M. Ali Erdoğan
İmam İzz bin Abdusselam hicri 577 veya 578 yılında Suriye Kürtlerinden (1) fakir bir ailenin çocuğu olarak Şam`da doğar. Küçük yaşlardan itibaren ilim tahsiline başlar. Günlerini Şam`daki Emevi Camisinde geçirir. Emevi Camii o zamanın en meşhur ilim merkezlerinden biri idi. Her gün yüzlerce hafızlığa çalışan, hadis rivayet eden ilim erbabıyla dolup taşardı. İmam böyle bir ortamda yaşadı. Abdullatif el-Bağdadi, Fahreddin bin Asakir, Seyfuddin el-Amidi (2) ve Şehabeddin es-Sühreverdi gibi, zamanın âlim ve arif şahsiyetlerinden dersler alarak kendi çağının âlimi oldu. Aynı camide hitabet ve imamet ile görevlendirildi.
YAPTIĞI HİZMETLER
İmam İzz bin Abdusselam hayatının büyük bir kısmını Şam`da, bir kısmını da Melik Salih İsmail`in baskıları neticesinde Kahire`ye hicret ederek geçirdi. İkamet ettiği yerlerde İslam dinine hizmet etmekten geri durmadı. Şam`da Medrese-tül Ğazaliyye ve Medresetüş Şibliyye`de dersler verdi, Kahire`ye hicret edince; Medresetüs Salihiyye`de Şafii fıkhı dersleri verip, Amr bin As Camii hatipliği ve Mısır baş kadılığı görevlerinde bulundu. O, Kahire`ye yerleşince oradaki fakih ve muhaddislerin bütün fetva verme işlerini İmam İzz bin Abdusselam`a bıraktıkları nakledilir.
ZALİM SULTANA BAŞKALDIRMASI VE KAHİRE`YE HİCRETİ
Şam`da Melik Salih İsmail, haçlılarla anlaşma yaparak Sakîf, Sayda, Safd ve bazı kaleleri onlara bıraktı, Şam`a girip silah alımlarına izin verince İmam, silah satışının haram olduğuna hükmedip yaptığının yanlış olduğunu sultanın yüzüne haykırdı. Cuma günleri sultana yapılan duayı kesip, "Allah`ım! Bu ümmete doğru, sağlam bir durum ortaya çıkar ki senin dostların aziz, düşmanların zelil olsun. Teatinle amel edilsin masiyetinden sakınılsın" diye dua etmeye başladı. Bunun üzerine hükümdar, İmam`ı fetva ve hutbe okuma görevlerinden azledip kendisine zulüm ve baskıya başladı. İmam`ı Şam`dan çıkarıncaya kadar bu baskılara devam etti. Bunun üzerine İmam, bir merkebe ailesini bir merkebe de eşyalarını yükleyip hicret etti. Onun Kahire`ye hicret etmeden önce Şam`da ve Beytul Makdis`te hapsedildiği kaynaklarda zikredilen bilgiler arasındadır.
İSLAM`IN SADELİĞİYLE YAŞANMASINI İSTERDİ
İmam, sultanlar karşısındaki cesareti ve Resulullah (sav)`ın insanlara tebliğ ettiği İslam dinini aynı sadeliğiyle insanlara sunmasıyla bilinir. Nitekim o, zamanındaki hatiplerin aksine hutbelerde sultanları övmez, Müslümanlara fayda sağlamayacak bidatlar`dan sakınırdı. Her türlü haksızlığa karşı çıkar, hakkı savunur, bu duruş halkı ona bağlardı. Bundan dolayıdır ki sultanlar İmam`ın salâbetinden ve halkın ona olan bağlılığından dolayı İzz bin Abdusselam`dan çekinirlerdi.
SULTANLARA KARŞI DURUŞU
İmam bir masiyet gördüğünde o masiyetin kaldırılması için sultanın emrini beklemez, derhal müdahale ederdi. Nitekim Kahire`de bir mescidin temeli üzerine Mısır Vezirinin inşa ettiği kumarhaneyi oğullarının yardımıyla yıkmıştır. Yine İmam, sultanları fazla kibirli ve şaşaalı durumlarda gördüğünde onların kibirlerini yerecek sözler söyler; onları zor durumda bırakırdı.
EY EMİR, ALLAH`A NE CEVAP VERECEKSİN!
