geçirildiğini ve işkence izlerinin hala vücudunda bululduğunu söyleyen Gül, yaşadığı hukuksuzluğu İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) anlattı.

Gül: “İşkence yaparken herhangi bir vebal altına girmiyoruz çünkü bunun fetvasını almışız” diyorlardı

İlk gözaltı sürecini anlatan Gül, şöyle konuştu: “1992 yılında polislerin Hizbullah Cemaati`ne yönelik yaptığı bir operasyonda gözaltına alındım ve 12 gün boyunca gözaltında kaldım. Bir müddet Ceylanpınar İlçe Emniyet Müdürlüğü`nde diğer günler de Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü`nde kaldım. Bana sorguda işkence eden polisler ceplerinde takke bulunduruyorlardı. İşkenceci polisler namaz kılmaya giderken bize,  ‘size işkence yaparken herhangi bir vebal altına girmiyoruz çünkü bunun fetvasını almışız` diyorlardı. Bazen de ‘sen devam et ben Cuma namazına gidiyorum` diyen polisleri gördük.”  

“İşkence gören arkadaşların vücudunda hâlâ kalıcı izler var”

Hiçbir somut delil olmadan günlerce işkence gördüğünü anlatan Gül, “Hizbullah Cemaati`ne yönelik yapılan operasyonda benimde içlerinde bulunduğum 15 kişiyi gözaltına aldılar. Günlerce sorguda, işkence altında kalan arkadaşlarımız oldu. İşkence gören arkadaşların vücudunda hâlâ kalıcı izler var. 25 senedir o dosyadan cezaevinde olan arkadaşlarımız var. Kesinlikle hiçbir somut delil olmamasına rağmen bu insanlar 25 yıldır cezaevindeler ve yapmadıkları, işlemedikleri suçlar bu insanların üzerine yıkıldı. O zamanlar ben 18 yaşın altındaydım. Buna rağmen bana ne herhangi bir avukat ne de çocuk mahkemesinde yargılanma hakkı verdiler.” ifadelerini kullandı.

“PKK adına yapılmış eylemleri benim üzerime yıkmaya çalıştılar”  

Paralelci polislerin kurduğu kumpaslarla türlü türlü işkenceden geçtiğini söyleyen Gül, “PKK`ye yapılan bir operasyonda da beni gözaltına aldılar. Ceylanpınar Emniyet Müdürlüğü`nde gözaltındayken bana işkence yapılıyordu. Bende; Lâilâheillallah, Ya Resulallah, Allah`u Ekber diye bağırınca benimle dalga geçiyorlardı. Bana, ‘bu tekbirleri PKK mi sana öğretti` diyorlardı. Benim PKK`yle hiçbir alakam olmamasına ve bunu bilmelerine rağmen bile bile Ceylanpınar`da PKK adına yapılmış eylemleri benim üzerime yıkmaya çalıştılar. Bu süreçte de yine 15 gün gözaltında türlü türlü işkencelere maruz kaldım. Şu an anlatmaktan bile hayâ ettiğim işkencelere maruz kaldım. Hâlâ vücudumda o yıllardan kalan işkence izleri var. İnsanın vücudundaki bu işkence izleri geçebilir, fakat insan ruhundaki işkencenin izleri bir türlü geçmiyor.”  şeklinde konuştu.

“Somut delil olmamasına rağmen sadece bilgisayar çıktılarından dolayı cezaevinde kaldım”

Paralelcilerin kumpasları sonucu okuldan ilişkisinin kesildiğini dile getiren Gül, “Gözaltı sürelerimi hesapladığım zaman yaklaşık 2,5 ayı buluyor. Her defasında farklı suçlamalarla sürekli sorguya çekilip işkencelerden geçirildim. Okulla ilişkim kesildi. O zamanlar Sivas`ta Sosyoloji Bölümü 2`inci sınıftaydım. Yıllarca süren bir cezaevi süreci yaşadım. Hiçbir somut delil olmamasına rağmen sadece bilgisayar çıktılarından dolayı cezaevinde kaldım. Fakat Allah`a şükürler olsun ki bize bu eziyeti yapan insanların bugün düşmüş oldukları durumu görüyoruz. Bunun ahiretteki boyutu çok daha farkı olacaktır, biz buna inanıyoruz.” dedi.

“FETÖ`cü hâkim ve savcıların almış oldukları kararların hukuki olarak hiçbir dayanağı yoktur”

Son olarak FETÖ`den yakalanan hâkim ve savcıların almış oldukları kararların hukuki olmadığını vurgulayan Gül, “FETÖ`nün kumpaslarıyla cezaevinde olan kardeşlerimiz var. Beklentimiz bu mağdur edilmiş insanların mağduriyetinin bir an önce sonlanmasıdır. Hükümetten, devletten beklentimiz, eğer bu hâkim ve savcılar bu işi yapıyorlarsa ve cezaevlerine giriyorlarsa onların almış oldukları kararların da hukuki olarak hiçbir dayanağı yoktur. Genel af beklemiyoruz. Bu süreç ele alındığında somut hiçbir delilin olmadığını keyfi kanaat üzerine onlarca kardeşimizin müebbet ceza almasına bizler şahit olmuşuz. Hükümetten olumlu bir adım atmasını bekliyoruz.” diye konuştu. (Mustafa Kaynak - İLKHA)