İnfak kelimesinin aslı ne-fe-ke'dir. Ne-fe-ke kökünden kelimeler Kuran'da 111 yerde geçmektedir ve infak etmek, vermek manasına gelir. İnfak bir davanın olmazsa olmazlarından bir tanesidir. Davada infak demek o davanın bir adım daha ileri gitmesi demektir ve bu davada infak gerektiği yerde maddi gerektiği yerde manevi olmalıdır.
İnfakı iki kısma ayırabiliriz:

1- Maddi İnfak: Maddi infak tıpkı Hz. Ebubekir misali dava için gerekirse malımızın hepsini infak etmektir. Allah Azze ve Celle bir kimseyi imtihana çekmek istediğinde çeşitli imtihanlarla onu imtihana çeker. Bu imtihanların arasında mal ile imtihanda vardır. Ve bu mal ile onun infak etmesini ister. Biz Müslümanlar maddi infakta Allah Azze ve Celle'nin şu ayeti kerimesine muhattap oluyoruz: "Onlar gayba inanırlar. Namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan (Allah yolunda) infak ederler." (Bakara süresi 3. Ayet)
Evet. Biz Müslümanların bu ayette geçen onlara verdiğimiz mallardan infak ederler kısmından anlayacağımız ayette de geçtiği gibi bu mal, makam, servet ve mülk olabilir.

2- Manevi infaka gelince: Buradaki kasıt Allah Azze ve Celle'nin dünya zenginliği vermeyip bilakis kalp ve gönül zenginliği verdiği infak kısmıdır. Bu kısımdan infak eden kimseler herhangi bir dünya malı vermeyip aksine kendilerinde bulunan güzel yetenekleri yüce Allah'ın dinine hizmetkar kılıp bu yolda kendi yeteneklerini seferber ederek bu dine hizmet verme infağıdır. Evet. İnsanın elinde bir malı, makamı, mülkü ve serveti olmayabilir. Ama bu onun infak etmeyeceği manasına gelmez. İnsanoğlunun elinde hangi yeteneği varsa bu yeteneğini İslam`a hizmetkar kılarak infak yapmalıdır.

Evet bilindiği üzere Ramazan ayını yani Müslümanların zekatlarını ve mallarını infak ettiği infak ayını idrak ediyoruz. Okul okuyan, medrese eğitimi gören bilinçli genç Müslüman kardeşlerimizin ellerinde maddi olarak bir şey olmasa da manevi infak grubuna giriyorlar. Bu öğrenci kardeşlerimizde okudukları okul zamanında, medrese eğitim tedrisatını gördüğü zamanlarda elde ettiği, elinde olan ilmin zekat ve infakını vermelidirler. Özetle, davada infak maddi ve manevi kuvvetimizi davaya hizmetkar kılıp davamıza katkıda bulunmalıyız. Alim, insanlara hakkı göstererek, zengin malını infak ederek bu hayır yolculuğunda yerini almalıdır.

Evet kardeşim. Nasıl ki solmaya yüz tutmuş bir çiçeğe su verdiğinde aniden canlanıyorsa, davada da infak su misali  davaya aynı canlılığı ve enerjiyi verir. Yüce Allah bizi her azasıyla İslam`a hizmet edenlerden eylesin. Allaha emanet olunuz...

Hüseyin Sayhar / Şanlıurfa (Viranşehir) - Yaş: 19

 

Genç Yazarlar ile HASBİHAL

Şanlı Urfa İlimizin Viranşehir İlçesinden Hüseyin SAYHAR Kardeşimiz: Bütün düşünürler dünyayı ikiye ayırır: Kutsal dünya ve kutsal olmayan.Felsefi olarak böyle tanımlanırken dini olarak dünya ve ahiret olarak tanımlanır.
Bu tanımlara bakıldığında herkes kendi anladığına göre dünyayı yorumlar:Kimi dünyayı boş görür kimi bütün hayallerini dünyada gerçekleştirmek ister kimi sadece ahireti düşünür.Oysaki dünya ve içindekiler Allah katında bir imtihan vesilesi deyim yerindeyse bir tarladır, bir azık aracıdır.
Eğer bizler insan olarak dünyada yaşıyor burda havayı teneffüs ediyorsak  dünya bizim için önemlidir.Neden?Çünkü burda atacağımız adım, aldığımız nefes ahirete bir yatırımdır. Dünyayı sahabelerin hayatına bakarak daha iyi anlayabiliriz.Hurma tarlalarını, su kuyularını satın alan sahabeler köle azad ederek en güzel infakta bulunmuşlardır.Ekonomi çağında yaşadığımız için inançlı insanların maddiyata sahip olmaları sorun değil infak yapmamaları en büyük problemdir.
Duygularınızı güzel ifade etmişsiniz.Teşekkürler.Yeni paylaşımlarınızı bekliyoruz. Allaha emanet olunuz.