İlim ve İrfan Deryası Molla Hüseyn-i Kiçik

Seyda, h. 1290/ m.1871 yılında Cizre`nin Deştadahl Köyünde doğdu. Babası Şafii fukahasından olup, hafız bir zattı. Seyda, süt emerken annesini, üç yaşında iken de babasını kaybetti. Babası ölüm döşeğinde iken çocuğuna ilim öğretilmesini yakınlarına tavsiye etti. Bunun üzerine yakınları Seyda daha beş altı yaşlarında iken medreseye gönderdi. Bir süre çobanlık da yapan Seyda, gençlik yıllarından itibaren bütün hayatı medresede geçti.

Feyzullah Zerey

Molla Hüseyin; Cizre`de okurken aynı medresede ismi Hüseyin olan başka bir öğrenci de vardı, ikisinin birbirinden ayırt edilmesi maksadıyla hocası tarafından kendisine küçük manasında Kürtçe "kiçik" (Cizre`de konuşulan Kürtçe) denmiştir. Daha sonra soyadı kanunu çıktığında küçük soyadını aldı. Halk arasında Hüseyin-i Kiçik olarak anıldı. Van`ın Bahçesaray ilçesinde okurken bütün arkadaşları yatarken kendisi çıra ışığında derslerini okur ve ezberlerdi. Seyda, Siirt(1) ve Bitlis medreselerinde de okudu. Bitlis`de Şeyh Fethullah el- Verkanisi`den ders aldı. Silvan`da son dersini aldıktan sonra Müftü Molla Ahmed Hamdi`den icazet aldı.


MEDRESESİ VE CAMİSİ HİZMET VERMEYE DEVAM EDİYOR
İlmini ikmal eden Molla Hüseyin, Diyarbakır`ın Silvan(Farkin) ilçesine yerleşti. Buranın önemli ailelerinden Azizoğulları kendisi için bir cami, medrese ve geçimini sağlamak için bir bahçe tahsis etti. Günümüzde "Camiya Seyda-yı Molla Hüseyin" olarak bilinen cami ve medresesi halen hizmet vermeye devam etmektedir.


BÜYÜK ÂLİMLER YETİŞTİRDİ

Gerek zamanında gerekse de hayatından sonra da her zaman örnek bir şahsiyet olarak gösterilen Seyda, Kur`an ahlakıyla ahlaklanan, Sünnet-i Seniyye imtisal eden bir âlimdi. Yaşadığı zahidane hayatıyla insanlara güzel ahlakın numunesi olan Seyda, kırk yıl boyunca talebe yetiştirdi. Her biri kendi bölgesinde büyük hizmetler yapan bu âlimler medreseler açmış ve günümüze kadar gelen medrese geleneğine öncülük yapmışlardır. Haznevi tarikatının kurucusu Şeyh Ahmed-i Haznevi kendisinin yanında okumuş ve ilmini ikmal ederek icazet almıştır. Ahmed Meylani(2) de onun yanında icazetini alan âlimlerden biridir. Ahmet Meylani; Lice, Çermik, Mazıdağı, Hekimhan ve Nazilli müftülüklerini yapmış âlim bir zattı. Yetiştirdiği diğer bazı alimler de şunlardır; Ali Arslan (yazar), Seyyid Ali Findiki, Abdurrahman Efe, Hanili Abdülkadir Efendi, Seydayé Haci Fettah Hazrovî, Molla Zahir-i Tendürekî, Şeyh Muhammed Bizvani...


ŞEYHLER YETİŞTİRDİ
Seyda, çoğu Kürt âlimi gibi tasavvuf konusunda da titizdi. Nakşibendî tarikatından Norşin`de bulunan Şeyh Diyaettin (Hazret)`e imtisal etmiştir. Ayrıca İtalyanların Libya`yı işgalinden sonra Diyarbakır`a gelen Şeyh Ahmet es-Senusi`yi de ziyaret etmiş ve ondan tarikat icazeti almıştır. Seyda, şeyhlik yapmamış, bütün ömrünü ilme adamıştı. Talebeleri arasında meşhur şeyhler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır. Şeyh Ahmed-i Haznevi, Seyyid Ali Findiki, Şeyh Muhammed Bizvani.