Mısır kalesinde bir bayram kutlamasında askerler Emir`in etrafında saf tutmuş yerleri öperken İmam, Emir`in adını telaffuz ederek bağırır, "Ey Eyyüb! Ben sana Mısır saltanatını vermedim ki, sen bu memlekette nimet içinde gezip dolaştığın halde tutup içki ve başka münkeratı serbest bıraktın, dediği zaman Allah`a ne cevap vereceksin!" der. Emir ise ona "Efendim ..." diye hitap eder. Aralarında bir konuşma yaşanır. Ertesi gün talebesi onun insanların içerisinde Emir`e bağırmaya nasıl cesaret ettiğini sorunca. İmam, "Vallahi oğulcuğum! Allah`ın azametinin heybetini gözümün önüne getirince Sultan önümde kedi gibi oldu" der.
HALKLA GÖRÜŞME YASAĞI
İmam İzz bin Abdusselam, Sultanla ilmi bir mesele hakkında mektuplaşır. Sultan bir mektubunda imamı ölümle tehdit eder. İmam da sert bir dille mektup yazarak sultanın cahil olduğunu söyler. Bu mektuba sultan sinirlenir ve İmam`a; fetva verme, insanlarla görüşme ve evden çıkma yasağı verir. İmam`a bu haberi getiren şahsa "Evime bağlı olup hiç çıkmamam, kendimi ibadete vermem bana mutluluk verir. Mutlu insan evinden çıkmayıp hatalarına ağlayan kişidir" der.
MOĞOL SALDIRISI VE ZAFER
Ramazan-ı Şerif ayında Moğolların Kahire`ye saldıracağı haberi geldiğinde Mısır halkı korkmuş, sultan ve askerlerini de korku sarmıştı.
Sultan Eyyüb`ün orduya bayramdan sonra savaşa hazırlanmasını emrettiğini duyan İmam İzz bin Abdusselam, Sultan`ın yanına gelerek şöyle der, "Kalk! Hemen askerlerine haber ver, hiç zaman kaybetmeden harbe çıksınlar" Sultan, "Askerler harbe hazır değil" deyince, İmam, "Çıkın savaşın, Allah(cc)`tan yardım geleceğine kefil oluyorum" der. Bunun üzerine Sultan askerlerini Moğollarla harbe gönderir ve İmam`ın dediği gibi zafer kazanılır ve Moğollar Bağdat`a kadar geri çekilmek zorunda kalırlar.
ESERLERİ
İmam İzz bin Abdusselam tefsir ve hadis ilimleri, akaid, fıkıh ve usulü, fetvalar, tasavvuf, siyer gibi ilimlere dair 40 eser yazmış ve kendinden sonra canlı eser olarak yüzlerce talebe yetiştirmiştir.
HİKMETLİ SÖZLERİ
Güzelliğe vesile olan şey, güzel; çirkinliğe vesile olan şey de çirkindir.
İyileri sevmek onlara dostluğa ve yardımlaşmaya götüreceği için güzel, günahları sevmek de dostluk ve yardımlaşmalarına yol açacağı için çirkindir. Kâfirlere düşmanlık, onlara her türlü muamelenin kesilmesine götüreceği için güzel, iyilere düşmanlık ise onlarla bağların koparılmasına yol açacağı için çirkindir.
Allah için öfke, takvaya götürdüğü için güzel, nefis için öfke ise nefsin arzularına uymaya yol açacağı için çirkindir.
Kıyametin korkusu ona hazırlanmaya vesiledir.
İnsanın en üstün vasfı, bilmektir. Bilmenin en üstünü de Allah (cc)`ı bilmektir. Zira Allah(cc)`ı bilmek her türlü iyiliği emreder ve her türlü kötülükten sakındırır.
Allah`ın ahkâmını bilmemek; günah kazanmaya, haram yemeye, insanlara zulmetmeye, namaz ve oruç gibi ibadetleri terk etmeye yol açar.
En üstün araç en üstün amaca ulaştırandır.
Zorluklara karşı güçlü olmak iman kuvvetinin bir sonucudur. (Dua Yayıncılık tarafından Türkçeye çevrilerek yayımlanın "Marifet ağacı" adlı kitabından)
Dipnotlar
1 Fehmi Eş-Şinnawi; Ümmetin yetimleri Kürtler
2 Diyarbakır doğumlu olup Amidi nisbetiyle bilinmiştir. Sonradan Şam`a yerleşmiş bir alimdir. O zamanlar Şam`daki ilmi ortam daha verimli olduğu için bu şekilde Diyarbakır ve çevresinden göç etmiş âlimlerin sayısı çoktur.