■ Doğruhaber / Haber Merkezi
Kanun hükmünde kararnameyle Cezaevlerinden tahliyeleri kararlaştırılan 38 bin insanın içerisinde özellikle darbeyle suçlanan yargının mağdurlarının olmaması tepki çekti. Geçmişte mağdurların ceza almalarını sağlama adına soruşturmayı yürüten polis, iddianameyi hazırlayan savcı, muhakemeyi yapıp kararı veren hakim ve kararı onayan Yargıtay üyelerinin neredeyse tamamı yasadışı örgüt üyeliği ve darbeye teşebbüsten tutuklu veya mahkum oldukları bilindiği halde, bunun görmezden gelinmesinin izahının olamayacağı ifade ediliyor. Ergenekon-Balyoz davalarında darbeyle suçlananların dahi tümümün bırakıldığı bir ortamda İslami faaliyetlerinden dolayı içeride bulunanların görmezden gelinmesinin iyi niyetle açıklanamayacağı belirtiliyor.
‘ADALET` SINIFTA KALDI
Kalkınma konusunda ülkede büyük bir değişim sağlayan Adalet ve Kalkınma Partisi, adalet konusunda her zamanki gibi yine sınıfta kaldı. Cezaevindeki yüzlerce tutsak, Paralel çetenin mağdurları yıllardır yeniden yargılama beklerken, yapılan yeni düzenlemeyle hayal kırıklığı oluşturuldu. Bu durum kamuoyunda büyük tepkilere neden olurken Rehber TV`de ‘Gündem Özel` programında açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu iktidarın adaleti sağla(ya)madığını ifade etti. Resmi Gazete`de yayımlanan 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle bir düzenleme yapıldığını, böylece 38 bin kişiye tahliye yolunun açıldığını hatırlatan Yapıcıoğlu, düzenlemedeki amacın, cezaevlerindeki doluluk oranlarını hafifletmek olduğuna dikkat çekti.
FETÖ/PDY`NİN HÂKİMLERİ TARAFINDAN CEZAEVİNE ATILANLAR NE OLACAK?
Düzenleme kapsamının dışında kalan suçları sıralayan Yapıcıoğlu, FETÖ/PDY`nin hâkim ve savcıları tarafından cezaevine atılanları hatırlattı. Yapıcıoğlu, “Bugün, terör örgütü üyesi diye tutuklanan hâkim ve savcıların vermiş oldukları kararlarla cezaevlerine giren insanların önemli bir kısmı bundan istifade edemeyecek” dedi. Ergenekon ve Balyoz davalarından içeriye atılanlar için 2014 yılının başlarında cezaevinden çıkarılmaları için hükümet tarafından formül arayışına gidildiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Ordu içerisinde darbe yapmaya çalışanlar var ama hükümet bir yön değiştirdi. Hükümet sadece onlara yapılan haksızlıkları gördü, onların mağduriyetini ortadan kaldırdı. Peki, o hâkimler ve savcılar sadece o askerlere mi ceza verdiler? Bugün herkes görüyor ki her alanda meydan sadece kendilerine kalsın diye akla hayale gelmeyecek haksızlıklar yapmışlar ve bir sürü insanı da mağdur etmişler” diye belirtti.
‘ABARTIYORSUNUZ` DİYENLER ŞİMDİ ‘EKSİK SÖYLÜYORMUŞSUNUZ` DİYORLAR
Paralel yapının kamuda adeta kök salmasına neden olanın hükümet olduğuna işaret eden Yapıcıoğlu, “14 yıla yakındır iktidardasınız. Bu insanların kamuda bu kadar kök salmasına siz sebep oldunuz. Bu konuda en büyük günah sizin. AK Parti`lilere de söylüyorduk, ‘bakın emniyetin içerisinde bir şey mi oluşturulmuş yoksa emniyetin bizzat kendisi mi yapıyor, çok ciddi kumpaslar kuruluyor` diye. Olmayan delilleri ihdas ediyorlar, delil oluşturuyorlar. Suçsuz sebepsiz, bazı insanları yakalayıp, kendilerine göre gerekçeleri neyse, onlara kurdukları kumpaslarla, komplolarla hayatlarını zindan ediyorlar. Mahkemeye gidiyoruz derdimizi anlatamıyoruz. Hâkimler, savcılar çok ucube ucube karar veriyorlar. O zaman bize dedikleri şey ‘Abartıyorsunuz, devletin polisi, hâkimi niye böyle yapsın?` şimdi karşılaşıyoruz aynı kişilerle, ‘Eksik söylüyormuşsunuz` diyorlar.
