Hukukçu-Yazar Hüseyin Kurşun, yaklaşık 38 bin mahkûma tahliye yolunu açan yeni Kanun Hükmünde Kararname’yi (KHK) İLKHA’ya değerlendirdi. Kararın toplumun bütün kesimlerinin ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme olmadığını vurgulayan Kurşun, af ve af benzeri düzenlemelerde devletin hep kendisine karşı işlenen suçları değil, sadece vatandaşın vatandaşa karşı suçları affettiğini vurguladı.
Her fırsatta sadece halkın iradesini önemsediğini savunduğu dile getiren iktidarın böyle bir düzenleme yapmasının kendi felsefesi ve kuruluşu ile bağdaşır bir durum olmadığını belirten Kurşun, cezaevinde olan siyasi mahkumların, İslami davalardan dolayı yargılanan ve FETÖ mağduru olan Müslümanların bu kapsamın dışında tutulmasının büyük bir adaletsizlik olduğunun altını çizdi.
Resmi gazetede yayımlanan 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi ceza ve güvenlik tedbirlerinin uygulanması hakkında bilgiler veren Kurşun, belli yasaların bu Kanun Hükmünde Kararname dışında kaldığını belirtti.
Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan yeni düzenlemenin toplumun bütün kesimlerinin ihtiyacını karşılayacak bir düzenleme olmadığını vurgulayan Kurşun, “Çünkü siyasi davalardan dolayı içerde birçok insan var. Özellikle İslami dava mağdurları var. Biz isterdik ki, İslami davalardan dolayı içerde olan ve özellikle FETÖ mağduru olan Müslümanları da kapsasın.” dedi.
“Devlet kendisine karşı işlenen suçları affetmiyor”
Kurşun konuşmasına şöyle devam etti “Fakat ne acıdır ki halk iradesini önemseyen, demokratik devlet düzenini de her platformda dillendiren bir iktidarın böyle bir düzenleme yapması kendi felsefesi ve kuruluşu ile bağdaşır bir durum değildir. Çünkü hep denk geldiğimiz bir durumdur. Af veya af benzeri düzenlemelerde devlet kendisine karşı işlenen suçları affetmiyor. Buna karşılık vatandaşların birbirine karşı işlemiş olduğu suçlardan vatandaşın yerine geçerek affediyor veya bir takım af niteliğinde düzenlemeler yapıyor. Halk iradesini kutsadığı halde halkın yerine geçerek bunu yapıyor. Şimdi burada siyasi mahkumların ve özellikle İslami davalardan dolayı yargılanan ve FETÖ mağduru olan Müslümanların bu kapsamın dışında tutulması büyük bir adaletsizliktir.”
“Bu adil bir uygulama değildir”
Mahkum görüşlerinin iki aya çıkarılmasına sert tepki gösteren Kurşun, “Bu karar OHAL çerçevesinde alınan bir tedbir olmakla beraber bunun somut bir arka planı yoktur. Çünkü sanki normal görüşlerde mahkumlar kaçmış ve firari olaylar yaşanmışta böyle bir tedbir alınmış gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ancak böyle bir durum söz konusu değil. İnsanların içerde olan yakınlarıyla görüşmesinin kısıtlanması gerçekten insan hak ve özgürlükleri ile bağdaşmıyor. Bu konuda biz gerçekten bir açıklama bekliyoruz. Bunun somut ve tatmin edici bir açıklamasının olması gerekiyor. Bu adil bir uygulama değildir. Bunu anlamak da gerçekten çok zordur.” şeklinde konuştu.
“İslami camiaların FETÖ ile aynı kefeye konulması bir İslam düşmanlığıdır”
ABD destekli 15 Temmuz FETÖ/PDY darbe girişiminin ardından bazı çevreler tarafından FETÖ bahane edilerek İslami cemaatlerin hedef alınmasının bir algı operasyonu olduğuna da dikkat çeken Kurşun, İslami camiaların FETÖ ile aynı kefeye konulmasının altında aslında bir İslam düşmanlığının olduğunu belirtti.
İslam adına faaliyette bulunan insanların iyiliği ve hayrı adına faaliyette bulunan değişik İslami kurum ve kuruluşları FETÖ ile özdeşleştirmenin kasıtlı bir algı olduğunun altını çizen Kurşun, “Özellikle de kemalist kesimin bütün İslami camiaları, vakıfları ve dernekleri bir FETÖ yapılanması gibi görmesi ve böyle bir algı oluşturmasını anlamak gerçekten zor. Aslında FETÖ operasyonları üzerinden bütün İslami camiaların devlete sızma ve böyle güçlendikleri zaman FETÖ gibi bir kalkışma yapacakları yönündeki açıklamaları ben çok paranyokça buluyorum. Bana göre bu bir algı operasyonudur. Çünkü bu ülkede gerçekten sadece İslam adına faaliyette bulunan insanların iyiliği ve hayrı adına faaliyette bulunan değişik İslami kurum ve kuruluşları bu şekilde FETÖ ile özdeşleştirmek bence kasıtlı bir şeydir. Çünkü biz FETÖ’nün gerek akidevi yönde gerekse de ideoloji anlamda nerede durduğunu çok iyi biliyoruz. Diğer İslami camiaların FETÖ ile aynı kefeye konulması bir İslam düşmanlığıdır. Bu konuda söylenenler doğru değildir. İslami camiaların önde gelenleri çıkıp buna tepki vermelidir. Bu ülkede gayri resmi olan hiçbir İslami yapı yoktur.”diye konuştu.
“FETÖ’den mağdur olan sadece devletin kendisi değildir”
FETÖ ile mücadelede devletin sadece kendi güvenliğini değil, aynı zamanda FETÖ yargısının mağduru olan Müslümanlar ile ilgili de bir takım çalışmalar yapması çağrısında bulunan Kurşun, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Aslında Şahmerdan Sarı yada onunla özdeşleşmiş Vasat davası gibi benzeri davalarda FETÖ mağduru olan kesimlerin haklarını savunma anlamında her hangi bir direncin olmaması belki de hükümeti bu konuya duyarsız hale getirmiş olabilir. FETÖ mağduru olan kesimlerin dışında bu konuda yeniden yargılama talep eden ya da hükümetin bu konuda FETÖ yargısının mağduru olan kesimlerle ilgili dosyaların yeniden görüşülmesi ve o kararların geçersiz sayılması için Kanun Hükmünde Kararname çıkarması yönündeki talepleri FETÖ mağdurlarının dışında kimsenin dile getirmemesi gerçekten garipsenecek bir durumdur. Biz hükümete gerçekten Müslümanlar olarak ya derdimizi tam olarak anlatamıyoruz. Yada hükümet bu konuda duyarsız bir yaklaşım sergiliyor. FETÖ’den mağdur olan sadece devletin kendisi değildir. FETÖ’den bir o kadar da İslami kesimler zarar görmüştür. Dolayısıyla FETÖ ile mücadelede devlet sadece kendi güvenliğini değil, aynı zamanda FETÖ yargısının mağduru olan Müslümanlar ile ilgili de bir takım çalışmalar yaparak şuanda tutuklu bulunan FETÖ yargıçlarının vermiş olduğu kararların yeniden ve bağımsız bir mahkeme tarafından yeniden yargılamaya tabi tutması gerekiyor.” (İbrahim Koçyiğit- İLKHA)