M. Ali Erdoğan
Selef ve halef ulemasının en üstünlerinden iMAM-I ŞAFiÎ
767 (Hicrî 150) senesinde Filistin`in Gazze şehrinde doğan İmam-ı Şafii`nin nesebi Hz Resulullah ile Resulullah`ın dördüncü atası Abdi Menaf `ta birleşir.
İmam-ı Şafii, daha beşikteyken babası vefat etmiş, akıllı ve saliha bir kadın olan annesi onu kendi gözetiminde yetiştirmiştir.
İki yaşındayken annesi onu asıl memleketleri olan Mekke`ye götürmüş, İmam orada ilim tahsiline başlamıştır.
İLİM TAHSİLİ
İmam-ı Şafiî Mekke`de 7 yaşına geldiğinde Ku`an-ı Kerim`i ezberlemiş, daha sonra ailesinin maddi imkânsızlıkları içerisinde Mescidi haram`daki hadis ve fıkıh derslerinden istifade etmiş, bir çok hadis ezberlemiş, 10 yaşına geldiğinde İmam-ı Malik`in Muvatta isimli eserini ezberlemiştir.
İmam, Mekke`deki bu ilk tahsilinden sonra, Arap edebiyatını öğrenmek için çölde yaşayan Huzeyl kabilesine gidip uzun bir süre burada kalmış Araplar arasında konuşulan en fesih Arapçayı ve ok atmayı bu kabileden öğrenmiştir. Huzeyl kabilesinden döndükten sonra Mekke müftüsü Müslim bin Hâlid Ez-Zenâ`dan ders almış, On üç yaşında iken, Harem-i Şerif`de "Bana istediğinizi sorunuz?" diyen İmam, On beş yaşında iken fetva vermeye başlamıştır.
İMAM-I MALİK`TEN İLİM TAHSİL ETTİ
İmam-ı Şafii 19-20 yaşlarındayken, Mekke valisinden tavsiye mektubu alarak İmam-ı Malik`e talebe olmuş, 9 yıl boyunca onun himayesinde ilim tahsil etmiştir. Bu sırada birçok İslam beldesini ziyaret eden İmam, ayrıca Mekke`ye sık sık gidip bilgili ve asil bir kadın olan annesini ziyaret etmiş, tavsiye ve dualarını almıştır. İmam-ı Şafii 29 yaşındayken İmam-ı Malik vefat etmiştir.
YEMEN KADILIĞI
İmam-ı Malik, vefat ettiğinde ilimde yüksek bir seviyeye gelmiş olan İmam-ı Şafii, maddi sıkıntılarını gidermek için bir işle iştigal etmek istemiş, o sıralarda Hicaz`da bulunan Yemen Valisi Mekke halkının tavsiyesiyle İmam-ı Şafiî`yi Yemen`e götürüp kadılıkla görevlendirmiştir. Kısa bir süre sonra, İmam söz konusu görevde iken Yemen`e zalim bir vali atanmış, Vali`yi kötü davranışlarından ötürü tenkid etmesi sebebiyle İmam`a kin besleyip fitne çıkaran Vali, Abbasi sultanı Harun Reşid`i İmam`a karşı kışkırtmak için İmam`ın rafizi olduğuna dair mektuplar göndermiştir. İmam`a Yemen`de pranga ve kelepçe takılarak Bağdat`a kadar bu şekilde getirilmiştir. Apar topar Harun Reşid`in huzuruna çıkarılan 34 yaşındaki İmam, güzel savunması ve İmam Muhammed Bin Şeybani`nin onun lehine şahidliği sebebiyle öldürülmemiştir. Bu sıralar İmam hakkında söylenilenlerle cevap olarak: "Eğer âlî Muhammed`i sevmek Rafızîlikse, iki cihan şahid olsun ki ben rafiziyim" demiştir.
TEKRAR İLME YÖNELMESİ
Bu olaydan sonra Bağdat`ta ikamet etmeye devam eden İmam-ı Şafii, Muhammed Bin Hasan`ın evinde kalıp onun kitaplarını bizzat kendisinden ders almıştır. Bağdat âlimleri ile ilmi münazaralar yapmış, İmam-ı Azam`ın talebesi İmam-ı Muhammed`den ders alıp istifade etmiş, hem Hicaz fıkhını hem de Irak fıkhını öğrenmiştir. Irak`ta kaldığı dönemde İmam Muhammed`den çok istifade ettiğini İmam-ı Şafii`nin kendisi de belirtmiş, hatta onu manevi babası olarak görmüştür.