FESAT ŞEBEKESİNİN YEDİĞİ SİLLENİN SEBEBİ ALDIĞI BEDDUALARDIR
Kanuni düzenlemeler yapılırken aslolanın adalet olması gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu hükümete yönelik eleştirilerde bulundu. Yapıcıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Siz bir kanun çıkaracaksınız, işte ‘Efendim kamuoyunun tepkisi veya batıdaki insanlar ne diyecek veya falanca kesimler ne diyecek` diye bazı insanları kapsamın dışında tutacaksınız. Eğer siz Allah-u Teâlâ`nın gazabını çekecek hareketlerde bulunursanız, eğer siz bu konuda Allah`ın huzuruna çıktığınızda ‘Allah bize ne der, bize nasıl bir soru sorar, biz nasıl cevap veririz` diye düşünmez de siyaseten ‘Falanlar bize ne der` diye düşünürseniz, onların yapmış olduğu zulümleri kaldırabildiğiniz halde kaldırmazsanız, onların zulmüne maruz kalmış olan mazlumlar size de beddua etmeye başlarsa siz de öyle bir sille yersiniz ki nereden geldiğini bile anlayamazsınız. Kendinize de millete de yazık etmeyin. Fesat şebekesinin bu kadar şiddetli bir sille yemesinin de en büyük sebebi zulmettiği insanların yapmış olduğu beddualardır. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum ve hükümeti de buradan uyarıyorum.” diye konuştu.
ÖRNEĞİNİZ HZ. YUSUF (A.S.) OLSUN
Kendisine, “İslami kimliğinden dolayı paralel yargı ve emniyetin kumpaslarına, maruz kalmış insanlar ne zaman çıkacak” diye sorulduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, “Pek çoğuna da şunu söylemişimdir: Siz bu soruları ne zaman sormaktan vazgeçerseniz belki o zaman çıkarlar ve onlara şunu hatırlatıyorum. Hz Yusuf`un kıssasını hatırlasınlar. Hani Hz Yusuf, Mısır zindanlarındayken zindandaki iki kişi rüya görür ve rüyalarını tabir ederken birisine der ki; ‘Zindandan çıkacaksın, Mısır`ın melikine sen üzüm sıkacaksın, sen yeniden o işine döneceksin. Ve sen efendinin yanında beni an` Böyle bir beklenti içerisine girdiği için o zamana kadar belki üç yıl içerde kalmıştır ancak yedi yıl daha Mısır zindanlarında kaldı. Mümin kişi insanlardan hakkını isteyecek fakat asıl failin Allah-u Teâlâ olduğunu hiçbir zaman unutmayacak, Sadece ondan isteyecek” ifadelerini kullandı.
BU VEBAL HÜKÜMETİ DE DÜŞÜREBİLECEK BÜYÜK BİR VEBALDİR
Düzenlemeden paralel örgütün kumpası ile cezaevine atılanların da yararlanması gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu : “38 bin kişinin nasıl önünü açtılarsa yine tek maddelik bir düzenlemeyle diyebilirler ki; ‘Görevden uzaklaştırılan veya tutuklanan polislerin altına imza attıkları ne kadar evrak varsa bu evraklar şüpheli hale gelmiştir.` Bir komisyon bunları inceleyip bunlarla ilgili olarak en azından yeniden yargılamanın yolunu açabilir, açmalıdır. Yoksa bu vebal hükümeti de düşürebilecek büyük bir vebaldir” şeklinde konuştu.
