Sadık Yıldız / Doğruhaber
Bu coğrafya, ne korkunç zulümlere şahitlik etti, ne baskılar yaşadı! İnsanlar zorla sosyalist propagandalara maruz bırakıldı. Cami minberleri kirletilip Allah`ın adını anmak yasaklandı. Milli duygular ırkçılık sosuyla sosyalist sofralara meze yapıldı. Bir yandan devletin içindeki kirli odaklar bir yandan devletin karşısına dikilen çapulcular bir mengene gibi ezdi geçti. Mazlumlar sahipsiz ve güçsüzdü, umutlarını kaybetmişlerdi.
Kim buna dur diyecekti? Su yerine akar, kâbus biter miydi?
Hesaba katmadıkları imanlı yürekler vardı ve zulme direnen, koyun gibi güdülmeyi kabul etmeyen, yağmur nereye yağsa tarlasını oraya taşımayan izzetli insanlar…
Dedik ya izzetli insanlar var bu topraklarda diye, işte bunlardan biri de İhsan Özdemir.
Diyarbakır`ın Çınar ilçesine bağlı Botika köyü ve 90`lı yıllar. Havalar sıcak, yürekler yangın yeri. Gündüz tarlasına giden ve akşam eve gelince dinlenemeyen, işini gücünü bitirmiş ve huzur içinde başını yastığa koyamayan bir köy. Kürdistan`daki birçok köy gibi… Tehditler havada uçuşuyor. Düşman kalleş olduğu için, izzet ve onurunu çiğnetmek istemeyenler gece gündüz tetikte olmalıydı. Baskınlar ve saldırılar, pusular ve mayınlar art arda geliyordu. Nice erler toprağın bağrına düşmüştü, geride destanlar bırakarak.
Evet, tehdit edilmişti Botika köyünün onurlu aileleri. Örgüte boyun eğmeleri gerekiyordu. Yoksa ölümlerden ölüm beğeneceklerdi. Dünya kördü, insanlar sağır, rüzgâr dilsizdi. Feryat etseler dağlar yıkılır mıydı bilinmez ama Taif her daim hatıralardaydı. Ve bela Resul`e (sav) gelmişse, kendileri gocunmayacak, en güzel şekilde sabredeceklerdi. Varsın kimse duymasın, görmesin ve haykırmasın. Üç maymun ya da tek maymun ne fark ederdi.
Botika köyü bir gece baskına uğramıştı. Hedefte birkaç dindar aile vardı; o gece yok edileceklerdi. İşte azade erler böyle anlarda çıkar meydana! Hür bin Adiyy gibi…
İhsan Özdemir her kesin sessizce izlediği o katliam filmini izleyemedi. Durdurmalı ve tarihin kara yazgısını değiştirmeliydi. Değiştirdi de, canı pahasına…
Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış ve bir ay sonra yani 14 Ağustos günü 1992`nin yaz sıcağında şehadet şerbetini içti. Geride ne mi bıraktı?
Değerli ne varsa alıp götürdü, dünyanın bütün kirlerini ise gömdü toprağa. Vicdan ve Cesaret denilince hep Şehit İhsan Özdemir anıldı. Dahası, Rabbinin lütuf ve keremi…
Daha ne olsun!
Kutlu olsun şehadet sana ey İhsan Abi!