İmam Şafii, Irak fıkhını iyice öğrendikten sonra, Hicaz`a gitmiş uzun bir müddet burada kaldıktan sonra tekrar Bağdat`a yerleşmiş, bu sıralarda başta İmam Ahmed Bin Hanbel, İshak Bin Raheveyh olmak üzere, Hicaz, Irak ve Mısır`da yüzlerce kişiye ders vermiştir.
İmam-ı Şafii 46-47 yaşlarındayken Mısır`a yerleşmiş, burada Bağdat`ta yaptığı ictihadlardan farklı ictihadlarda bulunmuş, zaman ve mekâna göre "Nass" olmayan hükümlerin değişeceğini savunmuştur.
USUL-U FIKIH İLMİNİ KURDU
İmam Şafiî ilk olarak fıkıh usulünü tedvin etmiş ve bu konuda "Er-Risâle" isimli eserini yazmıştır. İmam`dan önce de usul vardı, fakat sistematize edilmemişti. İmam, fıkıh ilminin kaide, usul ve ölçülerini tarif ederek sistematize etmiştir. İmam-ı Razi: "Mantık ilminde Aristo, aruz ilminde Halil İbn-i Ahmet ne ise, Usül-ü Fıkıhta da İmam Şafii`nin yeri odur" der.
İmam-ı Şafii`nin Irak`taki görüşlerini kapsayan "el-Hucce" ve Mısır`daki görüşlerini kapsayan "el-Ümm" isimli eserlerinin yanı sıra fıkıh ve hadise dair başka eserleri de vardır.
İmam-ı Şafii hazretlerinin rivayet ettiği hadis-i şerifler, Sahih-i Müslim`de, Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai, Sünen-i İbni Mace ve Sahih-i Buhari`nin ta`likatında yer almıştır.
Günümüzde İmam Şâfiî`nin mezhebi; Mısır, Güney Arabistan, Doğu Afrika, Filistin, Seylan, Endonezya, Cava, Filipinler, Malaya, Mâveraü`n-Nehir Horasan ve Kürdler arasında yaygındır.
VEFATI
İmam Şafii, 820 (hicri 204) yılında Mısır`da mayasıl (basur) hastalığına yakalanmış, Aşırı kan kaybından 54 yaşında vefat etmiş, Karafe kabristanında Mukattana dağının eteğine defnedilmiştir.
İbn-i Uyeyne`ye İmam-ı Şafii`nin vefat haberi ulaşınca; şöyle demiştir: "Eğer o vefat ettiyse, zamanın en faziletlisi vefat etmiştir."
İMAM-I ŞAFİİ HAZRETLERİ`NİN KIYMETLİ SÖZ VE NASİHATLERİ
» "Ruhsat ve te`viller ile uğraşan âlimden fayda gelmez."
» "İlim, ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin edilen faydadır."
» "Resulullahın ve Ashabının yolunda olmayanı havada uçar görsem, yine doğruluğunu kabul etmem."
» "Dünyayı ve Yaradanını bir arada sevdiğini söyleyen kimse yalancıdır".
» "Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır."
» "İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir."
» "Sadık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşa etmez."
» "Âlimlerin güzelliği, nefislerini ıslah etmeleridir, ilmin süsü, şüpheli şeylerden sakınmak, yumuşak olup, sertlik göstermemektir."
» "Hizmet edene, hizmet edilir."
» "Sadık dost ve halis kimya az bulunur, hiç arama!"
» "İlim öğrenmek, nafile ibadetten üstündür."
» "İlim öğrenmek için üç şart vardır: Hocanın maharetli, talebenin zeki olması ve uzun zaman."
» "Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde hased ve kin taşıyanlardır."
» "Başkalarını senin yanında çekiştiren, senin bulunmadığın yerde de seni çekiştirir."
» "Sırrını saklamasını bilen, işinin hâkimidir."