BU YASA ADALET İLE UYUŞMUYOR
671 Sayılı Kanun Hükümde Kararnameyle Denetimli Serbestlik kapsamında yapılan düzenlemeye bir tepki de hukukçu Kaya Kartal`dan geldi. Bu çalışmanın adalet ile uyuşan bir yönünün olmadığını ifade eden Kartal, düzenlemenin cezaevlerinde yer açmak için yapılan bir çalışma olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Gasptan, hırsızlıktan, adam yaralamadan, dolandırıcılıktan giren insanlar çıkarılıyor, oysaki paralel yargı dediğimiz ya da brifingli yargı dediğimiz yargının gerçekte esas olarak hakim olduğu yer DGM`lerdi, Özel Yetkili Mahkemelerdi, Ağır Ceza Mahkemeleriydi… Yeni düzenlemeyle bu yapının etkili olduğu siyasi dosyalar ve bu mahkemelerin verdiği kararlar göz ardı edildi.
TOPLUMSAL BEKLENTİYE UYGUN DEĞİL
Paralel yapı mağdurlarının mağduriyetinin giderilmesi namına düzenlemede bir maddenin olmamasını çok büyük bir eksiklik olarak değerlendiren Kartal şöyle konuştu: “Öyle bir düzenleme yapıldı ki bu adamların asıl işlevsel olduğu yerlerde -ki siyasi dosyalardır bunlar- ceza almış insanların dosyalarına müdahale yok, bunlar yatmaya devam etsinler, deniliyor. Ama paralel yargının ya da brifingli yargının alanına girmeyen, pek önemsenmeyen, asliye ceza ya da ekonomik suçlarla ilgili buralarda bir tür af kanunu çıkarmış oldular. Bu durum toplumsal beklenti ile uyumlu değildir. Yıllardır 28 Şubat yargı kararları düzelsin diye bağırıyoruz, siyasiler de güya buna destek veriyorlardı. Ama maalesef beklenen gerçekleşmedi”
BU BİR AKIL TUTULMASI
15 Temmuz darbesine karşı direnen İslami kesimin bu yasanın çıkması sürecinde büyük bir beklentiye girdiğini ve yakınlarının bu düzenlemeden faydalanamayacağını öğrendiğinde çok üzüldüğünü ifade eden Kartal, “Şu anki düzenlemenin kimseyi tatmin etmediği apaçık ortada. Özellikle mağdur olan geniş bir siyasi dava yelpazesi var. Çok farklı görüşlerden farklı İslami gruplar, 28 Şubat sürecinden 2013`e kadar alabildiğine hâkim bir şekilde yargıda mağduriyetler yaşandı ve şu an dile getiriliyor. Toplumda da bu manada ciddi bir beklenti oluştu, mesela bugün beni 15-20 kişi aradı ‘ya ne oldu? Neden bize bir fayda sağlamadı, bu af diye?` insanlar ‘biz bu darbeye direndik, darbeye karşı biz çıktık sokaklara, bu darbe temelde bizi muhatap alıyordu, ona rağmen bir düzenleme yapıldı ve biz neden yararlanamıyoruz` diye soruyorlar. Ve açıkçası buna cevap da veremiyoruz. Cevap verilebilecek gibi değil çünkü. Tam bir akıl tutulması maalesef” diye konuştu.
DAHA NE BEKLENİYOR? BUGÜNDEN DAHA MÜSAİT BİR ZAMAN OLABİLİR Mİ?