ŞEYH SAİD KIYAMINA KATILDI
Osmanlının mirası üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti din ve dini değerlere karşı amansız mücadele verdi. Cami ve medreseler ahır haline getirildi. Ezan Türkçeleştirildi, tekke ve zaviyeler kapatıldı. İlmiyle amil âlimler darağaçlarında şehid edildi. Şer`i kanunlar yasaklandı, İslam alfabesi yerine Latin alfabesi getirildi. Bu sırada Seyda`nın da medresesi kapatılıp asker kışlası haline getirildi. Bütün bu uygulamalara karşı mücadeleye kalkışan Şeyh Said kısa bir zamanda önemli başarılar elde ettiyse de nihayetinde yakalanıp idam edilerek şehid edildi. Rivayete göre bu kıyama Molla Hüseyin de talebeleriyle beraber katıldı. Silvan Şeyh Said`in eline geçince Molla Hüseyin buraya kadı olarak atandı. Kıyam bastırılınca Molla Hüseyin Diyarbakır`da İstiklal mahkemesinde yargılandı ve idama mahkûm edildi. Rivayetlere göre bazı ağaların araya girip bir teneke altın verilmesiyle Seyda serbest bırakıldı.


DEVRİM YASALARINA BOYUN EĞMEDİ
Seyda, tüm hayatı boyunca İslam`ın hükümlerine ve emirlerine azami derecede dikkat etmiştir. Ezanın Türkçe okunduğu dönemde Cuma günü bile camiye gitmeyerek gayr-i İslami olan bu uygulamaya karşı tavrını ortaya koyar. Bir keresinde Silvan Kaymakamı Seyda ile görüşmek ister; ama kaymakam farz ibadetlerini yerine getirmediğinden Seyda onunla görüşmez.
Bir keresinde Silvan müftüsü hükümetin işi sıkı tutuğunu ve Seyda`nın cami hücresinde öğrenci tutmaması gerektiğini söyler. Bunun üzerine Seyda öfkelenir ve: "Hayır! Vallahi ben öğrencisiz dayanamam" der. Talebeleri o sene her zamankinden daha fazla olur.


Molla Hüseyin, İslami hassasiyetlerinden dolayı çocuklarının devlet okullarına gitmesine izin vermemiştir. Hatta birkaç yıl çocukların okula kaydedilmesi için baskı kuruldu, Seyda bu baskılara rağmen çocuklarını okula göndermedi. Çocukları zorla kendisinden alınıp okula gönderilmesinler diye de onları alıp Zerbiyah Köyüne götürdü. Seyda hayatı boyunca şapka giymedi ve çocuklarının şapka giymesine de hiç bir zaman müsaade etmedi. Onlara Arabî ilimler öğretti.


Seyda"Ben namaz kılmayanı görmek istemiyorum" diyerek kendisini ziyaret etmek isteyen devlet ricaline tepkisini gösterirdi. O zamanın Silvan Kaymakamı üç kez Seyda`yı ziyaret etmek için geldi; ancak Seyda onunla görüşmedi. İnsanlar Seyda`ya: "Neden böyle yapıyorsun? Sana ve yakınlarına kin tutup zarar verirler" dediklerinde ise Seyda cevaben: "Allah beni ve benim yolum üzere olanları korur." demişti.


Seyda, camilerde Türkçe ezan okunduğu müddetçe cuma namazı kılınan camiye gitmedi. Ezan Arapça okunduktan sonra ise her cuma namazına gitti. Öyle ki yürüyemediği zamanlar birileri onu sırtlar camiye götürürdü.


MEVLİD PROGRAMLARINA DİKKAT EDERDİ

Seyda, Peygamber Efendimiz`in torunlarına hürmette kusur etmezdi. Onların huzurunda dizleri üzerinde dururdu. Peygamber Efendimiz`in mevlidine çok önem verirdi. Vefat edene kadar Mevlid yani Kutlu Doğum`un idraki için gayretini sürdürdü. Hazırladığı yemek ikramına köylerden de insanlar çağırırdı. "Bu küçük çocukların varken neden bu kadar fazla masraf yapıyorsun?" deyince, cevaben: "Babam bana hiçbir şey bırakmadı; ama şu anki durumumu görüyorsunuz. Allah Sübhanehu benim ve onların Razık`ıdır" derdi.


ESERLERİ
Seyda`nın "El-Kavlu`l-Mevsûk" "Şerhu`l-Verdeti`n-Naddâre fi`l-Mecâzî ve`l-İsti`âre" ve "Fethu`l-Celîl" gibi eserlerinin yanı sıra çeşitli konular üzerine yazdığı birçok şiirleri vardır.


VEFATI

Seyda, hicri 1375 miladi 1955 tarihinde vefat etti ve büyük bir kalabalık eşliğinde Silvan`daki Şeyh Halil mezarlığına defnedildi. (Allah onu rahmetiyle kuşatsın.)


Dipnot:
(1) Siirt`te Zokaydlı meşhur Şeyh Mahmud-i Zokaydî ve Şeyh Diyaeddin (Hazret) ile birlikte Üstad Bediüzzaman`ın hocalarından Molla Mustafa El-Bedevi`nin medresesinde eğitim almıştır.
(2) Medreselerde onlarca yıldır okutulan Şerh`ul Muğni kitabını bu zatın dedesi Şeyh Ahmed-i Meylani yazmıştır.