Hamd âlemlerin Rabbi eşi ve benzeri bulunmayan her şeye Kadir yüce Allah azze ve celleye mahsustur.

Salat ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed Mustafa (sav), onun pak âline, ehli beytine, ashabına ve de onlara tabi olan tüm Müslümanların üzerine olsun.

Değerli Doğruhaber gazetesi! Öncelikle sizi ve okuyucularınızı Allah`ın selamı ve Rahmeti ile selamlar geçmiş bayramınızı tebrik eder hayırlara vesile olmasını Rabbi Rahimden dilerim.

Zindan da bayram çok sıkıcıdır. Cezaevleri devletin resmi bir kurumu olduğundan bayram tatilinde cezaevlerindeki resmi işler de son buluyor. Tatil süresi boyunca odalarımızda günlük rutin uğraşlarımızla günümüzü değerlendirmeye, faydalı ve hayırlı geçirme çabası ve gayreti içerisinde Rabbimize kulluk ediyoruz.

Cezaevinde bayram görüş günlerimizin olduğu günlerdir. Sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz görüş günleri mahkumun sevinçli olduğu günlerdir.

O sevinçli anlarımızdan birini bugün yaşadım. Daha önce de yazmış olduğum bir yazımda size Kübra diye birinden söz etmiştim. Bugün istiyorum ki size Kübra`yı tanıtayım.

Kübra 12-13 yaşlarında hafızlık eğitimi alan çok sevimli ve tatlı bir kızdır. 1,5 yıldan uzun bir süredir cezaevindeki yusufileri sürekli ziyaret ettiğinden yusufilerden onu tanımayan yok gibi. O da yusufileri tanıyıp seviyor. Abisi Musap sürekli Radyo ve Tv`de yayınlanan istek programlarına mesaj gönderip yusufileri ne kadar çok sevdiklerini dile getiriyorlar.

Kübra ile bugün yaptığımız sohbet çok ilginçti. Gerçek adı ‘Havva` olmasına rağmen Kübra ismini kullanma sebebinden Hafızlık kursunda birlikte eğitim aldığı arkadaşlarına kadar bir çok konuda konuştuk. Kendisine ‘Havva` diye seslenmemden rahatsızlık duyduğunu söyleyince birkaç kez ona takıldıktan sonra konuyu değiştirdik.

Kübra`yı tanıyorlar. Onun kalp rahatsızlığı olduğunu bilirler. Bu tatlı ve güzel kızın bir de inadının olduğunu gördüm. İnatçı bir kişiliğe sahip olması beni bile imrendirdi. İnsan inatçı birine nasıl olur imrenir demeyin. Dinleyin!

Kübra hasta olmasına rağmen o hasta olan kalbi Kur`an nuruyla parıldıyor. Kur`an`a olan sevgisi onu aşığından ayrılmayan bir maşuka çevirmiş, şu ana kadar 8 cüz ezberlediğini söyleyince buna çok şaşırmıştım. Hasta haliyle 8 cüz ezberlemesi başlı başına bir başarıdır. Bu başarının sebebini sordum. Bana “derslerimi ihmal etmiyorum. Çok zorlandığım anlarda bile vazgeçmiyorum. İnat edip dersimi ezberliyorum. Kaç gündür 22 saat ezber yapıyorum.” Dedi. Başta ben de inanamadım. Günde 22 saat ders mi çalışılır diye sordum. “Evet” dedi. İnat ediyorum dedi. İşte benim imrendiğim inat bu.

Kübra bu saf ve temiz fıtratıyla binlerce öğrenciden sadece bir tanesidir. “Çocuktan al haberi” dedikleri gibi ben de haberleri Kübra`dan alıyorum. Ders arkadaşlarının özel selamlarını bana ilettiği zaman bu kızlarımızın ve hocalarımızın selamlarını tüm yusufi abilerim adına kabul edip kendilerine sevgi ve muhabbetlerimizi gönderiyorum. Kübra bana bu sefer de (Allah beni affetsin kızımızın ismini unuttum) Kıray`dan selam getirmişti. Onun şahsında tüm kız ve erkek öğrencilerimizi Allah`ın selamı ve rahmeti ile selamlıyoruz.

Sizinle paylaşmak istediğim bir başka konu da yine Kübra aracılığıyla öğrendiğim bir şeydir. Kübra`nın hastalığına rağmen “Hocaların sana iyi davranıyorlar mı?” diye sordum. Kübra gibi bir kız ve erkek çocuklarımızı eğiten ve onları birer yürüyen Kur`an yapan hocaların bazılarının Yusufi abilerimizin çocukları olduğunu öğrenmem benim için bir başka sevinçti.

Kübra`dan kendilerine hafızlık dersini kimin verdiğini sordum. Yusufi abilerimizden Ömer Saruhan abinin iki kızı dedi. İçimden Rabbime şükürler edip durdum.

Daha önce de aileme örnek olarak ‘aile dostumuz ve uzak akrabamız olan abilerimizden Ali Çelik abimin iki kızının “Arapça eğitimlerini tamamlayıp icazetlerinin ardından Arapça dersi verdiklerini” övünerek anlatıyordum.

Bunları size niye anlattım biliyor musunuz? Bunları anlattım çünkü asıl gurur duyulacak kişiler bu kızlar ve onları yetiştiren annelerdir. Bizleri Yusufi olduğumuz için “Kahraman, fedakâr vs.” gibi sıfatlarla niteleyenler asıl kahramanları görmüyorlar. Biz Yusufilerin bile en büyük destekçisi eşlerimiz ve çocuklarımızdır. Bizim geride bıraktıklarımıza dört elle sarılan bu fedakârlar şahsım için gurur ve sevinçtir. Rabbim onlardan ve de hizmetlerinden ebeden ve daimen razı olsun. Eğer kabul ederseniz medreselerde gerek hafızlık gerekçe Arapça dersi veren hocalarına birkaç söz söylemek isterim.