Bu kararın siyasi gerekçesinin kimseyi ilgilendirmediğini ifade eden Kartal, toplumsal bir beklenti ve meşru bir zemin oluştuğu halde bu düzenlemenin pek çok kalbi kırdığını ifade etti. Hukukçu Kaya Kartal şöyle devam etti: “Her türlü dosyadan insanlar çıkacak ama 28 Şubatta ya da sonrasında paralel yargı mağduru dediğimiz insanlara bir fayda dokunmayacaksa bu doğru değil. Yani şu anki mesele bu. Bu düzenleme ile İslami kesimlerin kalbi kırıldı. Bir sürü insan beni aradı ve ‘şimdiye kadar hadi neyse ama bugünden daha müsait bir zaman olabilir mi?` diyor insanlar. ‘Daha ne bekleniyor bu mağduriyetler neden giderilmiyor. Toplumsal bir beklenti oluşmuşken bunun meşru bir zemini de varken neden bu yapılmıyor?` diye soruluyor”
Bu düzenlemenin sırf cezaevlerine yeni gelen paralelcilere yer açılsın diye yapıldığını ifade eden Kartal, dünyanın hiçbir yerinde hukukla izah edilemeyecek, mantık hatalarının olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı: “Toplumsal beklenti karşılanmıyor, ailelerin beklentisi karşılanmıyor, içerde 25- 26 yıldır yatan insanlar var. Çocukken 18-19 yaşlarında cezaevine girip hala yatan insanlar var, bunların beklentileri karşılanmıyor, ama sadece ‘cezaevlerinde yer açalım` refleksi ile yapılan adaletten uzak bir çalışma… 3 bine yakın hakim-savcı içeri tıkıldı, ceza verdiği insanlarla birlikte yatıyorlar şu an. Bu, hukuk mantığıyla, dünyanın hiçbir yerinde izah edilemez”
YENİDEN YARGILAMANIN YOLUNU AÇMALIDIR
38 bin kişinin yararlandığı bu düzenlemeden İslami hizmetlerinden dolayı cezaevinde bulunan Müslüman tutsakların istifade ettirilmemesinin çok büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden Şehid ve Tutuklular ile Dayanışma Platformu Sözcüsü Recai Yurdan ise “Hükümetimiz daha genişletilmiş bir “af paketi” veya yeniden yargılanma sürecini ivedilikle başlatmalıdır. İçeride mağdur ve mazlum konumunda olan tüm siyasi mahkûmların özelde de İslami kimliklerinden dolayı içeride mağdur olan kardeşlerimizin en kısa zamanda mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir. 28 Şubat cuntasının fişlemeleri veya Örgütün(PKK`nin) saldırılarından dolayı nefs-i savunma durumunda kalmak zorunda kalan mahkûmların, özgürlüklerine kavuşmaları, sosyal barışımızın tesisine ve ‘birlikte yaşama` idealine daha uygun düşeceği kanaatindeyim” şeklinde konuştu.
BU EMPERYALİST ÇETE TÜM İSLAMİ GRUPLARI HEDEF ALDI
90`lı yıllardan bu yana paralel çetenin yargıda örgütlendiğine dikkati çeken Yurdan, bu örgütün emir ve direktifleri doğrultusunda hareket ettiği kanun tarafından tespit edilen hâkim ve savcıların geçmişte baktığı dosyaların bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Yurdan, yurt dışında yaşamak zorunda bırakılan mağdurların da bulunduğuna dikkati çekerek şunları söyledi: “Yılardan beri yargıyı ele geçirerek Türkiye`de yargısız infaz yapan paralel çetenin baktığı bütün davalar düşürülmeli ve yok sayılmalıdır. Bu emperyalist çete özelikle kendilerine tehlike gördüğü bütün İslami oluşumlara kumpas kurarak zindana atılmalarına, hicret etmelerine sebep oldu. Metin Kaplan davası, Hizbullah davası, Umut davası, Sivas davası, İhya Der- Vahdet Der ve diğer STK hizmeti veren Müslümanlara düzenlenen kumpaslar mutlaka ortaya çıkarılmalı ve bu kumpasları kuranlar yargılanmalıdır. Ayrıca bu dosyalardan dolayı suçlanan ve paralel yargıya güvenmediği için kendi ülkesi dışına çıkmak zorunda kalan, mahkûmiyet cezası alan ile cezaevinde bulunan hasta mahkûmların sorunları da acilen giderilmedir.”