Hamas hareketinin Kahire’de diğer gruplarla bir araya gelerek, işgale karşı halk direnişi konusunda uzlaşması bazılarının bunu hareketin silahlı direnişi bıraktığına yorumlaması kanaatimce realiteye aykırıdır. Çünkü böylesi önemli bir konuda yerel, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri siyasi kramplar geçirmeden daha dikkatli ve derinlemesine okumak gerekiyor.
Kanaatimce Hamas hareketinin şimdilik halk direnişini öne çıkarıp silahlı direnişi ertelemesinin arkasında yatan birkaç sebep vardır. Onları şöyle sıralamak mümkündür:
 
1. Başta Mısır olmak üzere devrim baharının estiği Arap ülkelerinde işlerin yoluna girmesini ve söz konusu ülkelerin iç yapılanmalarını tamamlamalarını beklemek. Bu devletlerin, özellikle de Mısır`ın bunu gerçekleştirdikten sonra işgale karşı Filistin halkına yardım etmesi için hiç de kısa sayılmayacak bir zamana ihtiyaç var.
 
2. Siyonist rejimin atılan füzeleri bahane ederek Gazze’ye karşı yeni bir savaş açma tehdidini boşa çıkarmak. Siyonist işgal rejimi 2008-2009 yılları arasında başlattığı savaşta bu gerekçenin arkasına sığınmıştı. Siyonist liderler o zaman bu savaşla Hamas hükümetini düşürerek füzelerin atılmasını engellemek istediklerini ifade ediyorlardı.
 
3. Gazze savaşında askeri alt yapısı önemli ölçüde zarar gören Hamas’ın askeri kanadının toparlanarak, önümüzdeki dönemde çıkacak muhtemel bir savaşa daha hazırlıklı olması arzusu.
 
4. Yine Gazze savaşında yerle bir olan Gazze`nin imarı için Filistin hükümetine nefes aldırma düşüncesi. Savaşla birlikte enkaza dönüşen Gazze’deki insanlar büyük sıkıntılar çekiyor.
 
5. Fetih’in uzlaşı anlaşmasını imzalamama bahanelerini ortadan kaldırmak ve düşmanla daha fazla görüşme yapmasının önünü tıkamak.
 
6. Hareketin Batı Yaka’da kalan askeri birimlerine karşı takip ve tutuklamaların son bulmasını sağlamak. Şu sıralarda Batı Yaka’da Siyonist hedeflere karşı askeri operasyonlardan bahsetmek adeta siyasi intihar gibidir.
 
Hamas’ın silahlı mücadeleyi şimdilik erteleyip, buna karşılık halk direnişini öne çıkarması için bu saydığımız nedenlerin yeterli olduğunu söyleyebiliriz. Hatta daha saymadığımız bir çok neden var. Hareketin şu an bu stratejiyi benimsemesi; hareketin Filistin halkına ölüm, yıkım ve katliamdan başka bir şey getirmediğini dillendiren muhaliflerinin ağzını da kapattı.
Gerçi bu suçlamalar yeni değil. Hamas 1987 yılında taş intifadasını başlattığında aynı zihniyete sahip kişiler hareketi 1965 yılında başlatılan silahlı direnişi toprağa gömmekle suçladılar. Bu kişiler, 1987 yılında bu kez silahlı direnişi resmen ilan ettiğinde ise hareketi Filistin halkına saldırı, cinayet, katliam, ambargo ve yıkım getirmekle suçlamaya başladılar.

Hamas hareketini silahlı direnişi bırakmakla suçlayanların Siyonist liderlerin özellikle bu dönemde yaptıkları açıklamaları incelemelerini tavsiye ediyoruz. Siyonist işgal rejimindeki siyasi ve askeri liderler önümüzdeki dönemde kaçınılmaz olacak bir savaşta hezimete uğramamak için Hamas hareketinin toparlanıp daha fazla silahlanmasına mani olmak amacıyla Gazze’ye karşı yeni bir saldırı başlatılmasının gerekli olduğunu açıkça ifade ediyorlar. Siyonistlerin bu açıklamaları Hamas muhaliflerinin bu saatten sonra susmalarını zorunlu kılıyor. Bundan sonra Hamas’ı silahlı direnişi bırakmakla suçlamaya kalkışmasınlar.
****
Hamas hareketinin direniş konusundaki stratejisini ve silahlı direnişi bırakıp bırakmadığını anlamak için hareketin sivil ve askeri kanatlarından yetkili iki kişinin açıklamalarına bakmak yeterli olacaktır. Önce Başbakan Heniyye’nin değişik vesilelerle yapmış olduğu iki açıklamayı sunuyoruz:
 
“Büyük komutan Selahuddin Eyyubi’nin fetihten önce minber yaptırması gibi biz de yakında özgürlüğe kavuşacak Mescidi Aksa için minber hazırlanması için ilgililere talimat verdik. Allah’ın vadinin gerçekleşeceği, Kudüs’ün yeniden fethedileceği ve Tevhid bayrağının surlarında dalgalanacağı anın çok yaklaştığına inanıyor ve bu konuda Allah’a güveniyoruz.” “Nehirden denize kadar işgal edilmiş bütün Filistin topraklarını özgürleştirmenin ve işgalciyi bu topraklardan kovmanın yolu silahlı direniştir. Açık ve net olarak söylüyoruz. Toprağımızı kurtarmanın tek yolu silahlı direniştir. Direnişi esas alan Hamas hareketi bugün göz ardı edilemeyecek bir noktaya gelmiştir. Hareket geçirdiği süreçte Filistin halkının ilke ve hukukunu koruma noktasında emin olduğunu kanıtlamıştır. Bir gün Filistin’in Gazze, Batı Yaka veya Doğu Kudüs’ten ibaret olduğunu söylememiştir. O işgal altındaki bütün Filistin topraklarını işgalden kurtaracağını taahhüt etmiştir; dün bunu seslendirdiği gibi bugün de bunu seslendiriyor.”
 
Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde ise 28 Aralık`ta Furkan savaşının yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada şunları söyledi:
 
“Kassam Tugayları Furkan savaşının yıldönümünde Filistin halkına ve İslam ümmetine verdiği söze bağlı olduğunu bir kez daha yineliyor. Kassam ilkelerine bağlı kalmaya devam edecek; toprağını, halkını ve mukaddesatını savunmak için son kurşuna kadar savaşacaktır. Bunun yanında düşmana karşı savaşı sürdürmek için savaş gücünü geliştirmekten de geri durmayacak. Düşmana asla teslim olmayacaktır.”
 
Cemal Ebu Ride
Filistinhaber