Değerli hocalarım! Cennetmekân bacı ve kardeşlerim! Sizler nasıl bir hizmet gördüğünüzün farkındasınız. Benimkisi ise sadece bir hatırlatmadır. Rabbimizin buyurduğu gibi “sen öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.” Ayetine binaen derim ki medreselerde öğrencilere ders veren hocalarım! Bilsem ki öğrencilere edeceğim nasihat onlarda bir değişime vesileye sebep olacak emin olun ki onlara elimden geldiğince nasihat ederdim. Ne var ki öğrencilerinizin tamamı genç ve körpedir. Sizin gibi nasihatin kıymetini anlayamazlar. Bu yüzden sizinle konuşmak istedim.

Kadri yüce mümtaz hocalarım! Bu dünyada ve de ahirete yönelik en hayırlı yatırım insandır. Her türlü metaa yapılan yatırımın menfaati birkaç iken insana yapılan yatırımın haddi hesabı yoktur. İnsan çok farklı bir kişiliğe sahiptir. Bu yüzden onun eğitimi zorlu ve meşakkatlidir. Ders verdiğiniz öğrenciler sizin kıymetinizi idrak edemeyebilir. Sizi üzebilir. Onun üzerine titremenize bir anlam vermeyebilir. Derslerdeki disiplin ve ciddiyetinizden rahatsız bile olabilirler. Bunlar sizin imtihanınızdır. Her şeye rağmen sabırla, sevgi ve şefkatle öğrencilerimizi eğitmeye devam ettiğiniz müddetçe üstün olan sizlersiniz. İnsan eğitiminin ne denli önemli olduğunu bilmek isterseniz gönderilen peygamberlerin hayatlarına bir göz atın.

İnsanın eğitimi için gönderilen peygamberlerin görevlerinden biri de kendilerine iman edenleri eğitmeleridir. Sizler peygamber varisi, peygamber tezgâhının insan eğitiminin hocaları olarak vazifenizin kutsal olduğu kadar zorlu olduğunu da bilin. Peygamber tezgâhından geçen Evliyaların şahı Hz. Ali (RA) efendimizin, “bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” sözü yabana atılacak bir söz değildir. Peygamber Efendimizin “sizin en hayırlınız Kur`an`ı öğrenen ve öğreteninizdir.” sözünü bilmeyenimiz yok herhalde. İşte sizler bizim en hayırlımız olarak gelecek nesillerin en hayırlılarını eğittiğinizi bilin. Bunun şuurunda olduğunuzdan da eminim.

Değerli hocalarım! Allah azze ve celle şöyle buyuruyor. “Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti). O ağaç Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.”

Güzel bir sözü sizin yetiştireceğiniz güzel bir insanla kıyas edin. Yetiştireceğiniz güzel bir insan âleme kök salar. Her tarafta sizin verdiğiniz güzel koku ile insanların hidayetlerine vesile olurlar. Her biriniz kendi medresenizin bahçıvanısınız. Bahçıvanlar nasıl ki çiçeklerine gereken önemi vererek onları yetiştirip insanların beğenisine sunar sizler dahi yetiştireceğiniz medrese güllerine ve bülbüllerine gereken önemi vermelisiniz. Bunlar kolay kolay yetişmez. Bunların zahmetini çekmeden, dert ve kahırlarını çekmeden onları istediğiniz seviyeye getiremezsiniz. Siz öğrenciler için ders anlatan birer öğreticisiniz. Daha çok şey ifade ediyorsunuz. Gecenizi, gündüzünüzü ve istirahatınızı sarf ettiğiniz her bir öğrenciniz sizin için her iki dünya hayatının semeresi olduğunu düşünürseniz inşaAllah bu size gereken gücü verecektir. Siz öğrencilerinizden çok çekiyorsunuz belki, olsun; sizi çok üzüyorlar, olsun; size gereken saygıyı göstermiyorlar, bu da olsun ama siz bunlara aldanıp ihlasınızı ve samimiyetinizi elden bırakmayın. Sizi yetiştirenlerin sizden beklentisi de budur.

Değerli hocalarım! Eğittiğiniz her bir öğrenciniz kısa bir süre sonra eğitimini tamamlayıp yeni yerlere gidip kendi öğrencilerini eğitmeye başlayacağı zaman sizin kıymetinizi o an anlar. Sizler yetiştirdiğiniz öğrencilerinizle gurur duyarken sizin öğrencileriniz yaptıkları hatalarının farkına varmış pişmanlıklarından dolayı istiğfar edeceklerdir. Siz yeter ki sabırlı olun. Öğrencilerimize şefkatle, sevgiyle ve güzel ahlâkla yumuşak davranın, insan zor yetişen bir mahlûkat olsa da yetiştirdikten sonra ebedi bir verime ve hayra dönüşür. Ebedi bir hayır pınarı için üç beş yıllık bir sıkıntı çekilmeye değmez mi?

Bu vesileyle emeği geçen tüm hocalarımdan haklarını helal etmelerini rica eder onlara karşı yapmış oldukları tüm olumsuzluklardan dolayı Rabbimden istiğfar diliyorum.

Medrese hocalarım başta olmak üzere medresede eğitim gören tüm kız ve erkek kardeşlerimi Allah`ın selamı ve Rahmeti ile selamlar Rabbimin her daim yar ve yardımcısı olması dileği ve arzusu ile…

Sizleri Allah için seven ve sizlere duacı olan yusufi kardeşiniz.

Allaha emanet olun…

Hasan GÜNDÜZ / D TİPİ KAPALI CEZAEVİ DİYARBAKIR